Translation of "Oradaki" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Oradaki" in a sentence and their spanish translations:

oradaki düzensizliği oradaki hile hurdayı

hay irregularidad hay chatarra trampa

Ya oradaki...

O vamos...

Oradaki nedir?

¿Qué hay ahí?

oradaki ıstakozları koruyorlar.

durante casi un siglo,

Oradaki sıcak mı?

¿Hace calor por allá?

Oradaki kadına bak.

¡Mira la mujer que está allí!

Oradaki kıza bak.

Mira a esa chica de ahí.

Oradaki herkesi tanıyordum.

Conocía a todo el mundo allí.

Oradaki buluta bak.

- Mira la nube por allá.
- Mira esa nube de allá.

Oradaki adam kim?

¿Quién es ese hombre de allí?

Oradaki durum kritikti.

La situación allá fue crítica.

Oradaki çocuğu biliyorum.

Conozco al muchacho de ahí.

- Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.
- Oradaki mağazaları gerçekten sevmiyorum.

En realidad no me gustan las tiendas de ahí.

Oradaki Fuji Dağı'nı görebiliriz.

Allí podemos ver monte Fuji.

Oradaki kameramanın milliyeti nedir?

El cámara de allí ¿de qué nacionalidad es?

Oradaki ev bana aittir.

Aquella es mi casa.

Oradaki dağa kaymaya gidebilirsin.

Puedes ir a esquiar a aquella montaña.

Oradaki büyük binaya bak.

Mira aquel gran edificio.

Oradaki soyunma kabini boş.

El probador de allá está desocupado.

Oradaki tek adam bendim.

Yo era el único hombre allí.

Oradaki kız çok şişman.

Esa chica de allí está muy gorda.

Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.

De verdad que no me gustan esos grandes almacenes.

Oradaki şu adam kim?

¿Quién es ese hombre de allí?

Oradaki polis karakoluna sor.

Pregunta en la comisaría de allí.

Oradaki şu adam Pedro'dur.

Aquel hombre de allí es Pedro.

Oradaki şu kadın Ana'dır.

Esa mujer por ahí es Ana.

Oradaki binlerce insan tutuklandı.

Miles de personas fueron arrestadas ahí.

Oradaki o adam kim?

¿Quién es la persona que está allá?

Oradaki herkes benim gibi kırılmıştı.

Como yo, todos allí estaban rotos.

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

Y se ven todos esos rastros de animales.

Ve oradaki herkesi yok etti

y destruyó a todos allí

oradaki kadınlara üretimi, ekonomik faaliyetleri,

producción, actividades económicas para mujeres allí,

Oradaki çocuk sana selam veriyor.

Aquel chico de allí se está inclinando ante ti.

O, oradaki kuleyi işaret etti.

Él señaló la torre que está ahí.

Bana oradaki sözlüğü uzat lütfen.

Pásame el diccionario, por favor.

Oradaki son kişiler olmak istemiyoruz.

No queremos ser los últimos allí.

Genç adam, oradaki, bizim öğretmenimizdir.

El tipo joven de allá es nuestro profesor.

O kendini oradaki insanlara tanıttı.

Ella se presentó ante las personas que estaban ahí.

Oradaki elbise deneme odası boş.

El probador de allá está desocupado.

Oradaki insanlar çok aptal değil.

La gente de ahí no es tan tonta.

Oradaki o kadın, benim annem.

- La señora de allí es mi madre.
- Esa señora que hay allí es mi madre.

çünkü oradaki insanlar bana "zenci" diyordu.

porque las personas allá me llamaban "negro".

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

¿Ven este hoyo? Es de serpiente.

Oradaki hiç kimse onu iyi tanımıyordu.

Nadie ahí lo conocía bien.

Oradaki masada oturup oturamayacağımızı merak ediyorum.

Me pregunto si nos podremos sentar en esa mesa.

Oradaki büyük beyaz binayı görebiliyor musun?

¿Puedes ver ese edificio grande y blanco de allí?

O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır.

Es mayor que ese niño de ahí.

Oradaki yazarın ne demek istediğini anlamıyorum.

- No entiendo lo que el autor quiere decir ahí.
- No entiendo qué quiere decir el autor ahí.

Yani tahminen oradaki bazı anıtlar 12.000 yaşında,

Así que, significa, que algunos monumentos tienen más o menos 12 000 años,

Oradaki kafeteryada sana bir fincan kahve ısmarlayayım.

Permítame invitarlo a una taza de café en la cafetería por allí.

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.

El niño de ahí será el hermano de Tom.

Oradaki o kısa boylu kadın, benim annemdir.

- Esa señora bajita de allí es mi madre.
- La señora bajita que hay allí es mi madre.

Hep yanındaydım ve oradaki profesyonellerden şunu rica ettim:

Yo siempre estaba ahí y suplicaba a esos profesionales,

oradaki doktoru işlemin her aşamasında adım adım yönlendirebilir.

guiando y asesorando a un médico local a través del procedimiento paso a paso.

Girdiğim her uyuşmazlık ortamında oradaki elektriğin olağanüstü güzelliğini yaşarken

Y fui testigo de esa hermosa química en esos espacios.

Evet, oradaki küçük yarığa sıkıştı. Pekâlâ, bunu bağlayalım. İşte.

Sí, se atoró en una pequeña grieta. Bien, atemos esto, y listo.

Oradaki görgü tanıkları ise adamın çok korktuğunu, telaşlı olduğunu

Los testigos oculares son demasiado asustados y quisquillosos.

Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil.

- Estoy hablando de esta pluma, no de la que se encuentra sobre el escritorio.
- Estoy hablando de este bolígrafo, no de aquel que está sobre el escritorio.

Oradaki bölüm kapı fakat dikkat edin diğer havarilerin ayakları görünüyor

La sección allí es la puerta, pero tenga cuidado, los pies de otros apóstoles son visibles.

Oradaki, söylendiğine göre köyün en zengin adamı olan Bay James'dir.

Ahí está el señor James, que según dicen, es el hombre más rico del pueblo.

"Schiller'in tüm eserlerinin bana ait baskısı nerede?" "Hemen oradaki rafın üzerinde."

"¿Dónde está mi edición de las obras completas de Schiller?" "¡Está justo ahí arriba en la repisa!"

Kanuni Sultan Süleyman Macaristan'ı fethettikten sonra oradaki bir kiliseden iki tane dev kandil getirmişti

Después de que Solimán el Magnífico conquistó Hungría, trajo dos lámparas gigantes de aceite de una iglesia allí.