Translation of "Olmadığını" in Korean

0.019 sec.

Examples of using "Olmadığını" in a sentence and their korean translations:

Anksiyetelerinin olmadığını gördük.

그들은 불안을 느끼지 않고 있었습니다.

Bunun hediye olmadığını söyledim.

그래서 저는 이게 선물이 아니라고 말했죠.

Trenin altında ray olmadığını,

기차 밑에 철로가 없고

Hiçbir fark olmadığını gösteriyor.

차이가 없습니다.

Başarıyla ilgili olmadığını anlamamız gerekir.

노력보다는 기회의 불평등에서 비롯된다는 점을 인정해야 합니다.

Fakat bunun doğru olmadığını biliyoruz.

하지만 이 주장은 사실이 아닙니다.

Ama bunun mümkün olmadığını biliyordum.

하지만 그건 가능하지 않다는 사실을 알았습니다.

Erkek arkadaşım olup olmadığını sordu.

할머니는 갑자기 저에게 남자친구가 있는지 물으셨죠.

Bunun bir komedi olmadığını savunuyor.

나넷은 코미디쇼가 아니라고요.

Yoksulluğun önemli olmadığını ileri sürebilirsiniz.

아이들은 괜찮을 거라고 주장할지 모릅니다.

Görülebilir olmadığını düşündüğümüz şeyleri gördük.

우린 우리가 볼 수 없다고 생각했던 것을 보았습니다

Ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

충분히 안정적이고 튼튼한지 알 수 없다는 거죠

Bu problemin şairlere özgü olmadığını biliyorum.

이게 시에만 관련된 문제는 아니란 걸 알지만

Olmadığını anlayana kadar saldırgandan uzaklaşmaya çalışır.

더 이상 싸움을 피할 수가 없는 결정적인 순간까지요.

Bu anlatmanın kolay olmadığını bir şey.

형언하기 어려운 면이 있습니다.

Ve kurtulmak için 500 dolarınız olmadığını.

그리고 당신에게는 보석금으로 낼 500달러가 없습니다.

Ancak, çoğumuz bunun doğru olmadığını biliyoruz.

그러나 대부분은 이것이 사실이 아닌 걸 알고있습니다.

Dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.

저도 지구의 상황이 많이 좋지 않다고는 느꼈지만

Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.

제 경험에 따르면 양을 잡는 건 쉽지 않습니다

Sorun şu ki, bunun olası olmadığını bulmuştuk.

문제는 이런 결과가 나올 가능성이 너무나 희박하다는 것이었습니다.

Yapay zekâda sevgi yetisi olmadığını size söyleyebilirim.

제가 장담하건대, AI는 사랑이 없습니다.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

그러나 전문가들은 코뿔소가 타고난 킬러는 아니라고 말합니다

Ama uçak enkazı olup olmadığını söylemek zor.

비행기 잔해인지는 모르겠네요

çünkü UV ışınlarının güvenli olmadığını herkes biliyor.

모두들 자외선이 안전하지 않다는 걸 아니까요

Gelirimizin her yıl ikiye katlandığını, borcumuzun olmadığını,

여러분에게 기쁘고 자랑스럽게 말씀드릴 수 있는데

Ve bunun çocukların kendi tercihleri olmadığını varsaydım.

아이들이 자의로 참여하지 않았다고 짐작했습니다.

Yavaşlatmanın mümkün olup olmadığını görmeye karar verdik.

그리고 암의 전이를 늦출 수 있는지 알아보고 싶었습니다.

Son neden ise, insanların zamanlarının olmadığını söylemeleri.

사람들이 유머를 사용하지 않는 마지막 이유는 시간이 없기 때문이에요.

Fakat bunun her zaman böyle olmadığını da öğrendim.

하지만 또 늘 그렇지만도 않다는 걸 깨달았습니다.

Nasıl yaşayacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.

제게 어떻게 살아갈지에 대한 아무런 생각이 없다는 걸 깨달았습니다.

Insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.

이런 경우 광분한 코뿔소를 벗어날 길은 없다고 말합니다

Enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

잔해가 맞는지 확인하려면 어느 쪽이 최선일까요?

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

‎저라는 대상이 ‎위험하지 않은 걸 알고

Kendine bir kadeh şaraba daha ihtiyacı olup olmadığını soran

정말로 와인 한 잔을

Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.

이 버섯은 치명적이진 않습니다 찾은 곳이 어딘지 생각하면요

Ve normal madde ile çarpıştığında fazla bir şey olmadığını gösteriyor.

그리고 일반물질과 충돌할 때도 특별한 사건이 발생하지 않는다는 것 입니다.

Eğer aynı hattan geri dönersek, bu hattın en kısa rota olmadığını görürsünüz.

다시 지구본으로 돌아가보면 이것이 가장 짧은 길은 아니라는 걸 알 수있지만

Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

자, 협곡 아래로 내려가서 저기 반짝이는 금속이 잔해가 맞는지 확인하려면 어느 쪽이 최선일까요?

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.

‎저는 매일 찾아가서 ‎괜찮은지 들여다봤죠 ‎다신 못 보게 될까 봐 ‎불안해하면서요