Translation of "Altında" in Korean

0.015 sec.

Examples of using "Altında" in a sentence and their korean translations:

Bu gökyüzü altında

[이 하늘 아래서]

Altında yatan basitti:

이론은 간단했죠.

Sanat dalının çatısı altında.

예술의 한 영역이라 볼 수 있죠.

Kelimelerin altında parmağımı gezdirirdim

손가락으로 단어를 짚어가며 읽었습니다.

Trenin altında ray olmadığını,

기차 밑에 철로가 없고

Baskı altında çalışmayı öğrendik.

저희는 스트레스를 받으며 연습했습니다.

Soygunculuğa karşı koruma altında

도난당할 염려도 없습니다.

(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)

(음악: Cameron Ernst - Underneath this sky)

Erkekliklerini kanıtlama baskısı altında yaşamayacak.

남자아이들은 더이상 남성성을 증명하기 위한 부담을 갖지 않아도 될 것입니다.

Bakalım altında ne var? Yok.

이 밑에 뭐가 있을까요?

Tehdit altında olan çeşitler arasında

멸종위기에 처한 품종 중 하나는 바로 블러드 클링인데요.

Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım.

저를 평가하는 시선 때문에 압박감에 억눌렸습니다.

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

지금 해저 약광층은 위기에 처해있기 때문이죠.

Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum.

한편 전 잠수를 싫어하는 사람입니다.

Buzun altında ana kayalar olur.

저 얼음 아래에는 기반암이 있습니다.

Bölücü söylemin altında neler yatıyordu?

분열을 일으키는 말 이면에 어떤 일이 일어나고 있을까?

Uzun süredir su altında olduğumdan,

‎저는 잠수 시간이 꽤 오래돼서

Bu gökyüzü altında her şey altından

[이 하늘 아래서 모든 것은 황금빛이야]

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

사실 타란툴라는 땅속에 숨어 있습니다

Bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor.

가오리가 그의 발 아래에 떠 있는 것을 보았어요.

Eğer küresel ısınmayı kontrol altında tutamazsak

말하자면 부처 장관들에게 스쿠버 다이빙을 시키면서

Gerildiklerinde, baskı ve tehdit altında olduklarında,

표범은 스트레스나 압박 위협을 받으면

Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.

‎책을 읽을 수 있을 만큼 빛납니다

Baloncuklar, ışıkların altında yol gösterici oluyor.

‎빛을 받으면 ‎거품이 신호기처럼 작용해서

Bakın, bunun altında bir şey var.

여기 밑에 뭔가 있어요

Buz tabakası altında suyun saklı olduğu,

바로 빙상 속에 액체 상태의 물이 숨겨져 있다는 사실입니다.

Ve altında yatan bu gerginliği anlatacak.

그리고 땅 밑에 존재했던 긴장감을 박물관이 설명해줄겁니다.

"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.

‎문어가 돌 밑에 숨어서 ‎다행이다 싶었어요

Ama bunun altında, buraya gelebilmek için

‎하지만 속으로는 ‎이 암컷 문어가 ‎무척 자랑스러웠어요

Fakat doğru koşullar altında o anıyı düzenleyebiliriz.

적절한 조건 하에 기억을 편집할 수도 있습니다.

Onun altında olmadığımız için uğurlu yıldızlarınıza şükredin.

우리가 저 밑에 있지 않은 걸 다행으로 생각하세요

Şu anda bedenim iflas etme tehlikesi altında.

전 이제 온몸이 굳어 버릴 위기에 처했습니다

Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

자외선 전등을 비추면 형광색으로 보여요

Bu, ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

자외선 전등을 비추면 형광색으로 보여요

Güneşin altında bırakılmış süt kabı gibi kokuyordu.

햇볕 아래에 방치해 놓은 우유 통 냄새가 났어요.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

‎새끼 물개의 눈은 ‎물속에서 가장 잘 보입니다

Parlak dolunayın altında... ...ailesinden normalden fazla uzaklaşıyor.

‎밝은 보름달 아래에서 ‎녀석은 부모에게서 ‎평소보다 멀리 떠나봅니다

Stres altında nasıl kırıldığını çok iyi biliyorlar.

압력을 받으면 어덯게 깨어지는가에 대해 잘 알고 있습니다.

çünkü onun altında başka bir hikâye daha var

왜냐하면 그 이야기 깊숙이에는 또 다른 이야기가 있었고

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

숲으로 갈 수도 있죠 나무 아래에서 피난처를 찾아보는 겁니다

Yüzey altında neler olduğu hakkında bir fikir verir.

수면 아래에서 무슨 일이 일어나고 있는지 알려줍니다.

Ve Mark'ın çıplak, sadece bir çarşaf altında yattığı,

실내를 온통 환하게 밝힌 집중치료 병동에 도착하니

Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.

‎왜 전갈이 자외선에 빛나는지는 ‎지금도 알 수 없습니다

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

‎뱀목가마우지의 시력은 ‎물고기를 잡는 데 적응됐습니다

Bir hamsterin ihtiyaç duyabileceği her şey elinin altında.

‎햄스터에게 필요한 게 ‎여기에 다 있습니다

Bizi alevli güneşin altında pişirecek çılgın sıcaklık dalgaları.

우리를 익혀버릴듯한 말도 안되는 폭염이 일어나고 있습니다.

Burada buz tabakası altında tabanda genellikle su oluyor.

이런 곳에는 빙상 아래 물이 있는 경우가 대부분입니다.

Ve çoğu zaman toprağın altında ne olduğunu bilmiyoruz.

우리들 대개는 땅밑에 뭐가 있는지 모르죠.

Bir maratonu 2 saatin altında koşan ilk insan.

2시간 이내에 마라톤을 뛴 최초의 사람입니다

Günlük hayatlarımızda nasıl çevremizin etkisi altında kaldığımızla da alakalı.

우리의 일상에 미치는 영향에 관한 것이기도 하죠.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

‎빽빽한 캐노피 아래에선 ‎자라지 않는 ‎신선한 풀이 가득한 곳

"Acaba su altında iz takip edilebilir mi?" diye düşündüm.

‎이런 의문이 들더군요 ‎'물속에서 ‎추적하는 게 가능할까?'

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

사실 심각한 천식 환자는 가장 위험할 때 조용합니다.

Kırkayağın avcı olarak temel görevi böcek popülasyonlarını kontrol altında tutmaktır.

포식자로서 왕지네의 주요 역할은 곤충의 숫자를 조절하는 겁니다

Ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

독의 일부는 피하에 남아 계속해서 고통을 주었습니다

Ama kaputun altında neler dönüyor bilmezsiniz ya öyle bir şey.

발동기 내부 구조를 잘 몰라요.

şu an dünya insanlarının üçte ikisi demokrasi çatısı altında yaşıyor.

현재는 세계 인구의 2/3가 민주주의 체제하에 살고 있습니다.

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

아니면 이 커다란 바위 밑 그늘에 들어가 볼 수도 있습니다

Bu, nadiren görülür ve daha önce hiç su altında filme alınmamıştır.

‎목격 사례가 드물고 ‎수중에선 한 번도 촬영된 적 없죠

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

있죠, 저는 지하에 오래 못 있는 사람이에요

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

오늘 잘하셨습니다 부담감에도 불구하고 좋은 결정들을 내리셨어요

Moskova, Büyük Prens III. Vasili yönetimi altında genişlemeye ve güçlenmeye devam etti.

대공 바실리 3세 치세에 모스크바는 영토와 국력이 계속 커졌다.

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

‎하지만 이곳에서는 먼 친척과 ‎완전한 남도 별빛 아래 ‎함께 마시고 몸을 씻습니다

Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.

톱니비늘 살모사의 독은 혈액 내에서 아주 빨리 퍼져서 1시간 안에 사망할 수 있습니다

Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.

‎눈밭 2m 아래 묻힌 ‎죽은 동물 냄새까지 맡아낼 정도죠 ‎울버린이 목격되는 건 ‎드문 경우입니다

Vahşi yaşam biyoloğu Dr. Wong Siew Te'ye göre en tehlikeli gergedan, kendini tehdit altında hisseden gergedandır.

야생동물 생물학자 웡 시우 테 박사는 위협을 느낀 코뿔소가 가장 위험하다고 말합니다