Translation of "Sordu" in English

Öğrenciler soru sordu da sordu.

The students went on and on asking questions.

şunu sordu;

he asked,

Annemi sordu.

He asked my mother.

- Sıradan sorular sordu.
- Banal sorular sordu.

- He was asking banal questions.
- He asked banal questions.

- O senin halini hatırını sordu.
- Seni sordu.

- He asked after you.
- He asked about you.

Ne yaptığımı sordu.

I'd spent in a hospital room.

Nereye gittiğimi sordu.

She asked me where I was going.

Tom adres sordu.

Tom asked for directions.

Birisi seni sordu.

Someone asked for you.

O endişeyle sordu.

She asked anxiously.

Bana çekinmeden sordu.

Boldly, she asked me the question.

Ona sorular sordu.

He asked her questions.

Rastgele sorular sordu.

He asked questions at random.

O, annemi sordu.

- He asked my mom.
- He asked my mum.

Tom tekrar sordu.

Tom asked again.

Tom nedenini sordu.

Tom asked why.

Sana kim sordu?

Who asked you?

Tom ne sordu?

What did Tom ask?

Fikrini kim sordu?

Who asked your opinion?

Tom sorular sordu.

Tom asked questions.

Tom kime sordu?

Who did Tom ask?

Tom görüşlerimizi sordu.

Tom asked for our opinions.

Tom tavsiyemizi sordu.

Tom asked for our advice.

- Tom bana seni sordu.
- Tom bana sizi sordu.

Tom asked me about you.

- Ona nerede yaşadığını sordu.
- Ona oturduğu yeri sordu.

She asked him where he lived.

Tom bana bir şey hakkında soru sordu. sordu.

Tom asked me about something.

- O, ona niçin ağladığını sordu.
- Ona neden ağladığını sordu.

He asked her why she was crying.

- Birisi Texsas hakkında soru sordu.
- Birisi Teksas hakkında sordu.

Someone asked about Texas.

Sonra tuzak soruyu sordu:

Then she asked the trick question:

Mary babasının durumunu sordu.

Mary asked after his father.

Bana ne yaptığımı sordu.

He asked me what I had been doing.

Plandan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

She asked me whether I liked the plan or not.

O, evin yerini sordu.

She asked about the location of the house.

Ona nerede yaşadığını sordu.

He asked her where she lived.

Bana müze yolunu sordu.

He asked me the way to the museum.

Öğretmenine salakça sorular sordu.

He asked his teacher stupid questions.

Bana birkaç soru sordu.

- He asked a few questions of me.
- He asked me a few questions.

Öğretmenine birkaç soru sordu.

He asked his teacher several questions.

O sana ne sordu?

What did he ask you?

Tom, Mary'ye soyadını sordu.

Tom asked Mary what her last name was.

Matematiği sevip sevmediğimi sordu.

He asked me if I liked mathematics.

Babasının durumu hakkında sordu.

She asked about his father's condition.

Bana ne olduğunu sordu.

He asked me what was the matter with me.

Tom ne yapacağımı sordu.

Tom asked what I was going to do.

Tom nerede kaldığımı sordu.

Tom asked where I was staying.

Onlar diğerleri hakkında sordu.

- He asked about the others.
- She asked about the others.
- They asked about the others.

Sana beni sordu mu?

Did he ask you about me?

Tom yanlış sorular sordu.

Tom asked the wrong questions.

Tom nerede olduğunu sordu.

Tom asked where you were.

Tom, Mary'ye büyükannesini sordu.

Tom asked Mary about her grandmother.

O bir soru sordu.

She asked a question.

Tom birkaç soru sordu.

Tom asked a few questions.

Onlar hangi soruları sordu?

What questions did they ask?

Bana nereye gideceğimi sordu.

She asked me where to go.

Tom bir şey sordu.

Tom asked something.

Tom bir soru sordu.

Tom asked a question.

Emily bir soru sordu.

Emily asked a question.

Onlar sana ne sordu?

What did they ask you?

Tom sana ne sordu?

What did Tom ask you?

Tom Mary'ye fikrini sordu.

Tom asked Mary for her opinion.

Tom bana sorular sordu.

Tom asked me questions.

Tom Mary'ye sorular sordu.

Tom asked Mary questions.

Tom herkese sorular sordu.

Tom asked everyone questions.

Dün senin sağlığını sordu.

He asked about your health yesterday.

Tom Mary'ye boyunu sordu.

Tom asked Mary how tall she was.

Nasıl balık pişirileceğini sordu.

She asked how to cook fish.

O, ona sorular sordu.

She asked him questions.

Ona niçin ağladığını sordu.

She asked him why he was crying.

Tom, Mary'ye John'u sordu.

Tom asked Mary about John.

Tutuklu olup olmadığımı sordu.

I asked if I was under arrest.

Tom Mary'ye yaşını sordu.

Tom asked Mary her age.

Tom yüzüp yüzmeyeceğimi sordu.

Tom asked if I was going to swim.

Sami bana sorular sordu.

Sami asked me questions.

Sami Fazıl'a kıbleyi sordu.

Sami asked Fadil for the direction of the Qibla.

Bu soruyu kim sordu?

Who asked that question?

- O, tuhaf bir soru sordu.
- O uygunsuz bir soru sordu.

He asked an awkward question.

- Tom telefonumu kullanabilip kullanamayacağımı sordu.
- Tom telefonumu kullanıp kullanamayacağını sordu.

Tom asked if he could use my phone.

Erkek arkadaşım olup olmadığını sordu.

out of nowhere, she asked me if I had a boyfriend.

İnsanlar şu gibi şeyler sordu:

People asked things like,

Tony "o nedir?" diye sordu.

'What is that?' asked Tony.

Bana İngilizce konuşup konuşamadığımı sordu.

He asked me if I could speak English.

Beni nereden tanıyorsun? Nathanael sordu.

"How do you know me?" Nathanael asked.

Yaşlı adam bana saati sordu.

The old man asked me the time.

O, arkadaşının halini hatırını sordu.

She asked after her friend.

Bana iyi olup olmadığımı sordu.

She asked me whether I was all right.

Bizimle ilgili birkaç soru sordu.

She asked several question of us.

Bana ona ne olduğunu sordu.

He asked me what had become of her.

Bana onun gelip gelmediğini sordu.

He asked me whether she was coming.

O, ona bazı sorular sordu.

He asked her some questions.

O, bana işim hakkında sordu.

He asked me about my new job.

Bana hangi yöne gideceğini sordu.

He asked me which way to go.

Bana babasını tanıyıp tanımadığını sordu.

He asked me if I knew his father.