Translation of "Sordu" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Sordu" in a sentence and their japanese translations:

şunu sordu;

彼はこう言いました

- O senin halini hatırını sordu.
- Seni sordu.

彼が君の様子を尋ねていた。

Ne yaptığımı sordu.

聞いてきました

Nereye gittiğimi sordu.

- 彼女は私にどこに行くのですか、と尋ねた。
- 彼女は私に、どこへ行くのですか、と尋ねた。
- 彼女はわたしにどこへ行こうとしているのか尋ねた。

Tom adres sordu.

トムは方向を聞いた。

Rastgele sorular sordu.

彼は手当たりしだいに質問した。

- O, ona niçin ağladığını sordu.
- Ona neden ağladığını sordu.

彼は彼女になぜ泣いているのかと尋ねた。

Sonra tuzak soruyu sordu:

引っ掛け問題が出たのはその後です

Mary babasının durumunu sordu.

メアリーは彼の父親の容態を尋ねた。

Bana ne yaptığımı sordu.

彼は私が何をしていたのか尋ねた。

Plandan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

その計画でよいかどうかを彼女は僕に聞いた。

O, evin yerini sordu.

彼女はその家のある場所を尋ねた。

Ona nerede yaşadığını sordu.

彼は彼女にどこに住んでいるかを尋ねた。

Bana müze yolunu sordu.

彼は博物館へ行く道を私に聞いた。

Öğretmenine salakça sorular sordu.

彼は先生に間抜けな質問をした。

Bana birkaç soru sordu.

彼は私に2、3の質問をした。

Öğretmenine birkaç soru sordu.

彼は先生にいくつか質問をした。

Tom, Mary'ye soyadını sordu.

トムはメアリーに苗字を訊いた。

Babasının durumu hakkında sordu.

彼女は彼の父親の容態を尋ねた。

Bana ne olduğunu sordu.

どうしたのですかと彼は私にいった。

Matematiği sevip sevmediğimi sordu.

彼は私に数学が好きかとたずねた。

Bana nereye gideceğimi sordu.

彼女は私にどこへ行ったらよいか聞いた。

Tom bir şey sordu.

トムは何か聞いた。

Dün senin sağlığını sordu.

きのう彼はあなたがお元気かどうか尋ねていました。

Tom birkaç soru sordu.

トムはいくつか質問をした。

- O, tuhaf bir soru sordu.
- O uygunsuz bir soru sordu.

彼は答えにくい質問をした。

Erkek arkadaşım olup olmadığını sordu.

突然 彼氏はいるかと 祖母に聞かれました

İnsanlar şu gibi şeyler sordu:

人々はこんな質問をしました

Bana İngilizce konuşup konuşamadığımı sordu.

君は英語が話せますかと彼は私に聞きました。

Yaşlı adam bana saati sordu.

その老人は私に時間を尋ねた。

O, arkadaşının halini hatırını sordu.

彼女は友達の安否を尋ねた。

Bana iyi olup olmadığımı sordu.

彼女は私に大丈夫か聞いた。

Bizimle ilgili birkaç soru sordu.

彼女は私たちにいくつかの質問をした。

Bana ona ne olduğunu sordu.

彼女はどうなったのだい、と彼は私に尋ねた。

Bana onun gelip gelmediğini sordu.

彼女がやってくるのかどうか彼は私に尋ねた。

O, ona bazı sorular sordu.

彼は彼女にいくつか質問をしました。

O, bana işim hakkında sordu.

彼は私の新しい仕事について尋ねた。

Bana hangi yöne gideceğini sordu.

彼は私にどっちへ行けばいいのか尋ねた。

Bana babasını tanıyıp tanımadığını sordu.

彼は私に、彼の父を知っているかと尋ねた。

O, bana beklediğim şeyi sordu.

彼は私に、私が期待しているとおりのことを尋ねた。

O bize ne istediğimizi sordu.

彼は私たちになにが欲しいか尋ねた。

O, bana niçin güldüğümü sordu.

彼は、「なぜ笑っているんだい」と私に尋ねた。

Taro babasının halini hatırını sordu.

太郎は彼女の父親の容態を尋ねた。

Dün gece senin hatrını sordu.

昨夜、彼があなたがお元気かどうかたずねてましたよ。

Bana kaç dil konuştuğumu sordu.

彼女は私に何カ国語はなせるかを尋ねた。

O, annemin halini hatırını sordu.

彼女は私の母の様子を聞いた。

Ken babasının durumu hakkında sordu.

ケンは彼のお父さんの容態を尋ねた。

Bana adımın ne olduğunu sordu.

彼は私に何という名前ですかとたずねた。

O, babasının nasıl olduğunu sordu.

彼女は彼の父親の容態を尋ねた。

Ona annesinin nerede olduğunu sordu.

彼は彼女に「お母さんはどこ?」と尋ねた。

Öğrenciler birbiri ardına sorular sordu.

生徒たちは次々と質問した。

O bana bir soru sordu.

彼女は私に質問をした。

Bana resmi kimin yaptığını sordu.

彼は私に、誰がその絵をかいたのか尋ねた。

O, bana bir soru sordu.

- 彼は私に尋ねた。
- 彼は私に質問した。

O annemin halini hatırını sordu.

- 彼は私の母の様子を聞いた。
- 彼は私の母の安否を尋ねた。

O "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu.

- 「気分はどうですか。」と彼は尋ねた。
- 「気分はどうですか」と彼は尋ねた。

Tom bana bir soru sordu.

トムは私に質問しました。

Babam ne zaman başlayacağını sordu.

私の父はいつ出発するのか尋ねた。

Ziyaretçi sınıfa bir soru sordu.

参観者はクラスに1つの質問をした。

Onun adresini bilip bilmediğimi sordu.

彼女は私に彼の住所を知っているかどうかを尋ねた。

O, okulum hakkında soru sordu.

彼女は私の学校についてたずねた。

O bana iki soru sordu.

彼は私に二つ質問をした。

Tom bana ne olduğunu sordu.

トムは僕に何が起こったのか尋ねた。

Tom Mary'ye neden güldüğünü sordu.

なんでまだ笑っているってトムはメアリーに訊いた。

"Bu nedir?" diye sordu Tony.

- 「これは何だろう」とトニーは尋ねました。
- 「これは何ですか?」とトニーは尋ねました。

Benimle ilgili birkaç soru sordu.

彼は私に2、3の質問をした。

Bob öğretmene bazı sorular sordu.

ボブは先生にいくつか質問をした。

O bize birkaç soru sordu.

彼女は私たちにいくつか質問をした。

Tom aptalca bir soru sordu.

- トムは馬鹿げた質問をした。
- トムは馬鹿な質問をした。

O bana kim olduğumu sordu.

彼は、私に、あなたは誰ですか、と尋ねました。

O, balığı nasıl pişireceğini sordu.

彼女はその魚の料理方法を尋ねた。

Tom durmadan bana soru sordu.

トムは僕に質問し続けた。

Daha fazlası gördükçe daha fazlası sordu,

さらに多くの先生の目に入り さらに多くの人が生徒に質問し

Sürücü bana hangi yola gideceğimizi sordu.

運転手はどちらの道を行ったらよいのかと私に尋ねた。

Tom babasına sinemaya gidip gidemeyeceğini sordu.

トムは父親に映画にいっていいか尋ねた。

O, "senin sorunun nedir?" diye sordu.

- どうかしたのと彼女は詰問した。
- どうかしたのかと彼女は訪問した。

Küçük kız öğretmenine bir soru sordu.

その女の子は先生に質問をした。

Annem bize onu neden yaptığımızı sordu.

母は私たちに、なぜそんなことをしたのかと訊ねた。

Bana onun adresini bilip bilmediğimi sordu.

彼女は僕に彼女の住所を知っているかと尋ねた。

O, ona onu tanıyıp tanımadığını sordu.

彼は彼女に自分を知っているかと尋ねた。

O, Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

彼は私に中華料理が好きかどうかたずねた。

O bana resmi kimin yaptığını sordu.

彼は私に、誰がその絵をかいたのか尋ねた。

O bana neye ihtiyacım olduğunu sordu.

彼は私に、私が何を必要としているかを尋ねた。

O, bana onu bulup bulmadığımı sordu.

彼は私がそれを見つけたかどうか聞いた。

O "Beni seviyor musun?" diye sordu.

「愛してる?」と言いました。

O, yemek pişirmeyi isteyip istemediğimizi sordu.

彼女は私たちに料理をしたいかとたずねた。

O, bana onun nerede yaşadığını sordu.

彼は私に、彼女はどこに住んでいるのかと尋ねた。

"Kaç anahtarın var?" diye sordu Pepperberg.

「鍵はいくつある?」とペパーバーグが聞く。

O, ona Jane olup olmadığını sordu.

彼は彼女にあなたはジェーンかと尋ねた。

Bana ilk olarak kimin vardığını sordu.

彼女は私に誰が最初に着いたのと聞いた。

Öğretmen bana zor bir soru sordu.

先生は私に難しい質問をした。

Bir yabancı bana okul yolunu sordu.

見知らぬ人が私に学校への道を尋ねた。

O, onun hakkında bir soru sordu.

彼はそれについて質問した。

Ona bir iyilik yapıp yapamayacağımı sordu.

彼は私に願いを聞いてもらえるかどうか尋ねた。

"Ne oldu?" küçük beyaz tavşan sordu.

「どうかしたの?」と小さな白いウサギが聞きました。

O çok iyi bir soru sordu.

彼女はとてもよい質問をした。

O, bana iyi olup olmadığımı sordu.

彼女は私に大丈夫かと尋ねた。

Yanında duran kadına bazı sorular sordu.

彼は隣に立っている婦人にいくつか質問をした。

Tom Mary'ye Fransızca konuşabilip konuşamadığını sordu.

トムはメアリーに、フランス語が話せるかどうか尋ねた。