Translation of "Ilgili" in Korean

0.009 sec.

Examples of using "Ilgili" in a sentence and their korean translations:

Bakmakla ilgili

관찰에 관한 얘기입니다.

Eşitlikle ilgili mi?

평등함을 말하는 것일까요?

şeylerle ilgili onlarla konuşabilirsiniz.

여러분이 중요하게 생각하는 것을 말해도 됩니다.

Yalnız hissettirmemle ilgili şeylerdir.

그들을 조금 덜 외롭게 느끼도록 만드는 것입니다.

İlgili durumların tüm bağlantıları.

연관된 상황들의 상호 연결에 대해서요.

Bu ise havayla ilgili.

공중부양의 효과를 주죠.

Ne hissetmem gerektiğiyle ilgili

제가 경험해야만 했던 감정들과

Dalga ve parçacıklarla ilgili.

파동과 입자들에 대한 것이죠.

İş ile ilgili olabilir,

사업적 이유일 수도 있고

Başarıyla ilgili olmadığını anlamamız gerekir.

노력보다는 기회의 불평등에서 비롯된다는 점을 인정해야 합니다.

Niçin bununla ilgili kötü hissetmeliyim?

왜 제가 여기에 대해 부끄러워해야 하죠?

Ve kalple ilgili ölümler gibi.

심장 관련 사망 같은 문제들을요.

Klasiklerle ilgili birkaç iç bilgi.

고전 작품들의 스포일러가 좀 있을 거예요.

Bu tamamen... ...dengenizi korumakla ilgili.

균형을 유지하는 게 가장 중요합니다

Ama yeniden giriş ile ilgili

하지만 우리는 병마와 같은, 충격적인 경험을 겪은 후

Çoğu kaygımız genel şeylerle ilgili;

대부분의 걱정은 단순합니다.

Gürültüyle ilgili başka ne yapabiliriz?

소음에 대해 뭘 더 할 수 있을까요?

Gördüğünüz gibi, anlaşmazlıkla ilgili şey

그런데 '이견'을 뜻하는 'disagreement' 라는 단어를 보면

Sadece dersi öğrenmekle ilgili değildi,

이건 그냥 과목을 배우는 게 아니었습니다.

Nasıl da istekli olabileceğimizle ilgili.

콘크리트를 부어버려서 섣불리 판단하려 합니다.

Kapsayıcılık ise bir etkiyle ilgili.

포용성은 영향에 관한 것입니다.

Hikâyem "davet eden düş" ile ilgili.

그건 '희망은 불러들인다'란 이야기입니다

İkincisi, ilgili unsurları bir araya getirin.

두 번째로 관련 사실을 수집하세요.

Ve ikinci yarı, çözümü keşfetmekle ilgili.

후반부는 해결책을 탐색하죠.

Sütyen ölçümle ilgili bazı sorular aldım.

제 브래지어 사이즈에 대한 질문을 받기도 했습니다.

Orgazm farkıyla ilgili bir şeyler duyuyoruz.

오르가즘 격차에 대한 얘기도 더 많이 나오고 있죠.

Bu şefkat, empati ve sevgiyle ilgili.

그것은 열정과 공감, 사랑과 연관되어있으며

Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar

인도는 청정 일자리에도 투자하고 있어요.

Bütün ilgili çekmiştim ve böyle sürdü.

이 실험으로 저는 국가적으로 많은 관심을 받았습니다.

Bu size dünyayla ilgili bir şey söylemez;

이것은 세상에 대한 어떤 것도 말해주지 않아요,

Insanların nasıl düşündüğüyle ilgili bir şey söylemez,

사람들이 어떻게 생각하는지를 알려주지도 않고요.

Memleketim ile ilgili durumda bu şekilde oldu.

제 고향 프리타운에서 그랬죠.

En büyük sorunumuz ürün ile ilgili değildi.

관건은 제품에 관한 것이 아니라

Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.

중요한 건 기술, 지식, 모험입니다

Kendi ifadelerinizle haz ve tatmini tanımlamakla ilgili.

스스로에 맞게 쾌락과 만족을 정의하는 거예요.

Bu alıştırma bir heykele bakmakla ilgili değil.

조각품 감상을 얘기하려고 연습해본 것이 아니라

Gençler ayrıca bana şiddetle ilgili kaygılarından bahsediyorlar.

청년들은 폭력의 두려움도 이야기합니다.

Yani kızların gelecekle ilgili kaygılarına şaşırmamak gerek.

그러니 여자 아이들이 미래를 걱정하는 것도 당연합니다.

Sıradakini ne olduğuyla ilgili birçok paranoya var

그럼 그 다음에 뭐가 올지 많은 걱정을 하게 돼요.

Bunun parayla ilgili olduğu algısını sona erdiriyorlar.

96%의 고객이 매번 법정에 돌아왔다는 점에서 알 수 있죠.

Benim için, hikâye Polyannacılık oynamakla ilgili değil

제게 이 얘기는 긍정적인 측면을 바라보라거나

Onun gibi, güreşle ilgili her şeyi severdim:

아버지와 같이 저도 레슬링의 모든 것을 좋아했습니다

Yaşamın ilk yıllarında ilgili ebeveynlere sahip olmanın,

태어나 처음 몇년 동안 적극적이고 애정어린 부모가 있다는 것은

Bu işlevler de kısmen, geçtikleri nöral yollarla ilgili.

그리고 이러한 기능들은 부분적으로 그들이 취하는 경로에 의해 정의됩니다.

Bu ilaç endüstrisini kötü adam yapmakla ilgili değil.

제약산업을 나쁘게 보이게 하려는 의도가 아닙니다.

Bu utanç ya da suçluluk ile ilgili değil.

이것은 부끄러움 혹은 죄책감에 대한 것이 아닙니다.

Ya da Hristiyan teolojisinde bununla ilgili okumalar yapmışlardı.

기독교 신학 작품들에서 이에 대해 읽으셨기 때문이었습니다.

Günümüzde işle ilgili birçok karar bu şekilde alınıyor.

대부분 사업상의 결정은 이런 식으로 내리게 돼요.

Simon ve Garfunkel, bununla ilgili bir şarkı yazdı.

사이먼 앤 가펑클이 침묵에 관한 곡을 썼죠.

Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise

미래에 대한 경쟁이 이렇게 치열해 진다면

Bakmak ile ilgili ne kadar becerikli görünseniz de

아무리 관찰 능력이 뛰어나도

Bu evren modelleriyle ilgili ilginç şey şu ki

이 모형 우주들에 관한 흥미로운 점은

Ben de bu durumla ilgili kendimden çok hoşnut değildim.

그것 때문에, 제 자신에 대한 확신이 별로 없었어요.

Geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

이런 생각이 미래는 본질적으로 정해져 있다고 본다는 점이 있겠죠.

Hadi en baştan başlayalım, para ve servetle ilgili hisleriniz.

먼저, 여러분이 부나 돈에 대해서 느끼는 감정부터 시작해 보죠.

Kastım, "Bu, işinizi insanlara nasıl anlattığınız ile ilgili değil

이게 바로 당신의 일을 이야기할 때 하면 안 되는 방식이에요.

Parslarla ilgili tek bir olumlu şehir efsanesi aklıma gelmiyor.

표범에 대한 긍정적인 도시 괴담은 하나도 떠오르지 않네요

Görmek ile ilgili öğrenmeniz gereken hâlâ çok şey var.

보는 것으로 배울 수 있는 건 무궁무진합니다.

ilgili hikâyeler vardı; kente göçlerin Zambiya'daki köylere etkilerinden tutun,

잠비아의 한 마을의 이농 현상이 가져온 결과부터

Çok ilgili ve çok meraklıydı ama aptalca risklere girmiyordu.

‎무척 관심 있어 하면서도 ‎경솔한 짓은 하지 않더군요

Yalnız dalış yaparken, ekipmanımla ilgili her şey mükemmel olmalı.

‎혼자 잠수할 때는 ‎장비에 문제가 생기면 안 돼요

Size progeria ile ilgili biraz daha bilgi vermek istiyorum.

선천성 조로증에 대한 이야기를 좀 더 해볼게요.

Fark ettim ki bu sorunun büyük bir kısmı sistemle ilgili

문제의 많은 부분이 시스템 자체에 있다는 걸 배웠기 때문입니다.

CA: Yani, bu fikirle ilgili olası bir felsefi eleştiri de

CA : 이 아이디어에 관해 할 수 있는 철학적 비판 중에는

Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik ile ilgili sorular sormaya başladı.

그는 아기를 돌려주고 육아에 대한 물어보기 시작했어요.

Iklimin aslında insan sağlığıyla ilgili olduğunu yeni bir çerçeveye oturtabiliriz

기후가 실제 인류의 건강과 관련있음을 강조하는 것입니다.

Bilimle ilgili her şeyi anlamaya yönelik esrarengiz bir yeteneğim var,

저에게는 과학에 있어 모든 것을 이해하는 묘한 능력이 있어요.

O da iki arkadaşından bu temayla ilgili bir parti hazırlamalarını istedi.

그리고 친구 두 명에게 이걸 바탕으로 모임을 만들어달라고 부탁했습니다.

Medeni konuşmayla ilgili o dönemde ve şu anda olan şudur ki

그때나 지금이나 예의 바름을 이야기할 때 중요한 점은

CA: Demek istediğim Netflix kültürüyle ilgili alışılmadık bir şey olmalı ki

CA: 제 말은, 넷플릭스에게 특별한 무언가가 있기 때문에

çünkü bilimin, çocuklar için nasıl en iyi şekilde kullanılacağı ile ilgili.

아이들의 최선을 위해 과학을 이용하는 방법에 대한 내용이기 때문이죠.

Bu hikaye benim bir günümle ilgili, ama bu sizin gününüz de olabilir.

저의 하루에 대한 이야기입니다만 여러분의 하루일 수도 있습니다.

Ve 13 Haziran, ilk saldırı ile ilgili Tek bir ölçekleme merdiven kolayca püskürtüldü.

6월 13일, 십자군은 사다리 하나를 갖고 성에 오르려 했지만 쉽게 격퇴당했다.

CIA'in 1980'deki konuyla ilgili raporunda, İran'ın, Irak, Afganistan ve Suudi Arabistan'daki yönetimleri devirmek için...

1980년 CIA보고서에 이란이 어떻게 시아파가 단체를 돕는지 나온다.