Translation of "Doğru" in Korean

0.021 sec.

Examples of using "Doğru" in a sentence and their korean translations:

Doğru içerikte doğru insanlarla çalışmak,

적절한 콘텐츠를 그에 적합한 사람들에게 제공하고

VV: Doğru.

VV: 맞습니다.

Bu doğru.

맞아요.

Bu doğru değil.

이것은 현명하지 못합니다.

Evet, doğru duydunuz.

맞아요. 들으신 그대롭니다.

Bana doğru gelmedi.

가슴에 와닿지 않았습니다.

Yönelimci odak ise doğru yöne doğru yüzmemizi sağlamaktadır.

진급의 초점은 대신 우리가 올바른 방향으로 수영을 이끌어 주죠.

Bir bakalım. Evet, doğru.

어디 봅시다. 네, 맞아요.

Elbette doğru zaman geldiğinde

하지만 물론 때가 되면

Tanıma göre doğru olmalı.

사실이어야 하기 때문입니다.

Bir şeyler doğru hissettirmiyor.

뭔가 느낌이 좀 맞지 않는 거죠.

Tanrım, umarım doğru karardır. 

이런, 좋은 결정이어야 할 텐데

Pekâlâ, ormana doğru ilerleyeceğiz.

자, 그럼 숲으로 내려가죠

1980'lerin sonunda doğru

1980년대 후반에 드디어

Fakat bu doğru değil.

사실이 아니죠.

Eve doğru yol aldık.

우린 집으로 갔어요.

ışıklarını doğru zamanda açıyor.

딱 적당한 순간에 조명만 켜면 되거든요.

Soldan sağa doğru sıralanırdı.

가장 최신에 사용한 순이죠.

Bu tarafa doğru ilerlemeliyiz.

이쪽으로 계속 갑시다

Ve aşağıya doğru aktı.

아래로 흘러들어 생성됩니다.

Yukarı doğru kıvrıldığını göreceksiniz.

잎이 말려올라가는 것을 보시게 될 겁니다.

İskender Phrada'ya doğru yürüdü.

알렉산더는 프라다로 행진했습니다.

Birdenbire, yüzeye doğru uzandı.

‎문어가 갑자기 ‎수면으로 팔을 쫙 뻗더라고요

Boyut karşılaştırması artık doğru.

비교가 더 정확합니다.

Doğru bir şekilde tahmin edemem.

정확히 예측할 순 없습니다.

Fakat bunun doğru olmadığını biliyoruz.

하지만 이 주장은 사실이 아닙니다.

Yaşlı insan, ateşe doğru çömelir.

나이든 호모 사피엔스가 불 쪽으로 절뚝거리며 갑니다.

Buna doğru özelliklere odaklanarak başlamalıyız.

올바른 특질에 초점을 맞춰야 합니다.

Saldırmak için doğru zamanı beklerken

여러분이나 가족이 드나드는 것을 볼 수 있을 거고,

Böylece beynimiz yemeğe doğru evrimleşiyor.

우리의 뇌는 먹을 것을 찾아 진화했습니다.

Bu adamın kovulması doğru mu?

이 사람은 해고하는 것이 옳은가?

Doğru cevap mı diye sorarsak...

시간을 갖고 우리 자신에게 물어본다면

Basınç bu tarafa doğru gidiyor.

압력이 이쪽으로 작용하는 한

şu uzaktaki vahaya doğru gideriz...

저 멀리 오아시스로 가볼까요?

Peki hangi yöne doğru gidelim?

여기서 어느 쪽으로 갈까요?

Bakın, geriye doğru kıvrıldığını görebilirsiniz.

보세요, 뒤로 똬리를 틀기 시작했어요

Görünüşe göre aşağıya doğru gidiyor.

내리막인 것 같은데

O anda, doğru karar gibiydi.

그 당시엔 그게 옳은 결정처럼 느껴졌어요

Doğru değil diyen birini bulabilirim."

제가 아니라고 말하는 사람을 하나 찾아오죠."

Belle'in hikâyesi doğru bile olsa

만약 벨의 이야기가 사실이라고 하더라도

Ancak doğru ise gerçek olabilir.

오직 진실일 때만 사실일 수 있습니다.

"Bu doğru olamaz." diye düşündüm.

절대 그럴 리가 없다고 생각했어요.

RH:"Nailed It" deniyor. Doğru.

RH: 맞아요 "파티셰를 잡아라!"

Korkuya doğru yürümenin olduğunu gösterdi.

용기란 두려움 속에서도 걸어나가는 것입니다.

Işık, tam doğru seviyede olmalıdır.

‎밝기가 알맞아야 하죠

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

‎아무래도 시내 쪽으로 ‎더 가봐야 할 거 같네요

Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?

저쪽일까요? 바위들이 있는 오른쪽?

Çocuklarla doğru dürüst iletişime geçince,

아이들과 대화할 정도가 되자

Peki ya bu doğru değilse?

하지만 그것이 틀렸다면?

Doğru, samimi ve gerçek gelmiyordu.

저한텐 너무 가식적으로 느껴졌어요. 진정성이 없었죠

Fakat bu her zaman doğru değil

하지만 이게 항상 사실은 아니죠.

Eski ekonomik model tabii ki doğru;

이전의 경제학 이론은 시장이 제대로 작동하려면

Görünen o ki bu doğru değil.

하지만 이 오해들은 잘못됐습니다.

Doğru şeyi yapanlar sadece sondajcılar değildi.

석유 탐사가들만 그런 것이 아니었습니다.

Aşağı doğru uçarken batıda sıradağlar gördüm.

헬기를 타고 있을 때 서쪽으로 뻗은 산을 하나 봤지만

Medeniyeti bulmak için doğuya doğru gidiyoruz.

문명을 찾아서 동쪽으로 가고 있습니다

Sadece doğru olmamakla kalmıyor, tehlikeli de

그것은 사실이 아니며, 위험합니다.

Bu bir hikâye ise doğru mu?

이야기라면 사실인가?

Ve doğru söylediğimiz takdirde bu hikâye,

만약 우리가 제대로 이야기 한다면

Konsantre olmaya ve doğru yola itmesi.

걱정이 지나치게 집중하게 하기 때문이랍니다.

Doğru dilbilgisiyle tam cümleler hâlinde yazılacak,

올바른 맞춤법으로 작성된 글이어야 할 것.

Ama sorularını doğru düzgün sormaktan yoksundular

질문을 적절하게 하는 능력이 부족하고

Elbette, her ikisi de doğru değildi.

물론, 어느 것도 사실이 아니었죠.

Fakat doğru hedefi seçmek tecrübe gerektirir.

‎하지만 목표를 잘 고르려면 ‎경험이 필요하죠

Filler daha açık alanlara doğru ilerliyor.

‎코끼리들은 더 탁 트인 곳으로 ‎이동하고 있습니다

Pekâlâ, aşağı ve sağa doğru iniyoruz.

자, 내려가서 오른쪽으로 갑시다

Pekâlâ, enkaza doğru mu gitmek istiyorsunuz?

네, 잔해가 있는 방향으로 계속 가자고요?

Bir kiralık depo birimine doğru yürüdüm

그리고는 한 개인 창고에 들어가서

Fakat bu helikopter kıyıya doğru uçuyor,

하지만 이 헬리콥터를 타고 물이 대양으로 향하는 방향을 따라

Sadece o yöne doğru ilerlemeye başlasak,

우리가 그 방향으로 가기만 하면

Ancak, çoğumuz bunun doğru olmadığını biliyoruz.

그러나 대부분은 이것이 사실이 아닌 걸 알고있습니다.

Derinlere doğru kahverengi ve mor tonları

갈색빛과 자줏빛으로 짙게 물들고

Neden şu fiili kullanırız, doğru "gelmez"?

사람들이 왜 "그런 느낌"이라고 말할까요?

Bunu her zaman duyarsınız, ama bu doğru.

항상 듣는 말일 테지만, 실제 그렇습니다.

En sonunda hastaneye götürülüp doğru panzehir verilince,

마침내 병원으로 간 마시는 올바른 해독제를 맞고

Fakat doğru koşullar altında o anıyı düzenleyebiliriz.

적절한 조건 하에 기억을 편집할 수도 있습니다.

Bir şeyleri nasıl doğru ve yanlış yaptığımız --

일들이 어떻게 잘못되고 잘 되는지,

Ve bir şeyleri gerçekten doğru yaptıklarını gösteriyor.

그들이 환경에 아주 잘 적응하고 있음을 보여줍니다.

Fakat işe doğru şeye odaklanarak başlamamız lazım.

단, 초점을 제대로 잡고 시작해야 해요.

Isının bir kısmı derin okyanusa doğru yayılır

열의 일부가 심해로 들어가면

Ve yukarılara doğru mermerin rengindeki değişimin farkındaydım.

3분의 1 지점 위로는 대리석 색깔이 다르다는 걸 알고 있었지만

Bir hikâye gerçek değildir çünkü doğru olmayabilir.

이야기는 사실이 아닙니다. 사실이 아닐수 있기 때문이죠.

Size uyacak doğru dozları ve kombinasyonları almak?

여러분에게 알맞은 조합으로 복용량을 맞춰주는 거죠.

Ahtapotlar kavgaya başlamak için birbirlerine doğru yaklaştıklarında,

싸우려 서로에게 다가갈 때

Doğru şartların oluşmasına birkaç saat daha var.

‎적당한 때가 오기까지 ‎아직 몇 시간 남았습니다

Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.

제법 걸어가야 합니다 저쪽으로요

Tamam, o yöne doğru gitmeye devam edeceğiz.

좋아요, 저 방향으로 계속 가보겠습니다

Ancak her şey hızla doğru yöne ilerliyor.

하지만 세상은 올바르게 흘러가고 있습니다.

Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,

‎문어가 다가오길래 ‎저는 본능적으로

Sosyal ve ekonomik olarak da doğru olan bu.

사회적, 경제적으로도 가능합니다.

Bu adamın almayı umduğu işi alması doğru mu?

이 사람을 그가 정말 원하는 이 자리에 고용하는 것이 옳은가?

Bacağınızı her çekişinizde, daha da derine doğru emiyor.

다리를 빼내려 당길 때마다 더 깊이 빨려 들어갑니다

Bu olanlar doğru değil. Hiçbir zaman da olmadı.

그건 정당한 방법이 아니에요.