Translation of "Işin" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Işin" in a sentence and their japanese translations:

- İşin bitti mi?
- İşin bitmek üzere mi?

大体終わった?

Yeni işin nasıl?

- 新しい職場はいかがですか。
- 新しい仕事はどう?

İşin nasıl gidiyor?

- 仕事はうまくいっていますか。
- 君の仕事の調子はどうだい。
- お仕事は順調にいってますか。

İşin sırrı çıktı.

秘密が漏れた。

İşin bitiyor mu?

- ほとんど終わった?
- もうすぐ終わる?
- もうすぐできる?

Peki işin sırrı neydi?

では どんな秘密があったのでしょう

İşin doğrusu iflas kaçınılmaz.

実際のところ、倒産は避けられない。

Mükemmel işin beni utandırır.

君のすばらしい仕事ぶりを見ると僕は恥ずかしくなるよ。

İşin gerçeğini kastetmek zorundayız.

我々は事の真相を知らなければならない。

İşin özüne inmek zor.

ものの核心にふれることは容易ではありません。

İşin dörtte üçü bitirildi.

その仕事の4分の3が終えられた。

İşin üçte ikisi bitti.

その仕事の3分の2が終わっている。

Onlara bakmak senin işin.

彼らのめんどうをみるのはあなたの役目だ。

Yeni işin nasıl gidiyor?

新しい仕事はどう?

Telefonla işin bitti mi?

電話もうおすみですか。

Bugün işin yok mu?

今日は仕事ないの?

İşin içinde iş var.

裏には裏がある。

Ben işin aslını anlayacağım.

私は事の真相を確かめるつもりだ。

İşin çabuk yapılmasını istiyorum.

私はその仕事を早くしてもらいたいのです。

Sonuçta, bence işin sırrı şu:

そして結局 秘訣はそこにあるのだと思います

Bu işin hepimize ihtiyacı var.

私たち全員の関与が必要なのです

Kış, işin zor kısmını halletmiştir.

‎寒さが獲物の命を奪った

İşin bitince kâğıdı alabilir miyim?

新聞を読み終わったら渡してくれる?

O, bir bakıma, işin parçasıydı.

それはいわば仕事の一部だった。

Gazete ile işin bitti mi?

- 新聞はもうお済みですか。
- 新聞はもうおすみになりましたか。
- その新聞は済みましたか。
- 新聞は読み終わった?

İşin peşini bırakmamaya karar verdi.

彼はその仕事を続けることに決めた。

İşin aslın bakarsan, o doğrudur.

実はそれ、本当なんだ。

O, işin zor olduğunu biliyor.

彼はその仕事が困難であることを承知している。

Sanırım o işin ehli biridir.

彼はやり手だと思う。

İşin bittiğinde onu geri getir.

済んだら戻してください。

Cuma gecesi işin var mı?

金曜の夜って、忙しい?

Yapacak çok işin var mı?

やることがたくさんあるの?

Sanırım senin işin çok iyi.

あなたの仕事はとてもいいと思います。

İşin yoksa, bana yardım et.

暇だったら、手伝ってください。

Bu işin altında biri olmalı.

この事件はだれかが糸を引いているに違いない。

Ofis işin ehli insanlarla dolu.

このオフィスには有能な人がいっぱいいる。

Dergi ile işin bitti mi?

あの雑誌はもうすみましたか。

İşin tatmin edici olmaktan uzak.

あなたの仕事はぜんぜんなっていない。

Yeni işin hakkında ne düşünüyorsun?

- 新しい仕事はいかがですか。
- 新しい仕事はどう?

Muhtemelen bu işin üstesinden gelecekler.

彼らはうまく処理するだろう。

Yaptığımız işin detaylarını kontrol etmeye çalışırız.

コントロールしようとし

İşin ucunda evrendeki yerimizi anlamak var.

それが宇宙での私達の 立ち位置を理解する方法です

Işin kötü yanlarını, gerçeği dışa vurmak?

重要人物の汚点を明かし 不都合な真実を権力者に訴えられると

Yarın işin olup olmadığını merak ediyordum.

明日、時間があるかなって思ってたんだけど・・・。

Bu işin beşe kadar bitirilmesini istiyorum.

私はこの仕事を5時までに終えてもらいたい。

Ne kadar daha çok işin var?

仕事はあとどれだけ残っていますか。

Yarın işin yoksa sana Kyoto'yu gezdirebilirim.

明日おひまならば、京都のあちこちをご案内できます。

Bu işin zamanımın çoğunu alacağından korkuyorum.

この仕事に私の時間の大半は食われてしまいそうだ。

- Amerika'daki işiniz nedir?
- Amerika'da işin ne?

アメリカでは、どんな仕事をするのですか。

Bu işin tehlikesi ileride ne olduğunu bilmemektir.

前方の様子が 分からない時は危険だ

Işin kolay ve güvenli kısımlarına dâhil oluyor

仕事の中でも 簡単でリスクの少ないことをやってみて

Kusura bakmasınlar ama işin aslı öyle değil.

しかし残念ながらそれは間違っています

Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.

- 君の賃金は仕事量に応じて支払われる。
- 君の資金は仕事量に応じて支払われる。

Onunla işin bittiğinde kitabı rafa geri koy.

- その本を読み終えたら本棚に戻しておきなさい。
- この本を読み終えたら本棚にもどしておきなさい。

"Yapacak işin var mı?" "Hayır, pek sayılmaz."

「何かする事があるの」「いや別に」

Bu gece yapacak bir işin var mı?

今日の夜何か予定ある?

O kitapla işin bittiğinde bana geri ver.

その本を読み終えたら私に返してください。

İşin çok iyi yapılmayacağını ben de biliyordum.

仕事ぶりはあんまりよくないということもわかっている。

İşin geri kalanını başka bir zaman yapacağım.

残りの仕事はまたいつかしましょう。

O,asla işin kolayına kaçmayan bir insandır.

- 彼は完璧主義者だ。
- 彼は決して手抜きをしない人だ。

Ben bu işin içinde yer almak istemiyorum.

私はこの事件に巻き込まれたくない。

Fakat durum şu ki yaptığım işin sevdiğim kısmı,

さて ここが大事なところ 私が自分の仕事で好きな部分は

İşin bu kısmında, yanılınca bunu kabul etmeniz gerekli.

間違いを認めることも この過程の一部ですが

İşin aldatıcı tarafı şu ki, Şu anda ABD'de

難しいのは 今アメリカでは

Eğer onula işin bittiyse, gazeteyi okumama izin ver.

新聞お済みでしたら私に読ませてください。

İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.

仕事は半分終わった、やっと休憩できる。

Kaba bir tahminle, işin iki hafta süreceğini söylerdim.

ざっと見積もって、その仕事は二週間かかるだろう。

Bu işin bir erkeğe uygun olduğunu düşünüyor musun?

この仕事はその人にあっていると思いますか。

Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.

あなたがする仕事の量に比例して給料が払われます。

- Ona onun sorumluluğunu verelim.
- Bu işin sorumluluğunu ona verelim.

彼女をその任務に就けよう。

Bu hafta sonu işin yoksa bizimle balık tutmaya gelsene.

忙しくなければ今週末に一緒に魚釣りに行きませんか。

- İşin öğlenden önce bitmesi gerekiyor.
- İş öğleden önce bitirilmeli.

其の仕事は正午前に終えねばならない。

Kayboldum ve işin daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.

私は道に迷い、さらに悪いことに雨が降り出した。

Part-time bir işin iyi bir deneyim olduğunu düşünüyorum.

アルバイトはいい経験になるの。

İşin 10.000 dolardan daha fazlaya mal olacağını tahmin ediyorum.

私はその工事は1万ドル以上かかるだろうと見積もっている。

Program bu işin hafta sonuna kadar yapılması gerektiğini belirtir.

その仕事は今週末に終わる予定だ。

Tom tembel bir çocuk değildir, İşin aslına bakarsanız, o çok çalışır.

トムは怠け者の少年ではありません。それどころかよく働きます。

Işin uyuşması ile insanların işlerinde ne kadar başarılı ve mutlu olduğu

仕事における興味と 成功や幸せとの強い結びつきを

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

しかし実は こんなふうに

İşin kötü tarafı, mesleğimin ve özel hayatımın bu derece birbirine karışıyor olması.

イヤなところといえば、仕事とプライベートがかなりごっちゃになっちゃうってところだな。

Ben yarın öğleden sonra saat 2.00'ye kadar bu işin tamamlanmasını istiyorum.

この仕事を明日の2時までにしあげてほしいんです。

- İşin bir ay içinde tamamlanması kesinlikle imkansız.
- Bir ay içinde işi bitirmek tamamen imkansız.

その仕事を一ヶ月以内に仕上げるのは全く不可能である。

- Aslında, bu konuda hiçbir şey duymadım.
- İşin aslı, ben onun hakkında hiçbir şey duymadım.

実はその件については、何も聞いていないのです。

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

自然保護活動家の彼は 仕事でヒョウを追跡しており 危険と隣り合わせです

Onu oldukça iyi tanımam gerektiğini söylüyorsun fakat işin aslına bakarsan onunla sadece geçen hafta tanıştırıldım.

僕が彼をよく知っているはずだと君は言うが、実際は僕は先週彼に紹介されたばかりなのだ。

- İş 15:00'e kadar bitirilmesi gerekir.
- İşin öğleden sonra saat 3'e kadar bitirilmesi gerekmektedir.

その仕事は3時までに終えなければならない。