Translation of "Zorundayız" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "Zorundayız" in a sentence and their japanese translations:

Beklemek zorundayız.

我々は待たなくてはならない。

Bunu değiştirmek zorundayız.

私たちは変わる必要があります

Birlikte çalışmak zorundayız,

力を合わせなければなりません

Şunu anlamak zorundayız.

これだけは理解しなくちゃ

Yasaya uymak zorundayız.

- 私達は法律に従う義務がある。
- 我々は法律に従う義務がある。

Toplumu düşünmek zorundayız.

我々は地域社会について考えなければいけない。

Çok okumak zorundayız.

我々はたくさん読書しなければならない。

Konuyu çalışmak zorundayız.

その件について調べておかなければならない。

Gidişimizi ertelemek zorundayız.

我々は出発を延期せざるを得ない。

Planı değiştirmek zorundayız.

私たちは計画を変更しなければならない。

Kurallara uymak zorundayız.

規則は守らなければならない。

Çiçekleri sulamak zorundayız.

花に水をやらなければならない。

Vergileri ödemek zorundayız.

私たちは税金を納めなければならない。

Biz odaklanmak zorundayız.

私達は集中する必要があります。

Polisi aramak zorundayız.

警察を呼ばないといけません。

Malezya'dan su almak zorundayız.

水をマレーシアから買わなくてはならないのです。

İşin gerçeğini kastetmek zorundayız.

我々は事の真相を知らなければならない。

Çatıdaki karı temizlemek zorundayız.

屋根の雪おろしをしなくてはいけないな。

Onu hemen kurtarmak zorundayız.

我々は彼を助けなければならない、しかも直ちに。

Plan üzerinde düşünmek zorundayız.

私たちはその計画を良く考えてみなければならない。

Çatıdan kar temizlemek zorundayız.

雪下ろしをしなければならない。

Biz kurallara uymak zorundayız.

ぼくたちはいつも規則を守らなくてはいけない。

Aylık giderlerimizi kısmak zorundayız.

私達は月々の出費を削減しなければならない。

Bu durumdan yararlanmak zorundayız.

此の状況を利用すべきだ。

En kötüsünü beklemek zorundayız.

我々は最悪の事態を考えておかなければいけない。

Biz onu beklemek zorundayız.

私達は彼を待たねばなりません。

Biz talebi karşılamak zorundayız.

私たちは需要を満たさなければならない。

Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.

財布の紐を締めなくてはいけない。

Biz şekersiz yapmak zorundayız.

砂糖なしですまさなければならない。

Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.

今日は我々は野宿しないといけない。

Polise haber vermek zorundayız.

警察に通報するべきだよ。

Geri mücadele etmek zorundayız.

私たち反撃すべきだわ。

Hayır, şimdi gitmek zorundayız.

いや駄目だ、今すぐに行かなくちゃ行けない。

Biz bilgi toplamak zorundayız.

情報を収集しなければならない。

Eylemlerimizin sonuçlarıyla yaşamak zorundayız.

私たちは自分の行動が招いた結果を受け入れなければならない。

Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.

犬はつないで飼わなければなりません。

Ateşe ateşle karşılık vermek zorundayız.

毒を持って毒を制すだ!

Onları yurt dışından almak zorundayız.

- 外国から買わなくてはなりません。
- 海外から購入しなくてはいけませんね。

Ona hemen yardım etmek zorundayız.

我々は彼を助けなければならない、しかも直ちに。

Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.

我々は地方の慣習を尊重しなくてはならない。

Doğruyu yanlıştan ayırt etmek zorundayız.

我々は善悪を見分けなければならない。

Yanlış yaptığımız şeyi düzeltmek zorundayız.

我々は自分の犯した過ちを正さなければならない。

Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.

我が国を他国の侵略から守らねばならない。

Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.

われわれはまだ真相を知らない。

Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.

- ライオンを生け捕りにしろ。
- ライオンを生け捕りしなくてはならない。

Biz toplantıyı iptal etmek zorundayız.

ミーティングを中止しなければならない。

Saat kaçta çıkış yapmak zorundayız?

チェックアウト・タイムは何時ですか。

Biz yabani otlardan kurtulmak zorundayız.

雑草を取らなくてはならない。

Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.

我々は多くの困難を克服しなければならない。

Oyunu önümüzdeki Pazara ertelemek zorundayız.

試合を次の日曜日に延期しなければなりません。

Biz yabani otları çekmek zorundayız.

雑草を取らなくてはならない。

Her zaman kurallara uymak zorundayız.

ぼくたちはいつも規則を守らなくてはいけない。

Okulda, okul üniforması giymek zorundayız.

私たちは学校では制服を着なければならない。

Tom'u bir doktora götürmek zorundayız.

トムを医者に連れて行かなきゃ。

Zaman zaman hatalar yapmak zorundayız.

私たちは時には過ちを犯すものだ。

Seçimlerimizin sonuçları ile yaşamak zorundayız.

私たちは自分が選択した結果を甘受しなければならない。

Biz gelecek nesillere kültürümüzü aktarmak zorundayız.

- 我々は自らの文化を次の世代に伝えていかなければならない。
- 我々は自らの文化を次の世代に伝えていかなくてはならない。

Kaza hakkında yakın analiz yapmak zorundayız.

我々は事故の原因を詳細に分析しなければならない。

Kara gün için tasarruf etmek zorundayız.

我々はまさかの時の為備えをしなければならない。

Biz hala tüm gerçekleri öğrenmek zorundayız.

われわれはまだ事実を十分に知らない。

Neden bu kadar çok öğrenmek zorundayız?

何で私たちはこんなに習わなければならないのか。

En kısa sürede işimizi yapmak zorundayız.

私たちは仕事の遅れをできるだけ早く取り戻さなければならない。

Saat neredeyse yedi. Okula gitmek zorundayız.

もうすぐ七時だ。学校に行かなくちゃ。

Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.

私たちはこの問題を考慮に入れなくてはならない。

Onu bir sır olarak saklamak zorundayız.

- 内緒にしなきゃ。
- 内緒にしなければならない。
- 内緒にしなければなりません。

Ölen için bir şey yapmak zorundayız.

私たちは死んだ人々のために何かしなければならない。

Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız.

交渉の場を設定せねばならない。

Biz ne yapacağımız hakkında konuşmak zorundayız.

どうしたらいいか、話し合わないと。

Bu çukuru bir şeyle doldurmak zorundayız.

この穴を何かで詰めなくては。

Her şeyden önce, ödevi bitirmek zorundayız.

まず第一に、我々は宿題を済ませなければならない。

Ama hareket hâlinde olduğumuzdan, hızlı davranmak zorundayız!

でも動いてるから 早く行動するんだ

Kazansak da kaybetsek de, adil oynamak zorundayız.

我々は、勝とうが負けようがフェアに戦わなければならない。

Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.

何としても今晩脱獄するんだ。さもなきゃ気が狂ってしまう。

İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.

まず第一に名前を決めなくちゃ。

Yarın erken kalkmak zorundayız-biz pikniğe gidiyoruz.

明日は早起きしなければならない。ピクニックにいくのだから。

Aşk kızamık gibidir. Hepimiz ona katlanmak zorundayız.

恋愛は、はしかのようなものだ。みんな一度はかからなければならない。

Böyle bir kazanın yeniden olmasını önlemek zorundayız.

私たちはこのような事故の再発を防止しなければならない。

Biz 15 Marta kadar vergileri ödemek zorundayız.

私たちは3月15日までに税金を払わなければならない。

Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

- 私達は一日少なくとも7時間は寝なければならない。
- 私達は1日につき少なくとも7時間ねなければならない。
- 私たちは一日に7時間は寝なければならない。
- 私たちは1日に最低7時間は寝なければならない。

Çocuklar evdeyken bir sürü gürültüye katlanmak zorundayız.

私たちは子供が家にいるときには騒音にはずい分我慢しなければならない。

Şekerimiz çok az, onsuz idare etmek zorundayız.

砂糖なしでうまくすまさなくてはなりません。きらしているのです。

Aşk kızamık gibidir, hepimiz onu çekmek zorundayız.

恋愛は、はしかのようなものだ。みんな一度はかからなければならない。

Biz problemi kültürel farklılıklar ışığında düşünmek zorundayız.

我々は文化の違いを考慮してその問題を考えなくてはいけない。

Bu avantajlar için ne kadar ödemek zorundayız?

こういう特典に対して私達はどんな代償を支払わなければならないのか。

Asansör bozuk olduğu için merdivenleri kullanmak zorundayız.

エレベーターが故障しているので階段を使わなければならない。

Biz işi bir gün içinde yapmak zorundayız.

私たちは一日でその仕事をしなければならない。

Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.

明日までにパーティーの準備を終えなければなりません。

Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.

6時に着くつもりならば、今出発しなければならない。

Bu ayın sonuna kadar raporlarımızı teslim etmek zorundayız.

私たちはレポートを今月末までに提出しなければならない。

Çok geç olmadan önce onu hastaneye götürmek zorundayız.

私達は手遅れにならないうちに彼を病院へ連れて行かなければなりません。

Ya sen ya da ben bunu yapmak zorundayız.

あなたか私のどちらかがそうしないといけない。

Biz, partiyi düzenlemek için bir oda kiralamak zorundayız.

私たちは、パーティーを開くための部屋を借りねばならない。

Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.

癌の効果的な治療法はまだ発見されていない。

Ya Jim ya da ben ona ondan bahsetmek zorundayız.

ジムか私のどちらかがそれを彼女に伝えなければならない。

- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almak zorundayız.
- Hava kirliliğini önlemek için adımlar atmak zorundayız.

大気汚染を防止するため何か手段をとらなければならない。

Biz zamanında orada olmak zorundayız, bu yüzden yarın beni bekletme.

時間通りに行かなければならないから、明日は待たさないでくれよ。

O ve ben birbirimizi anlamak zorundayız ve bu derhal olmalı.

あなたと私は、お互いに理解し合わねばならぬ。

Başarılı olsak da olmasak da elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız.

成功してもしなくてもベストを尽くす。

John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.

ジョンはこのところ酒を飲みすぎている。彼がこれ以上酒を飲むのをやめさせなければならない。