Translation of "Gerçeğini" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Gerçeğini" in a sentence and their japanese translations:

Hepsinin gerçeğini.

私のすべてを

İşin gerçeğini kastetmek zorundayız.

我々は事の真相を知らなければならない。

Karısını boşamış olduğu gerçeğini gizledi.

彼は妻と離婚したという事実を隠した。

Hatalı olduğunuz gerçeğini zihnimde nasıl yorumlayacağım?

こんな言い分で相手が間違っていると 証明できるでしょうか

Ateşin yandığı gerçeğini kimse inkar edemez.

火が燃えているという事実は誰も否定できない。

Onun genç olduğu gerçeğini hesaba katmalıyız.

彼が若いことを考慮に入れなければならない。

Onun dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

彼が正直だということを否定できない。

Onun ölü olduğu gerçeğini kabul edemem.

私は、彼が死んだという事実を受け入れられない。

O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.

彼女は売り子だったことを秘密にしていた。

Jessie'nin dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

ジェシーが正直だということを否定できない。

Sigara içmek sağlığın için zararlıdır gerçeğini unutma.

- 喫煙は健康に悪いという事実を忘れてはいけません。
- 喫煙が健康に悪いという事実を忘れてはいけません。

Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.

トンプソン夫人は自分が百万長者である事を隠しておきたいと思っている。

O, hatalı olduğu gerçeğini göz ardı ediyor.

彼女に話し掛けたら知らん顔された。

Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini kimse inkar edemez.

地球が丸いという事実を誰も否定できない。

Ona çok şey borçlu olduğun gerçeğini unutmamalısın.

- 彼女にたくさんの借りがあるという事実を君は忘れてはいけない。
- きみは彼女に多くの借金があるという事実を忘れてはいけない。

Sonra ahtapotun yalnız bir yaratık olduğu gerçeğini düşünün

他のタコに近づかれることを 好まないので

Sigara içmenin zararlı olduğu gerçeğini inkar etmek yok.

喫煙が有害だという事実は否定できない。

Sebepsiz bir şey olmayacağı gerçeğini kimse inkar edemez.

火のない所に煙は立たないということは、誰も否定することはできません。

O, çok meşgul olduğum gerçeğini asla dikkate almaz.

彼は僕がとても忙しいという事を全然考慮してくれない。

Onun çok genç olduğu gerçeğini göz önüne almalısın.

あなたは彼が若すぎるという事実を考慮に入れなければならない。

Kimse dünya ekonomisinin Amerikan ekonomisinin etrafında döndüğü gerçeğini reddedemez.

世界経済はアメリカ経済を中心に動いているという事実は誰も否定できない。

- Bill, babasının çok sigara içtiği gerçeğini sevmez.
- Bill babasının çok sigara içmesinden hoşlanmaz.

- ビルは父親がたばこをたくさん吸うのを嫌がっている。
- ビルは彼の父親がたくさんタバコを吸うのが好きではない。

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

人に嫌われるのが怖いって言うけどさ、君も苦手な人いるでしょ。数学的に言って、同じ数の人が君のこと苦手なんだよ。これは別に、嫌いな人をなくせば誰からも嫌われなくなるって言いたいんじゃなくて、単純に君に嫌いな人がいるように誰かに嫌われることがあっても仕方ないってこと。そこを諦めればもっと気楽に生きられるんじゃないかな。