Translation of "Cesaret" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Cesaret" in a sentence and their japanese translations:

Cesaret, herkes için gereklidir.

勇気がみんなに求められている。

Deneyim ona cesaret verdi.

彼はその経験で勇気がついた。

İleri gitmeye cesaret edemedim.

私には前進する勇気がなかった。

İyilik için de cesaret gerekir.''

善意は勇気を要求する」

Ancak ilk aşama cesaret gerektiriyor.

最初の一歩には勇気が必要です

Cesaret verici ancak birazcık şüpheciydi.

応援してくれましたが ちょっと慎重でした

Onun fikrini savunmaya cesaret ettim.

あえて彼の意見を支持した。

- Bu ne cüret?
- Ne cesaret!

- よくもまあ、抜け抜けと。
- 図々しいな!

Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin!

よく、そんな口がきけるな!

Onunla konuşmaya asla cesaret etmedim.

彼女には恐くて話しかけたことがない。

Hastalığı sırasında büyük cesaret gösterdi.

彼は病気の間すごい勇気を示した。

O, şöhrete kavuşmaya cesaret edemiyor.

彼はあえて名声を求めようとはしない。

Planıma hayır demeye cesaret edemedi.

彼はあえて私の計画に反対しなかった。

Yalnız gitmeye cesaret edebilir mi?

彼はあえて一人で行く気ですか。

O, tehlike karşısında cesaret gösterdi.

彼は危険をかえりみず勇気を示した。

Ken tekrar denemeye cesaret edemez.

ケンは再度試みる勇気がない。

İş adamı işlemden çekilmeye cesaret etmedi.

その実業家にはその取引から手を引く勇気がなかった。

Plana karşı oy kullanman büyük cesaret.

その計画に反対の投票をするとは君も勇敢だね。

Cesaret eksikliğim yüzünden kendime çok kızdım.

度胸のない自分に、我ながらひどく腹が立った。

Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin?

よくも私にそんな口を利けるものだな。

Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin!

- 君はよくも私にそんな口がきけるな。
- よくもまあ私にそんな口がきけるね。
- いったいどうして私にそんなことが言えるんだ!

O bir şey söylemeye cesaret edemedi.

彼には何も言う勇気がなかった。

Aslan çoğu zaman cesaret sembolü olarak kullanılır.

ライオンは勇気の象徴として用いられることが多い。

Tom, Bayan White'a gerçeği söylemeye cesaret edemedi.

トムはホワイト先生に真実をあえて言わない。

Erkek kardeşim nehri yüzerek geçmeye cesaret edemedi.

弟はその川を泳いで渡る勇気がなかった。

O bir tek cesaret verici söz söylemedi.

彼女は励ましの言葉は一言も発しなかった。

Böyle bir şeyi ona söylemeye nasıl cesaret edersin.

よくも彼女にそんなことがいえるものだ。

CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer olarak istiyorsunuz.

(クリス)そして勇気を 社の基本的な価値観として掲げていますね

Ve cesaret için Soult'un neredeyse bir üstü yok " yazdı .

と勇気のために、ソウルトはほとんど上司ではありません 」と書い ています。

Küçük kızı kurtarmak için onun suya atlaması ne cesaret!

その女の子を救おうとして水に飛び込むとは、彼は何と勇敢なんだろう。

O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.

彼女はまた風邪をひかないようにと、あえて部屋から出ようとしない。

O tek bir tek hatada cesaret kaybedecek insan değil.

彼はたった一回の失敗で失意落胆するような人間ではない。

- Tom ağzını açmaya cesaret edemedi.
- Tom tek kelime edemedi.

トムは口を開けてはいられなかった。

Kahretsin, gecenin bir yarısında beni aramaya cesaret eden pislik kim ?!

ちくしょう、どこの馬鹿野郎がこんな真夜中に電話してきやがるんだ。

Kimse doktora karşı çıkmaya ne cesaret etmiş ne de bunu düşünmüş.

誰もその医師に対峙しようと 思うことさえしなかったのです

Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi.

トムは元気を取り戻した。そして、やっぱり、大晦日にはびっこを引きながらもパーティーに参加できた。

Karanlığın hâkim olduğu saatlerde gidiş dönüş yapmak mümkün değil. Cesaret toplayıp ışığa göğüs germeliler.

‎日が落ちてからでは ‎時間が足りないため‎― ‎光の中に飛び出す

Diğer insanlara cesaret ve tahammül gibi insanüstü başarılara ilham verebilir ya da zorbalık yapabilirdi.

彼は他の男性を勇気と忍耐の超人的な偉業に刺激したりいじめたりすることができました。