Translation of "Gitmeye" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Gitmeye" in a sentence and their japanese translations:

Gitmeye korkuyorum.

私は行くのが怖い。

Gitmeye hazırız.

いつでも出かけられます。

Oraya gitmeye değmez.

そんな所へ行ったってしょうがない。

Şimdi gitmeye hazırım.

私はいつでも出かける準備はできています。

O gitmeye isteksizdi.

彼は行きたくなかった。

Gitmeye hazır mısın?

- 終わったのですか。
- もう終えましたか。
- もうお済みですか。

Gitmeye karar verdim.

私は行くと決めた。

Ben gitmeye hazırım.

出発の準備はできあがっています。

Neredeyse gitmeye hazırım.

私のほうは出かける支度はほぼできています。

Gitmeye hazır mısınız?

- 出かける支度は出来ましたか。
- 行く用意はいいか。
- 行く用意ができているか。

Yalnız gitmeye korkuyorum.

私はひとりで行くのが怖い。

Liman yönünde gitmeye başladık.

- 私たちは港の方向へ船を動かし始めた。
- 我々は港の方へ航行し始めた。

Sinemaya gitmeye ne dersin?

映画を見に行こうではないですか。

Oraya gitmeye karşı çıkıyorum.

そこへ行くことには反対だ。

Oraya gitmeye karşı uyarıldım.

そこに行ってはいけないと釘をさされている。

Oraya gitmeye karar verdim.

そこに行くことに決めた。

O, üniversiteye gitmeye isteksiz.

彼は大学へ行きたがらない。

O, oraya gitmeye korkuyordu.

彼はそこへ行くのが恐かった。

O oraya gitmeye isteksizdi.

彼はそこへ行きたがらなかった。

Hemen yatağa gitmeye çalışmadı.

彼はすぐに寝ようとはしませんでした。

O, İngiltere'ye gitmeye kararlıydı.

- 彼はイギリスへ行こうと決心している。
- 彼はイギリスに行こうと決心している。

Gitmeye karar verdiğini bilmiyordum.

彼が変える決心をしたなんて知らなかったよ。

Onunla gitmeye niyet ettim.

私は彼と行くつもりだった。

Hacılarla gitmeye karar verdim.

遍路さんたちと一緒に去る事に決めた。

Boston'a gitmeye karar verdim.

ボストンに行くことにしました。

Doğru gitmeye devam et.

そのまま、まっすぐ行きなさい。

Fransa'ya gitmeye karar verdi.

彼はフランスへ行くことに決めた。

O gitmeye karar verdi.

彼女は行く決心をした。

Alışverişe gitmeye ne dersin..

買い物に行くのはどうですか。

Amerika'ya gitmeye çalışmasını önerdim.

私は彼にアメリカに行ってみてはどうかと提案した。

Ben gitmeye razı oldum.

私は行くことを承諾した。

Oraya gitmeye mecbur edildim.

私はやむなくそこへ行かされた。

İleri gitmeye cesaret edemedim.

私には前進する勇気がなかった。

Yürüyüşe gitmeye ne dersiniz?

散歩はどうですか。

Oraya gitmeye çok hevesli.

彼はしきりにそこへ行きたがっている。

Amerika'ya gitmeye karar verdi.

彼女はアメリカに行こうと決心した。

O sizinle gitmeye isteklidir.

しきりに君と一緒に行きたがる。

Ruhun cehenneme gitmeye mahkûm.

お前の魂は地獄に墜ちるのだ。

Oraya gitmeye hakkınız yok.

あなたにはそこに行く権利がない。

Kalmayı gitmeye tercih ederim.

出かけるよりもじっとしていたい。

O, eve gitmeye istekli.

彼女はしきりに帰りたがっていた。

Gitmeye hazır değil misin?

出掛ける準備できてないの?

Henüz gitmeye hazır mısın?

もう出掛ける準備できた?

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

彼は外国へ行こうと決心した。

Savaş askerleri cepheye gitmeye zorladı.

戦争で兵士達は戦線に行かざるをえなかった。

Oraya yalnız gitmeye karar verdi.

- 彼は1人でそこに行くことを決心した。
- 彼は1人でそこへ行くことを決心した。

Bir pikniğe gitmeye ne dersin?

- ピクニックに行くのはどうでしょうか。
- ピクニックに行きませんか。
- ピクニックに行かない?

New York'a gitmeye can atıyorum.

ニューヨークへ行きたくてたまらない。

Gitmeye gerek yok gibi görünüyor.

どうも行く必要はないようです。

Siz ikiniz gitmeye hazır mısınız?

2人とも行く用意はできていますか。

Yarın yüzmeye gitmeye ne dersin?

明日、泳ぎに行こうよ。

O, üniversiteye gitmeye karar verdi.

彼女は大学へ行こうと決心した。

Yurt dışına gitmeye karar verdi.

彼女は洋行する決心をした。

O yatmaya erken gitmeye başladı.

彼は早く寝始めた。

Yalnız gitmeye cesaret edebilir mi?

彼はあえて一人で行く気ですか。

Ben kendim gitmeye karar verdim.

行くことを決心した。

Japonya'ya gitmeye karar verdin mi?

日本に行くことに決めましたか。

O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.

彼は外国へ行く決心をしました。

Bugün okula gitmeye gerek yok.

今日は学校に行く必要はない。

Randevulara zamanında gitmeye önem veririm.

私は約束の時間に間に合うように心がけています。

Onu partiye gitmeye ikna ettim.

私は彼を説得してパーティーへ行かせた。

Ken yurtdışına gitmeye karar verdi.

ケンは外国に行くことに決めた。

Avustralya'ya gitmeye karar verdiniz mi?

- オーストラリアに行く事は決めましたか。
- オーストラリアに行くことにしたの?

O, oraya gitmeye karar verdi.

彼はそこへ行く決心をした。

Gitmeye niyet ettim fakat unuttum.

私は行くつもりだったが忘れた。

- Eski elbiselerle gitmeye utandım.
- Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
- Eski elbiselerle dışarı çıkmaya utandım.

古い服を着て出かけるのは恥ずかしくて嫌だった。

gitmeye çalışıyorum" diyen bir bayrağı var.

「僕はマンハッタンの交差点に 行きたいんだ」

Trenle gitmeyi, uçakla gitmeye tercih ederim.

- 僕は、飛行機より電車で旅をする方が好きだ。
- ぼくは飛行機より列車で旅行する方が好きだ。

Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim.

バスで行くよりも徒歩で行く方がよい。

Evde kalmayı dışarı gitmeye tercih eder.

彼女は外出するより家にいたがる。

Ben yurt dışına gitmeye niyet etmiştim.

私は外国へ行くつもりだったが。

Bu gece sinemaya gitmeye ne dersin.

今夜は映画にでも行きましょう。

Tek başına alışverişe gitmeye karar verdi.

彼女は一人で買物に行くことにした。

Korkarım ki işler kötüye gitmeye başlayacak.

事態は悪化するのではないかと思う。

Amerika'ya gitmeye niyetlendiğim için İngilizce öğreniyorum.

私はアメリカへ行くつもりで英語を勉強しているんです。

Bu gece sinemaya gitmeye ne dersin?

今夜は映画にでも行きましょう。

Bugün gitmeyi yarın gitmeye tercih ederim.

明日よりも今日行きたいんだ。

Gitmeye niyet ettiğin yer o mu?

あそこに行くつもりなの?

Tom'un oraya tek gitmeye niyeti yok.

トムさんはあそこへ一人で行くつもりはない。

Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

ケンは外国に行くことに決めた。

- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.

彼の娘は、どこへでも彼と一緒に行きたがる。

- Benimle bir film izlemeye gitmeye ne dersin?
- Benimle bir film izlemeye gitmeye ne dersiniz?

ぼくと映画に行きませんか。

Tamam, o yöne doğru gitmeye devam edeceğiz.

進もう あっちにね

Gelecek pazar bir yürüyüşe gitmeye ne dersin?

次の日曜日ハイキングに行くのはどうでしょう。

Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.

ヨーロッパに行く代わりに、アメリカに行くことに決めた。

İsa ertesi gün Celile'ye gitmeye karar verdi.

その翌日、イエスはガリラヤに行こうとされた。

Kızını, onunla birlikte partiye gitmeye ikna etti.

彼は娘を説得して、パーティーに同行させた。

İngilizce eğitimi için üniversiteye gitmeye karar verdim.

私は英語を専攻するために、大学に進学することを決めました。

Tom gitmeye başladı ama Mary onu durdurdu.

トムは出発しようとしたが、メアリーが彼を止めた。

Tom gitmeye çalıştı ama Mary onu durdurdu.

トムは出発しようとしたが、メアリーが彼を止めた。

Eğer hava iyi olursa yarın gitmeye niyetliyim.

もし天気がよければ、明日行くつもりです。

O okumak için ABD'ye gitmeye karar verdi.

彼女はアメリカ留学を決意した。