Translation of "Ettim" in Korean

0.026 sec.

Examples of using "Ettim" in a sentence and their korean translations:

Ona işkence ettim...

그리고 저는 그녀를 괴롭혔습니다.

Kokuyu hemen fark ettim.

일단 냄새가 먼저 절 반겼어요.

Ben Sloviansk'ı ziyaret ettim.

저는 슬로뱐시크를 방문했습니다.

Gerçek olmayabileceğini fark ettim.

현실은 현실이 아닐지도 모른다는 거예요.

Köpek balığını... ...fark ettim.

‎그때 저는 상어를 발견했습니다

Optogenetik cihazların kullanımına öncülük ettim.

A 지점에 머무르며 B 지점으로

Bu yüzden, eğitimime devam ettim,

그래서 저는 다시 학교를 다녔고

Yoksa ben mi hayal ettim?

아니면 제 착각인가요?

Düşünmeye ve planlamaya davet ettim.

고민하고, 계획하자고 제안했습니다.

Ilginç bir şey fark ettim.

흥미있는 일이 일어나고 있다는 것을 인지하게 되죠.

Evindeki bir bölümü fark ettim,

전 집 한구석에 장식되어 있는

Ben de sensörlerimi test ettim,

저는 센서 테스트를 끝마쳤는데,

Ama aynı zamanda sevgiyi tecrübe ettim.

하지만 동시에 저는 사랑을

Hikayelerimi güldürmek için anlattığımı fark ettim.

제 이야기를 웃을 수 있게 말하고 있었다는 것을요.

Ve değerli geri bildirimler elde ettim.

아주 값진 조언도 받았어요.

Ben de sıfır randevu icat ettim.

그래서 저는 제로 데이트 (0번째 만남)를 개발했습니다.

Aslında bir şey yapabildiğimi fark ettim.

실제로도 뭔가 할 수 있다는 걸 깨닫습니다.

Ancak ben buna hep devam ettim

그리고 저는 끊임없이 제 안의 저를 발견하기 위해 애썼죠.

Benimsemem ve sahiplenmem gerektiğini böyle fark ettim.

온전한 나로서 내 몸과 몸의 이미지를 찾아야 한다고요.

Onunla saatlerce oturdum ve kıza yardım ettim,

그녀와 몇 시간동안 앉아서 그녀를 도와 주었죠,

Özellikle maddi olarak neler yaşadığını merak ettim.

특히, 금전적인 측면에서, 그녀의 인생은 어땠는 지 궁금했죠.

Ve o soruyu ona sormasını teşvik ettim.

그 대표가 똑같은 이슈로 저희 교실에 와서 강의를 했었거든요.

Bu ilk yılda birkaç şey fark ettim.

첫 해 동안 저는 많은 것을 깨닫기 시작했습니다.

Elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

‎문어가 알아서 떨어지겠거니 하고 ‎서서히 수면으로 올라갔죠

Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.

‎저는 날마다 문어를 들여다봤어요

Nasıl tekrar ulus olarak doğruyu başarabileceğimizi merak ettim.

저는 어떻게 우리가 국가로서 올바를 수 있을지 생각해봤습니다.

Nasıl yaşayacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.

제게 어떻게 살아갈지에 대한 아무런 생각이 없다는 걸 깨달았습니다.

Bana ne kadar çok şey öğrettiğini fark ettim.

‎제가 문어에게 큰 가르침을 ‎받았다는 생각이 들더군요

Onları yerel olarak tedarik ettim ve bir ağaca aşıladım

저는 그 지역에서 자라는 과일을 나무에 접목해서

Fark ettim ki hikâye olduğu için bunun anlatılması gerek

하지만 저는 이것이 알려져야 하는 이야기라고 인식했습니다.

Ama sonunda El Cap'e karşı kendimi denemeyi kabul ettim.

그러나 결국 엘 카피탄을 향해 제 자신을 시험해보고 싶다고 생각하게 되었습니다.

İleriye, daha ileriye gittim ve gittikçe fark ettim ki

저는 앞으로도 계속해서 연구에 매진할 것입니다. 연구에 매진하던 중,

Değiştiğimi fark ettim. Bana, başkalarına karşı hassas olmayı öğretiyordu.

‎그런 제가 달라진 거죠 ‎문어 덕분에 다른 존재에게 ‎관심을 기울이게 됐어요

O sırada kimsenin sana mizahı kullanmanı söylemediğini fark ettim,

그 와중에, 난 어느 누구도 너에게 유머를 사용하라고 하지 않았던걸 알았지

Fark ettim ki bu sorunun büyük bir kısmı sistemle ilgili

문제의 많은 부분이 시스템 자체에 있다는 걸 배웠기 때문입니다.

Ve kitabın içinde tam da bu noktada olduğumu fark ettim,

책 안으로 들어가서 깨달을 수 있게 됐습니다.

Biraz zaman geçirdim, yolları olan küçük bir köy inşa ettim

작은 마을과 길들을 만드는 데에 시간을 보내고

Birden tekrar fotoğraf ve film çekmek için enerjim olduğunu fark ettim.

‎문득 촬영에 대한 의욕이 ‎샘솟는 게 느껴졌어요

Ancak bir süre sonra fark ettim ki bu durumdan herkes hoşnut değildi

하지만 모든 사람들이 제 당선을 반기진 않았죠.