Translation of "Bulunan" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Bulunan" in a sentence and their japanese translations:

bulunan bir köye götürmek.

届(とど)けること ジャングルの中心だ

Çantamda bulunan şekerleme sıcakta eridi.

バッグの中に入っていた飴が暑さでクニャクニャになっていた。

Bu, o çölde bulunan bir hayvandır.

これはその砂漠で見つけられた動物だ。

"Anlam, madde aleminde bulunan bir şey değildir;

「人生の意義なんて 物質世界では見つかりません

Bunun sebebi sabunun içinde bulunan iki yönlü moleküllerdir.

その理由は、石鹸は2つの分子で構成されているからです

Onun hastanede bulunan annesini ziyarete gitmeyi planladığını düşünüyorum.

彼女は入院中のお母さんを見舞いに行くつもりだったのですが。

Gözlerinde bulunan yansıtıcı katman çok az olan ışığı kuvvetlendirir.

‎目の中の反射層で ‎わずかな光を増幅させる

Bunlar üç yıldır terörist izleme listesinde bulunan iki kardeşti.

3年にわたる調査の後 通信の傍受を終了させました

Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.

デカいほら穴だ 山腹に続いてる

40 günü aşkın bir seyahat dönemi bulunan Çin yeni yılında,

家族が再会、祝賀する―

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

‎鏡のような目の細胞が ‎わずかな光を増幅する

Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.

叉棘という長い指のような 先が三つ又の付属器官です

Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır.

ニューヨーク州アーモンクに本社のあるIBMは世界最大のコンピューター会社です。

Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?

街中でイチャイチャするカップル見たら腹立ちませんか?

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

‎数千もの小さなレンズが ‎集まった目で‎― ‎わずかな光をかき集める

O hayır kuruluşuna yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adı verildi.

その慈善団体には、およそ20億円の寄付をした人物の名前が付けられている。

Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.

母親がいなくなったので、ヂュークは会社からお金を横領する計画をすすめた。

Lütfen, öğleden sonra saat 2:30'da, ikinci katta bulunan konferans salonundaki toplantıya katılın.

午後2時30分に2階の会議室でミーティングをするので出席してください。

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

民俗学者のヤングいわく 人間の唾液をつけた武器で 倒したそうです

- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan tropikal yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyor ki 2000 yılına kadar % 80'i yok olabilir.
- Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.

赤道近くの狭い地域にある熱帯雨林は、急速にその姿を消しつつあり、2000年までにはその80%が消滅してしまうかもしれない。

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.

あの家は私のおばあさんが小さい時に住んでいた丘の上にあってひなぎくに囲まれまわりにりんごの木が植わっていた家にとてもよく似ている。

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

ペットとして珍しい動物を飼っている人もいます。