Translation of "Içinde" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Içinde" in a sentence and their japanese translations:

Gölgeler içinde...

‎驚きの光景

- Biz barış içinde yaşarız.
- Huzur içinde yaşıyoruz.

私たちは平和に暮らしています。

İki yıl içinde

2年後には

Içinde büyüdüğüm ev,

それは 私が育った家であり

Huzur içinde yatsın.

ご冥福をお祈りします。

Bolluk içinde yaşayın.

裕福に暮らす。

Zihni barış içinde.

彼女の心は安らかだ。

Dehşet içinde bağırdı.

彼は驚いて叫んだ。

Gözyaşları içinde konuştu.

- 彼女は目に涙を浮かべて話した。
- 彼女は目に涙を溜めながら話した。

Bolluk içinde yaşıyor.

彼女は裕福に暮らしている。

Lüks içinde yaşarlardı.

彼らは昔、ぜいたくな暮らしをしたものだ。

- Evin etrafında koşma.
- Evin içinde koşturmayın.
- Evin içinde koşturma.

家の中でどたばたするな。

İçinde bulunduğum dünya oydu.

それが 私がいた世界だったんです

Atlantik fırtınalarının içinde gittik.

大西洋のハリケーンの中にも行きました

Bir saat içinde doğmazsa

子供が生まれなければ

Son 10 yıl içinde,

ここ10年の間

Yavru, güven içinde beslenebilir.

‎あのヒナも餌にありつけた

Karanlığın içinde... ...gizli sinyaller.

‎闇に飛び交う秘密の暗号

Toprak mineral yığınlarının içinde

炭素を鉱物の表面に結び付ける

Toplum içinde konuşmaktan korkma.

人前で話すのを恐れてはいけない。

10 dakika içinde döneceğim.

10分したら戻ります。

O para içinde yüzüyor.

金が腐るほどある。

Şirket maddi zorluklar içinde.

会社は経営難に陥っている。

Meyvelerin içinde tohumları vardır.

果実の中には種がある。

Birkaç dakika içinde ayrılacağız.

まもなく離陸いたします。

Bu, benim hatıralarımın içinde.

それは私の記憶に残っている。

Şapka içinde komik görünüyorsun.

その帽子じゃ格好が悪いよ。

Bölge su sıkıntısı içinde.

その地域は水が不足している。

Adam acı içinde inledi.

- その男は苦痛でわめいた。
- その男は苦痛でうめいた。

O lüks içinde yaşıyor.

彼は贅沢な暮らしをしている。

O, bilinmezlik içinde yaşadı.

彼は埋もれ木の生活を送った。

Kalabalığın içinde güçlükle ilerledi.

彼は群衆の中を力ずくで進んでいった。

O konfor içinde yaşıyor.

彼は安楽に暮らしている。

Birkaç dakika içinde döneceğim.

すぐ戻ってきます。

Burada barış içinde yaşayabiliriz.

ここでなら平和に暮らせるだろう。

O lüks içinde yaşardı.

彼女は昔、豪勢な生活をしたものだ。

Ben konfor içinde yaşıyorum.

私は何不自由なく暮らしている。

O, acı içinde bağırdı.

- 彼は痛くて大声を上げた。
- 彼は苦痛のあまり声を上げた。

Tom birçok zorluk içinde.

トムはとても困った状況に陥っている。

Birkaç gün içinde yürüyebilmelisin.

数日もすれば歩けるようになりますよ。

Dehşet içinde ona sarıldı.

彼女は恐ろしさのあまり彼に抱きついた。

Bir dakika içinde döneceğim.

すぐ戻ります。

Bir saat içinde dön.

- 一時間で戻って来いよ。
- 一時間で帰ってきなさい。

İki gün içinde görüşürüz.

また明後日。

Bir saat içinde çıkıyorum.

一時間したら行ってきます。

Onlar barış içinde yaşadı.

彼らは平和に暮らした。

Bir hafta içinde görüşürüz.

- 来週の今日お会いします。
- 一週間後に会いましょう。

Kotun içinde iyi görünmüyorum.

私、ジーンズって似合わないんだよね。

İki hafta içinde görüşürüz.

また再来週。

İşin içinde iş var.

裏には裏がある。

Üç saat içinde döneceğim.

- 3時間で戻ってくるね。
- 3時間後に戻ってくるよ。

Şaşkınlık içinde yerimden fırladım.

私は驚いて飛び上がった。

O konfor içinde yaşar.

彼女は安楽に暮らしている。

O, gözyaşları içinde yanıtladı.

彼女は涙を流しながら答えました。

Bir saat içinde gideceğim.

私は一時間に出発する。

O konfor içinde yaşamaktadır.

彼は快適に過ごしている。

Birkaç dakika içinde havalanacağız.

まもなく離陸いたします。

Sepetin içinde ne var?

- バスケットの中には何が入ってるの?
- 籠の中には何が入ってるの?

Tom acı içinde mi?

トムはどこか痛いの?

Tom acı içinde inledi.

トムは痛みのあまり呻いた。

O, açık görüş içinde.

すぐわかるところにあるよ。

Burada barış içinde yaşayabilecektim.

ここでなら平和に暮らせるだろう。

Mavi içinde çok çekicisin.

- あなたはブルーの服を着るととてもすてきだ。
- 青い服を着ると、すごく引き立つね。

Ruhun huzur içinde yatsın.

ご冥福をお祈り致します。

Gözyaşları içinde arkadaşından ayrıldı.

彼女は涙ながらに友達と別れた。

Tom yoksulluk içinde yaşıyor.

トムはその日暮らしの生活をしている。

Mary gözyaşları içinde çöktü

メアリーは泣き崩れました。

Yarım saat içinde görüşürüz.

30分後にお会いましょう。

O, kalabalığın içinde kayboldu.

彼は群衆の中に姿を消した。

Daha sonra, aynı gün içinde

そして その日の後ほど

Aynı zamanda sınıfın içinde dolaşırdı

しかもクラス全体を歩き回ります

O ilk hafta içinde oluyor.

収監されたその週に発生します

özellikle son birkaç yıl içinde.

ここ数年は特にそうでした

Savaşta terör… barış içinde süsleme…

戦争の恐怖…平和の飾り…

Ve içinde hâlâ insanlar var.

そこに人が集まっています

İşini umutsuzluk içinde terk etme.

絶望して仕事をやめてはいけないよ。

Onu odasında gözyaşları içinde buldum.

彼女は自室で泣いていた。

Sürekli nostaljik düşüncelerin içinde kayboluyor.

彼はいつも過去の楽しい思い出にふけっている。

Birkaç yıl içinde İngilizcede uzmanlaştı.

彼は数年で非常に英語に熟達した。

Yakında herkesin içinde konuşmaya alışacaksın.

- 君は人前で話をすることにはすぐ慣れるだろう。
- 君は人前で話をすることにはすぐに慣れるだろう。
- あなたはすぐに人前で話すことになれますよ。

Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.

- 君は2、3日すれば車の運転が出来るようになるだろう。
- 君は数日で車の運転ができるようになるだろう。

Bir hafta içinde işi bitireceğim.

一週間以内にその仕事を終えるでしょう。

Bir saat içinde geri döneceğim.

- 一時間もたたないうちに帰ってきます。
- 1時間以内に戻ってきます。

Lider umutsuzluk içinde plandan vazgeçti.

リーダーは絶望して計画を断念した。

Otobüs, beş dakika içinde ayrılacak.

バスは五分後に発車です。

Otobüs on dakika içinde gelecektir.

バスは10分以内につくだろう。

Ben pijamalar içinde kahvaltı yaptım.

- パジャマのまま朝食を食べた。
- 寝巻のままで朝ごはんを食べた。

Tom kendi içinde güvenden yoksundur.

トムは自分に自信がない。

Biletler bir hafta içinde satıldı.

チケットは一週間で完売した。

Rapor aynı gün içinde gönderildi.

その報告書はその日のうちに送られた。

Asker yatakta acı içinde uzanıyordu.

その兵士はベッドに横たわってもだえ苦しんでいた。

Adam kalabalığın içinde gözden kayboldu.

その男は人込みの中で見失われた。

Kesik birkaç gün içinde iyileşecektir.

その切り傷は2、3に治したら完全に治るでしょう。

Bina bir yıl içinde tamamlanacak.

その建物は1年で出来ます。

O elbisenin içinde güzel görünüyorsun.

そのドレスを着ると素敵よ。

Çimento birkaç saat içinde donacak.

セメントは2、3時間で固まる。

Bebek birkaç gün içinde yürüyebilecek.

あと数日で赤ん坊は歩けるようになるだろう。

Üç gün içinde gel lütfen.

3日後に来てください。