Translation of "Hakkı" in Italian

0.011 sec.

Examples of using "Hakkı" in a sentence and their italian translations:

Allah'ın hakkı üçtür.

La terza volta è quella buona.

Her hakkı saklıdır.

Tutti i diritti riservati.

Bu onların hakkı.

- È il loro diritto.
- È loro diritto.

Tom'un bilme hakkı var.

Tom ha un diritto di sapere.

Kadınlara oy hakkı verildi.

- È stato dato alle donne il diritto di voto.
- Fu dato alle donne il diritto di voto.
- Venne dato alle donne il diritto di voto.

Korunması gereken bir insan hakkı.

che vada tutelato come un diritto umano.

Tom'un onu söylemeye hakkı yok.

Tom non ha il diritto di dirlo.

Herkesin kendi görüş hakkı vardır.

Ognuno ha il diritto di avere una propria opinione.

Onun bunu yapmaya hakkı yok.

- Non ha alcun diritto di fare questo.
- Non ha alcun diritto di fare ciò.
- Lui non ha alcun diritto di fare questo.
- Lui non ha alcun diritto di fare ciò.

Tom'un onu yapma hakkı var.

Tom ha il diritto di farlo.

Kadınların oy kullanma hakkı yoktu.

Le donne non avevano il diritto di voto.

Onlara bir tercih hakkı verdim.

- Ho dato loro una scelta.
- Diedi loro una scelta.

Telif hakkı ihlali, kanuna aykırıdır.

La violazione del copyright è contro la legge.

Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.

Le donne americane non avevano il diritto di voto.

Kimsenin bizi kontrol etmeye hakkı yok.

Nessuno ha il diritto di controllarci.

Bunu yapmak için hiçbir hakkı yoktu.

- Non avevi alcun diritto di farlo.
- Tu non avevi alcun diritto di farlo.
- Non aveva alcun diritto di farlo.
- Lei non aveva alcun diritto di farlo.
- Non avevate alcun diritto di farlo.
- Voi non avevate alcun diritto di farlo.

Bu kitabın telif hakkı hâlâ saklıdır.

Questo libro è ancora coperto da copyright.

Halkın yasal bir duruş sergileme hakkı yok.

i cittadini non hanno legittimazione ad agire legalmente.

- Onların hiçbir hakkı yoktu.
- Onların hakları yoktu.

- Non avevano diritti.
- Loro non avevano diritti.

Tom'un bunu yapmak için hiçbir hakkı yoktu.

Tom non aveva alcun diritto di farlo.

Bütün üyelerin bu kitaplara erişim hakkı var.

- Tutti i membri hanno accesso a questi libri.
- Tutti i soci hanno accesso a questi libri.

Her eyaletin, sadece bir oy hakkı vardı.

- Ogni Stato ha avuto un solo voto.
- Ogni Stato ebbe un solo voto.

Her vergi mükellefinin, parasının nereye gittiğini bilmeye hakkı vardır.

- Ogni contribuente ha il diritto di sapere dove vanno i suoi soldi.
- Ogni contribuente ha il diritto di sapere dove va il suo denaro.

- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.

Se si ha il diritto di vivere, allora si dovrebbe anche avere il diritto di morire. Altrimenti, vivere non è un diritto, ma un obbligo.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

Ogni individuo, senza discriminazione, ha diritto ad eguale retribuzione per eguale lavoro.

Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.

Ogni individuo ha diritto di fondare dei sindacati e di aderirvi per la difesa dei propri interessi.

- Tom'un ülkeyi terk etme hakkı yok.
- Tom'un ülkeyi terk etmesine izin verilmiyor.

A Tom non è permesso lasciare il paese.

Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.

Ogni individuo ha diritto al lavoro, alla libera scelta dell’impiego, a giuste e soddisfacenti condizioni di lavoro e alla protezione contro la disoccupazione.

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

Ogni individuo ha diritto al riposo ed allo svago, comprendendo in ciò una ragionevole limitazione delle ore di lavoro e ferie periodiche retribuite.

Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

Ogni individuo ha diritto alla protezione degli interessi morali e materiali derivanti da ogni produzione scientifica, letteraria e artistica di cui egli sia autore.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

Ogni individuo, in quanto membro della società, ha diritto alla sicurezza sociale, nonché alla realizzazione attraverso lo sforzo nazionale e la cooperazione internazionale ed in rapporto con l’organizzazione e le risorse di ogni Stato, dei diritti economici, sociali e culturali indispensabili alla sua dignità ed al libero sviluppo della sua personalità.

Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

Ogni individuo che lavora ha diritto ad una remunerazione equa e soddisfacente che assicuri a lui stesso e alla sua famiglia una esistenza conforme alla dignità umana ed integrata, se necessario, da altri mezzi di protezione sociale.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Ogni individuo ha diritto alla libertà di opinione e di espressione, incluso il diritto di non essere molestato per la propria opinione e quello di cercare, riceve e diffondere informazioni e idee attraverso ogni mezzo e senza riguardo a frontiere.

Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlk öğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.

Ogni individuo ha diritto all’istruzione. L’istruzione deve essere gratuita almeno per quanto riguarda le classi elementari e fondamentali. L’istruzione elementare deve essere obbligatoria. L’istruzione tecnica e professionale deve essere messa alla portata di tutti e l’istruzione superiore deve essere egualmente accessibile a tutti sulla base del merito.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Ogni individuo ha diritto alla libertà di pensiero, di coscienza e di religione; tale diritto include la libertà di cambiare di religione o di credo, e la libertà di manifestare, isolatamente o in comune, e sia in pubblico che in privato, la propria religione o il proprio credo nell’insegnamento, nelle pratiche, nel culto e nell’osservanza dei riti.

Jane Goodall tarafından, Jane Goodall ve Phillip Berman'ın hazırladığı Reason for Hope: A Spiritual Journey (Sönmeyen Umut: Spiritüel Bir Yolculuk) adlı kitaptan sesli olarak okunmuştur Telif Hakkı © 1999 Soko Publications Ltd. ve Phillip Berman. Hachette Audio'nun izniyle kullanılmıştır. Tüm hakları dünya çapında saklıdır.

Voce di Jane Goodall del Reason for Hope: A Spiritual Journey di Jane Goodall con Phillip Berman Copyright © 1999 by Soko Publications Ltd. e Phillip Berman. Utilizzato con l'autorizzazione di Hachette Audio. Tutti i diritti riservati a livello mondiale.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

Ogni individuo ha diritto ad un tenore di vita sufficiente a garantire la salute e il benessere proprio e della sua famiglia, con particolare riguardo all’alimentazione, al vestiario, all’abitazione, e alle cure mediche e ai servizi sociali necessari; e ha diritto alla sicurezza in caso di disoccupazione, malattia, invalidità, vedovanza, vecchiaia o in altro caso di perdita di mezzi di sussistenza per circostanze indipendenti dalla sua volontà.