Translation of "Yapmaya" in Portuguese

0.129 sec.

Examples of using "Yapmaya" in a sentence and their portuguese translations:

- Ne yapmaya çalışıyorsun?
- Ne yapmaya çalışıyorsunuz?

- Você que está tentando fazer?
- O que você está tentando fazer?

- Onu yapmaya gönülsüzüm.
- Onu yapmaya istekli değilim.

Não estou disposto a fazer isso.

- Onu yapmaya çalışacağım.
- Ben onu yapmaya çalışacağım.

Vou tentar fazer isso.

Onu yapmaya çalış.

Tente fazê-lo.

Yürüyüş yapmaya git.

- Vai passear.
- Vão passear.

Onu yapmaya çalışacağım.

Tentarei fazer isso.

Onu yapmaya gideceğim.

- Vou fazer isso.
- Eu vou fazer isso.

Onu yapmaya çalışıyorum.

Estou tentando fazer isso.

Onu yapmaya çalışabilirim.

Pode ser que eu tente fazer isso.

Ne yapmaya çalışıyorsun?

- O que vocês estavam tentando fazer?
- O que você estava tentando fazer?

Yapmaya çalıştığın nedir?

- O que é que você está tentando fazer?
- O que é que vocês estão tentando fazer?

Panik yapmaya başladım.

Eu comecei a entrar em pânico.

Ne yapmaya çalıştın?

O que você tentou fazer?

Onu yapmaya niyetliyim.

Eu pretendo fazer isso.

Bunu yapmaya alışıyorum.

Eu estou me acostumando a fazer isso.

Onu yapmaya çalıştım.

Eu tentei fazer isso.

Onu yapmaya direnemedim.

Eu não pude resistir a fazer isso.

Onu yapmaya zorlanıyorum.

- Estou sendo forçado a fazer isso.
- Eu estou sendo forçado a fazer isso.

Onu yapmaya başlamayacağım.

- Eu não vou começar a fazer isso.
- Não vou começar a fazer isso.

Bunu yapmaya başladım.

- Eu já comecei a fazer isso.
- Já comecei a fazer isso.

- Sana iyilik yapmaya çalışıyorum.
- Size iyilik yapmaya çalışıyorum.

Eu estou tentando te fazer um favor.

Seni gözlem yapmaya zorlarlar.

Obrigam-nos a observar.

Ek işler yapmaya başlıyor

começando a fazer trabalho adicional

6 yıldız yapmaya çalışıyorduk

Estávamos tentando fazer 6 estrelas

Çocuk gürültü yapmaya başladı.

O garoto começou a fazer barulho.

O, hata yapmaya eğilimlidir.

Ela está apta a falhar.

O, seyahat yapmaya alışkındır.

Ele está acostumado a viajar.

Onlar sörf yapmaya gittiler.

Eles foram surfar.

Pratik yapmaya devam edin.

- Continue praticando.
- Continuem praticando.

Bir belgesel yapmaya çalışıyoruz.

Estamos tentando fazer um documentário.

Yapmaya niyet ettiğim bu.

- Isso é o que pretendo fazer.
- Isso é o que eu pretendo fazer.

Tom konuşmalar yapmaya alışkındır.

Tom está acostumado a dar discursos.

Tom kayak yapmaya gitti.

Tom foi esquiar.

Öyle yapmaya niyetim yoktu.

Eu não tinha a intenção de fazer isso.

Akşam yemeği yapmaya gideceğim.

Vou fazer o jantar.

Elimden geleni yapmaya çalıştım.

Eu tentei fazer tudo o que podia.

Panik yapmaya gerek yok.

Não há necessidade para pânico.

Şekerleme yapmaya karar vermiştim.

- Eu decidi dar uma cochilada.
- Eu decidi tirar uma soneca.
- Eu decidi tirar um cochilo.

Onu yapmaya hazır değiliz.

Nós não estamos prontos para fazer isso.

Ben onu yapmaya çalışmayacağım.

- Eu não tentarei fazer isso.
- Não tentarei fazer isso.
- Eu não vou tentar fazer isso.
- Não vou tentar fazer isso.

Ne yapmaya çalıştığımı düşünüyorsun?

- O que você acha que eu estou tentando fazer?
- O que vocês acham que eu estou tentando fazer?

Herkes panik yapmaya başladı.

Todos começaram a entrar em pânico.

Patlamış mısır yapmaya git.

Vá fazer pipoca.

Tom sörf yapmaya gitti.

Tom foi surfar.

Günlük egzersiz yapmaya çalışacağım.

Eu vou tentar me exercitar diariamente.

Elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Eu tento fazer o que posso.

Hâlâ onu yapmaya çalışıyorum.

Ainda estou tentando fazer isso.

Tom imkansızı yapmaya çalışıyor.

Tom está tentando fazer o impossível.

Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

- Nós tentamos fazer o nosso melhor.
- Tentamos fazer o nosso melhor.

Ne yapmaya söz verdin?

- O que você prometeu fazer?
- O que vocês prometeram fazer?

Kiminle sörf yapmaya gittin?

Com quem você foi surfar?

Tom onu yapmaya çalışıyor.

Tom está tentando fazer isso.

Onu yapmaya karar verdim.

- Eu decidi fazer isso.
- Eu decidi fazer aquilo.

Aslında onu yapmaya çalıştım.

Na verdade eu tentei fazer isso.

Bunu yapmaya gücüm yetmez.

- Eu simplesmente não posso me dar ao luxo de fazer isso.
- Eu simplesmente não me posso dar o luxo de fazer isso.
- Eu simplesmente não posso arcar com as consequências de fazer isso.
- Eu simplesmente não posso permitir-me fazer isso.

- AVM'ye biraz alışveriş yapmaya gidiyorum.
- Alışveriş merkezine biraz alışveriş yapmaya gidiyorum.

Vou para o shopping fazer compras.

Her şeyi doğru yapmaya çalışmıştı.

Tentava fazer tudo certinho.

Amerikada tıp eğitimi yapmaya niyetlendim.

Pretendo estudar medicina na América.

Biz Kanada'da kayak yapmaya gittik.

Nós fomos esquiar no Canadá.

Onunla kayak yapmaya gitmek istiyorum.

Gostaria de ir esquiar com ela.

O, geçici işler yapmaya isteklidir.

Ela está disposta a fazer biscates.

Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.

Prefiro nadar a esquiar.

Zaten üç kez yapmaya çalıştım.

Já tentei fazer isso três vezes.

Bunu Tom'a yapmaya devam edemezsin.

Você não pode continuar fazendo isso com o Tom.

Bunu yapmaya devam etmek istemiyorum.

Eu não quero continuar fazendo isso.

Tom'un onu yapmaya niyeti yok.

Tom não tem intenção de fazer isso.

Tom bir şey yapmaya çalışmıyor.

Tom não está tentando fazer nada.

Bunu yapmaya devam edemezsin, Tom.

Você não pode continuar fazendo isto, Tom.

Onun resim yapmaya yeteneği var.

Ele tinha talento para a pintura.

O bunu yapmaya devam etti.

- Ele continuou a fazer isso.
- Ele continuava a fazer isso.
- Ele continuou a fazê-lo.
- Ele continuava a fazê-lo.

Ben onu bilerek yapmaya çalışmıyordum.

Eu não estava tentando fazer isso de propósito.

Sadece doğru şeyi yapmaya çalışıyorum.

Só estou tentando fazer a coisa certa.

İmkansız bir şeyi yapmaya çalışıyorlar.

Eles estão tentando fazer uma coisa impossível.

Tam olarak ne yapmaya çalışıyorsun?

- O que você está tentando fazer, exatamente?
- O que vocês estão tentando fazer, exatamente?

Bunu yapmaya son vermemiz gerek.

- Nós precisamos parar de fazer isso.
- Precisamos parar de fazer isso.

Tom onu yapmaya karar verdi.

Tom decidiu fazer aquilo.

Onu bunu yapmaya teşvik et.

Anime-o a fazê-lo.

Hokkaido'ya kayak yapmaya gitmeyi düşünüyorum.

Tenho pensado em ir esquiar em Hokkaido.

Bana şantaj yapmaya mı çalışıyorsun?

- Está tentando me chantagear?
- Estão tentando me chantagear?

Açıklama yapmaya ihtiyacım olmadığını düşündüm.

Eu pensei que não precisasse dar uma explicação.

Onu yapmaya alışkınsın, değil mi?

Você está acostumado a fazer isso, não está?

Tom elinden geleni yapmaya çalışıyor.

O Tom está tentando fazer o que lhe é possível.

Yardım almadan ödevlerini yapmaya çalış.

Tente fazer os seus deveres sem ajuda.

Ben bunu yapmaya devam edemem.

Não posso continuar fazendo isso.

Elinden geldiği kadar yapmaya çalış.

Tente fazê-lo dando o melhor de si.

Biz onu yapmaya devam edemeyiz.

Não podemos continuar fazendo isso.

Ben elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

- Eu estou dando o meu melhor.
- Estou tentando fazer o melhor possível.

Herkesi aynı şeyi yapmaya zorluyorum.

Eu insisto que todos façam o mesmo.

Bu sabah sörf yapmaya gittim.

Eu fui surfar hoje de manhã.

Ben onlarla sörf yapmaya gittim.

Eu fui surfar com eles.

Sadece elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Eu só tento fazer o que eu posso.

Kimsenin onu yapmaya hakkı yok.

Ninguém tem o direito de fazer aquilo.

Tom'u onu yapmaya ikna edemedik.

Nós não fomos capazes de convencer Tom a fazer isso.

Tom'u onu yapmaya ikna edemedim.

Eu não consegui persuadir Tom a fazer isso.

Tom kiminle alışveriş yapmaya gitti?

Com quem Tom foi fazer as compras?

Seni onu yapmaya kim zorladı?

- Quem te forçou a fazer isso?
- Quem forçou você a fazer isso?

Tom onu yapmaya cesaret edemedi.

Tom não se atreveu a fazer aquilo.

Tom onu yapmaya devam etti.

Tom simplesmente continuou fazendo aquilo.