Translation of "Yerlerde" in French

0.007 sec.

Examples of using "Yerlerde" in a sentence and their french translations:

Onu bir yerlerde gördüğümü hatırlıyorum.

- Je me souviens l'avoir vue quelque part.
- Je me rappelle l'avoir vue quelque part.

Kediler, karanlık yerlerde bile görebilirler.

Les chats peuvent voir même dans les endroits sombres.

Tom'un yüksek yerlerde arkadaşları var.

Tom a des amis haut placés.

Sağ eldivenimi bir yerlerde unuttum.

J'ai perdu mon gant droit quelque part.

Bazı yerlerde, insanlar açlıktan öldü.

En certains endroits, les gens mouraient de faim.

Tom buralarda bir yerlerde yaşamaktadır.

Tom vit quelque part par ici.

Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.

- Tom a des amis à des postes influents.
- Tom a des amis haut placés.

Bazı yerlerde çok fazlalar, sayıları inanılmaz.

Ils sont si communs dans certains endroits qu'on les retrouve en grand nombre.

Latin Amerika'nın favelalarında gibi yerlerde yaşıyor.

les bidonvilles de Bombay, les favelas d'Amérique Latine.

Ben de çok farklı yerlerde olurdum

Je serais dans de nombreux endroits différents

Genelde bu tür yerlerde yemek yemem.

- Je ne mange pas dans des endroits comme celui-ci, habituellement.
- Je ne mange d'habitude pas dans des endroits tels que celui-ci.

Anahtarlarımın buralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum.

Je sais que mes clés sont quelque part par là.

Artık halka açık yerlerde sigara içemezsiniz.

On ne doit plus fumer dans les lieux publics.

Tom gözlüğünü bahçede bir yerlerde kaybetti.

Tom a perdu ses lunettes quelque part au jardin.

- Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten imtina edin.
- Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten kaçının.

S'il vous plaît abstenez-vous de fumer dans les endroits publics.

Bakın, böyle girintili çıkıntılı yerlerde akrep bulabilirsiniz.

Regardez, ces crevasses sont le genre d'endroit où on peut trouver un scorpion.

Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.

Ça doit être bien d'avoir des amis haut placés.

Tom kesinlikle kapalı yerlerde çok zaman harcıyor.

Il est certain que Tom passe beaucoup de temps à l'intérieur.

Kahkahayı ortak alanlar dışındaki yerlerde sıradan bir şey yapmaya başladık.

et à rendre le rire commun dans des endroits pas communs.

Şu an dışarıda bir yerlerde böyle hisseden milyonlarca insan var.

Il y a des millions de personnes, comme moi, qui ressentent cela.

- Sanırım bunu bir yerde okudum.
- Sanıyorum bunu bir yerlerde okumuştum.

Je crois que j'ai lu ça quelque part.

, iki şehrin sular altında kalacağı ve içlerinde yaşamayı imkansız hale getireceği yerlerde

américaines de New York et Boston. Là où les deux villes seront submergées, ce qui rendra

Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.

Je suis Bear Grylls et j'ai survécu dans les endroits les pires de la planète.

- Yüzmede iyi olmadığımdan dolayı, boyumu aşan yerlerde yüzmekten kaçınırım.
- Ben yüzmeyi iyi bilmediğim için, boyumu aşan yerde yüzmekten sakınırım.

Vu que je ne sais pas trop nager, j'évite d'aller là où je n'ai pas pied.

Bizler dijital bir çağda yaşıyoruz ve istediğimiz her bilginin de bize bir yerlerde, yazılı olarak bir kitap, kütüphane ya da bir veritabanı aracılığıyla erişilebilir olduğunu düşünmükten zevk alıyoruz. Ne var ki bu gerçek olmaktan uzak bir durum; dillerin büyük bir kısmı hiçbir zaman ne yazıldı ne de kayıt altına alındı.

Nous vivons à l'ère numérique et nous aimons à penser que n'importe quelle information nous est accessible, quelque part, écrite, dans un livre ou une bibliothèque ou une banque de données, et que nous pouvons la trouver sur Google, mais cela est loin d'être vrai ; la plupart des langues n'ont jamais été écrites où que ce soit, ni enregistrées.