Translation of "Gerekirdi" in French

0.007 sec.

Examples of using "Gerekirdi" in a sentence and their french translations:

Dükkana gitmen gerekirdi.

vous deviez aller au magasin,

Onu görmen gerekirdi.

- Tu aurais dû le voir.
- Tu aurais dû la voir.
- Vous auriez dû le voir.
- Vous auriez dû la voir.

Yatakta kalmam gerekirdi.

- J'aurais dû rester au lit.
- J'aurais dû rester au pieu.

Tom'un ayrılmaması gerekirdi.

Tom n'aurait pas dû partir.

Beni uyandırman gerekirdi.

- Vous auriez dû me réveiller.
- Tu aurais dû me réveiller.

Senin beni görmen gerekirdi.

- T'aurais dû me voir !
- Tu aurais dû me voir !
- Vous auriez dû me voir !

Asla onu yememem gerekirdi.

Je n'aurais jamais dû manger ça.

Aslında bunu yapmamam gerekirdi.

Je ne devrais vraiment pas faire cela.

Şimdiye kadar gelmiş olması gerekirdi.

A l'heure qu'il est, elle devrait déjà être arrivée.

Onlar taşındıklarını bize anlatmaları gerekirdi.

Ils auraient dû nous dire qu'ils déménageaient.

Ben bir doktor çağırmam gerekirdi.

J'aurais dû appeler un médecin.

- Tom'a söylememem gerekirdi.
- Tom'a söylememeliydim.

Je n'aurais pas dû le dire à Tom.

Onu bizimle birlikte yapman gerekirdi.

- Tu aurais dû le faire avec nous.
- Vous auriez dû le faire avec nous.

Onu yapmam gerekirdi ama yapmadım.

J'aurais dû faire ça, mais je ne l'ai pas fait.

Onu tek başıma yapmam gerekirdi.

J'aurais dû le faire toute seule.

Tom'a yardımcı olmaya çalışmamamız gerekirdi.

Nous n'aurions pas dû essayer d'aider Tom.

Dün geceki filmi izlemen gerekirdi.

- Tu aurais dû regarder le film hier soir.
- Vous auriez dû regarder le film hier soir.

Tom'un daha sıkı çalışması gerekirdi.

Tom aurait dû travailler davantage.

Tom'un bir aktör olması gerekirdi.

Tom aurait dû être acteur.

Seni daha önce uyarmam gerekirdi.

J'aurais dû te prévenir plus tôt.

Biraz daha sabırlı olmam gerekirdi.

- J'aurais dû être un peu plus patient.
- J'aurais dû être un peu plus patiente.

Onu daha önce yapmamız gerekirdi.

Nous aurions dû faire ça plus tôt.

Tom'u partime davet etmemem gerekirdi.

Je n'aurais pas dû inviter Tom à ma fête.

Böyle haksız bir öneriyi reddetmen gerekirdi.

Tu aurais dû refuser une proposition aussi injuste.

Bu konudan Tom'a söz etmemen gerekirdi.

Tu n'aurais pas dû parler de cela à Tom.

- Biz onu yapmalıydık.
- Onu yapmamız gerekirdi.

Nous aurions dû le faire.

Onu aslında geçen hafta yapman gerekirdi.

Tu aurais dû vraiment le faire la semaine dernière.

Tom'un Mary'ye onu sevdiğini söylemesi gerekirdi.

Tom aurait dû dire à Mary qu'il l'aimait.

Okula daha fazla dikkat etmem gerekirdi.

J'aurais dû être plus attentif à l'école.

- Ona işinde yardım etmiş olman gerekirdi.
- Ona işinde yardım etmen gerekirdi.
- Ona işinde yardım etmeliydin.

Tu aurais dû l'aider dans son travail.

- Seni uyarmalıydım.
- Sizi uyarmalıydım.
- Seni uyarmam gerekirdi.

- J'aurais dû te prévenir.
- J'aurais dû vous prévenir.

Treni kaçırdım. Daha erken gelmiş olmam gerekirdi.

- J'ai loupé le train. J'aurais dû venir plus tôt.
- J'ai manqué le train. J'aurais dû venir plus tôt.

- Seni dinlemeliydim.
- Seni dinlemem gerekirdi. Özür dilerim.

J'aurais dû t'écouter.

- Daha fazla çalışmalıydım.
- Daha fazla çalışmam gerekirdi.

J'aurais dû étudier davantage.

- Tom, Mary'yi korumalıydı.
- Tom'un Mary'yi koruması gerekirdi.

Tom aurait dû protéger Mary.

Tom'un Mary ile dans ediyor olması gerekirdi.

Tom aurait dû danser avec Mary.

Dünya dışı medeniyetlerin yaz aylarında başlamış olması gerekirdi.

Des civilisations extraterrestres auraient pu exister depuis l'été.

Yalan söylemem gerekirdi, ama ben ona gerçeği söyledim.

J'aurais dû mentir mais je lui ai dit la vérité.

Fakat diğer şeylerin de göz önünde bulundurulması gerekirdi.

Mais d'autres choses devraient aussi être prises en compte.

Geriye doğru bakıldığında, ben muhtemelen oraya onunla gitmemem gerekirdi.

En y repensant, je n'aurais probablement pas dû aller là avec elle.

Eğer Tanrı gerçekten var olmuş olsaydı onu ortadan kaldırmak gerekirdi.

Si Dieu existait réellement, il faudrait le faire disparaître.

- Tom'a gerçeği söylemem gerekirdi.
- Tom'a gerçeği söylemeliydim.
- Tom'a gerçeği söylemem lazımdı.

J'aurais dû dire la vérité à Tom.

Ekip olarak, biz hayal kırıklığına uğradık. Bizim oyunu kazanmış olmamız gerekirdi.

- En tant qu'équipe, nous sommes déçus. Nous aurions dû remporter la partie.
- En tant qu'équipe, nous sommes déçus. Nous aurions dû remporter la manche.

- Eğer tanrı gerkçekten var olsaydı, onu ortadan kaldırmak gerekli olabilirdi.
- Eğer Tanrı gerçekten var olmuş olsaydı onu ortadan kaldırmak gerekirdi.

Si Dieu existait réellement, il faudrait le faire disparaître.