Translation of "Olması" in Portuguese

0.023 sec.

Examples of using "Olması" in a sentence and their portuguese translations:

Dikkatli olması gerek.

Tem de ter cuidado.

Bunu olması gerekmiyordu.

Não era para isso acontecer.

Bunun olması gerekmiyordu.

- Não era para isso acontecer.
- Isso não era para acontecer.
- Não era para acontecer.

Ve şahitleri olması gerekiyordu

e eles deveriam ser testemunhas

Trump'ın başkan olması gibi

Como Trump se tornar presidente

Sorunun çözülmüş olması gerekir.

O problema deve ser solucionado.

Bunu söylemiş olması imkansız.

É impossível que ela tenha dito aquilo.

Herkesin sakin olması gerekir.

Todo mundo precisa se acalmar.

Zorluk olması halinde, sorabilirsin.

Em caso de dificuldade, seja qual for, pode perguntar.

Tom'un sakin olması gerekiyor.

Tom precisa relaxar.

Kapının kapanmış olması gerek.

É preciso fechar o portão.

Onun olması çok nadirdir.

É muito raro que isso aconteça.

Din tüccarlarının elinde oyuncak olması

comerciantes religiosos com brinquedos nas mãos

Mühim olan insanların ölüyor olması

As pessoas importantes estão morrendo

Evlerin bodrumlarının sorunları olması muhtemeldir.

Os porões das casas provavelmente terão problemas.

Onun yarın gelecek olması mümkün.

É provável que ela venha amanhã.

Onun bugün evde olması bekleniyor.

Era para ele estar em casa hoje.

İyi haber Tom'un iyi olması.

A boa notícia é que Tom está bem.

John'u kaptan olması için seçtik.

- Nós decidimos que John seja o capitão.
- Elegemos John para ser o capitão.

İdeallerin olması iyidir, değil mi?

É bom ter ideais... não achas?

Sorun onun deneyimden yoksun olması.

- O problema é que ela carece de experiência.
- O problema é que lhe falta experiência.

Bunun bir sürpriz olması gerekiyordu.

Era para ser uma surpresa.

Tom'un dün orada olması bekleniyordu.

Era para o Tom estar lá ontem.

Demokraside, gazeteciliğin bağımsız olması önemlidir.

Em uma democracia, é importante que a imprensa seja independente.

Tom'un acımasız olması Mary'yi şaşırttı.

A falta de compaixão de Tom surpreendeu Mary.

Bunun şimdilik yeterli olması gerekir.

Por ora, isto basta.

Fadıl, Müslüman olması gerektiğini hissetti.

Fadil sentia que precisava ser muçulmano.

Herkesin yarın burada olması gerekiyor.

Todos precisam estar aqui amanhã.

Tom'a sakin olması gerektiğini söyledim.

Eu falei ao Tom que ele deveria se acalmar.

Tom'un kederli olması mümkün değil.

É improvável que Tom esteja deprimido.

- Herhangi birinin olması hiç kimsenin olmamasından daha iyidir.
- Birilerinin olması kimsenin olmamasından iyidir.

Qualquer um seria melhor do que ninguém.

Sorun, şu çıkıntıların... ...çok keskin olması.

O problema é que as arestas são muito afiadas.

Bizim topraklarımızdan çıkan bizim olması gereken

O que recebemos de nossa terra deve ser

Şu anda ses geliyor olması lazım

Deve haver som agora

Bunun sebebi ise dünya'nın yuvarlak olması

a razão para isso é que a terra é redonda

İlla böyle bir şeyin olması için

Não necessariamente para que isso aconteça

ısırıklarının can yakıcı olması ve zehirli

as mordidas são dolorosas e venenosas

Çok iyi bir algoritmaya sahip olması.

Tem um algoritmo muito bom.

Çalışkanlık olmadan başarılı olması mümkün değildir.

Não se pode ser bem sucedido, sem ser trabalhador.

Daha mantıklı olması için ikna edildi.

Ele foi persuadido a ser mais sensível.

Tom'un sana yalan söylemiş olması mümkündür.

É possível que Tom tenha mentido para você.

Bir şeye ihtiyacın olması durumunda müsaitim.

Coloco-me à sua disposição caso precise de algo.

Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.

A saúde fraca não o permitiu viajar.

Ben olmaktansa onun olması daha iyi.

Antes ele do que eu.

Tom asla olması gereken yerde değil.

Tom nunca está onde deveria estar.

Ne olması gerektiğini adım adım anlatayım.

infectasse você enquanto passa.

O, hasta olması nedeniyle okulda yoktu.

Ele não foi à escola porque estava doente.

Onun hazır olması iki saat sürdü.

- Ela levou duas horas para se aprontar.
- Ela demorou duas horas para ficar pronta.

Tom'un saat onda burada olması gerekiyor.

Tom deveria estar aqui às dez.

"Ne kadar?" "10 dolar olması lazım."

"Quanto é?" "Dez dólares, eu acho."

Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyor.

Tom deveria estar aqui agora.

Her şey olması gereken yerde mi?

Tudo está onde deveria?

Birinin annesinden daha yaşlı olması imkansızdır.

Ninguém pode ser mais velho que sua própria mãe.

Sorun bunun çok fazlaya mal olması.

O problema é que custa muito.

Tom'un hala hayatta olması bir mucizedir.

- É um milagre que Tom ainda esteja vivo.
- É um milagre o Tom ainda estar vivo.

Fadıl'ın hala hayatta olması bir mucizeydi.

- Foi um milagre Fadil estar vivo ainda.
- Era um milagre que Fadil ainda estivesse vivo.

Fadıl'ın ne zaman evde olması gerekiyor?

A que horas Fadil deve estar em casa?

Fadıl bir müslüman olması gerektiğini hissetti.

Fadil sentia que tinha de ser muçulmano.

Tom, Mary'nin dikkatli olması gerektiğini söyledi.

- O Tom disse que a Mary tem que ser cautelosa.
- O Tom disse que a Mary tem que ser cuidadosa.

Biz Tom'u liderimiz olması için seçtik.

Nós escolhemos o Tom para ser o nosso líder.

Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.

Muitos recusam medicamentos ocidentais, aumentando a taxa de mortalidade.

Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.

Por haver mais luz, a leoa tem mais dificuldade em caçar.

Diğer programlardan farkı ise oldukça basit olması

a diferença de outros programas é que é bastante simples

Eğitim sisteminin daha fazla esnek olması gerekir.

O sistema educacional precisa ser mais flexível.

Bu kitabın sizin için yararlı olması muhtemeldir.

Este livro provavelmente será útil para você.

Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.

Coisas que você vê com seus olhos não são necessariamente verdades.

Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.

Serão necessários cinco a dez anos para a tecnologia estar pronta.

Öğle yemeği saatine kadar burada olması gerekiyor.

Ela supostamente deveria voltar na hora do almoço.

Tokyo'nun çok güvenli bir şehir olması gerekiyor.

Tóquio deve ser uma cidade muito segura.

Onun hasta olması gerçeği beni gerçekten endişelendiriyor.

O fato de ela estar doente me preocupa muito.

Tom'un bu kadar erken burada olması alışılmadık.

É incomum ao Tom chegar aqui tão cedo.

İlginç olması şartıyla herhangi bir kitap olur.

Qualquer livro serve contanto que seja interessante.

Tom'un bizim takımımızın kaptanı olması gerektiğini sanmıyorum.

Eu não acho que Tom deveria ser o capitão do nosso time.

Tom'un bize yardım edecek olması olası değil.

É improvável que Tom nos ajude.

Tom'un kovulacak olması çok zayıf bir olasılıktır.

É muito improvável que o Tom seja despedido.

Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel.

É possível que ele tenha vindo aqui quando era criança.

Onun yasa dışı olması gerektiğini kabul ediyorum.

Eu concordo que deveria ser ilegal.

Evin her zaman mükemmel durumda olması gerekir.

A casa tem de estar em perfeitas condições o tempo todo.

Tom, Mary'nin daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Tom disse que Mary deveria ser mais cuidadosa.

Teknolojinin hazır olması beş on yıl alır.

Serão necessários cinco a dez anos para a tecnologia estar pronta.

Burada bir şey olması ihtimaline karşın dikkatli olmalıyız.

Temos de ter cuidado, caso haja algo... ... aqui.

Burada bir şey olması ihtimaline karşın... ...dikkat etmeliyiz.

Temos de ter cuidado, caso haja algo... ... aqui.

Suyu doldurabileceğiniz temiz ve saydam bir şişenizin olması

Um bom truque é usar uma garrafa transparente,

Geçmişinin bu kadar temiz olması da belki de

talvez o passado dele seja tão limpo

Bu pramiti diğerlerinden ayıran özelliği ise merdivenli olması

a característica que distingue esse pramit dos outros é que ele tem uma escada

Tabi birde girişinin merdivenin en üst basamağında olması

claro, a entrada fica no topo da escada

Bu durumda bütün gölgelerin aynı yönde olması gerekiyordu

Nesse caso, todas as sombras tinham que estar na mesma direção

Yani kısacası depremin olması çok doğal bir şey

Em suma, é muito natural ter um terremoto

Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.

Não importa se sua resposta está certa ou errada.

- Liderimiz olması için onu seçtik.
- Onu liderimiz seçtik.

Nós escolhemos ela para ser nossa líder.

Sen hazır olana kadar bir şey olması gerekmiyor.

Não tem de acontecer nada até estares preparado.

Bunun ne kadar sinir bozucu olması gerektiğini biliyorum.

Eu sei o quão frustrante isso deve ser.

Jüpiter'e serbest olanın öküze de serbest olması gerekmez.

- O que é permitido a Júpiter não é permitido a um boi.
- O que é permitido a Zeus não é permitido a um boi.

Tom odanın çok küçük olması konusunda şikâyette bulundu.

Tom reclamou de o quarto ser muito pequeno.

Panzehirlerin dağıtımının kötü olması ve panzehir etkisinin tutarsız olmasının

de quão mal se distribuem os antídotos e de quão fraca é a eficácia dos mesmos.

Halatı atmaya yardımcı olması için paraşüt kordonunu da kullanacağız.

Vamos usar também corda de nylon para fazer passar a corda.