Translation of "Ziyafet" in English

0.003 sec.

Examples of using "Ziyafet" in a sentence and their english translations:

Aile ziyafet çekebilecek.

the family can feast.

Ne ziyafet ama!

What a feast!

Ziyafet vererek. Büyük ziyafetler vererek.

Feasting. Big feasting.

Bu konuda gözlerine ziyafet çek.

Feast your eyes on this.

Misafirlerden bazılarının ziyafet salonundan ayrıldığını gördüm.

I saw some of the guests leave the banquet room.

Onlar 12:00'de ziyafet verdiler.

They had a banquet at 12:00.

Tom'u basketbol oynarken izlemek gözlere ziyafet.

It's an eyegasm to watch Tom playing basketball.

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

Perfect for sniffing out a midnight feast.

Ve ziyafet ustası şaraba dönüştürülen suyu test etti.

And the master of the banquet tested the water that had been turned into wine.

Bana bir ziyafet için giyebileceğim bir şey göster.

Show me something that I can wear to a banquet.

Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.

Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.

Tom ziyafet için Mary'nin yeni bir elbise almasını istedi.

Tom wants Mary to buy a new dress for the banquet.

Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin!

You may feast all night, but return to your grave before dawn!