Translation of "Bazılarının" in English

0.010 sec.

Examples of using "Bazılarının" in a sentence and their english translations:

Bazılarının şansı yaver gitmiş.

Some people got lucky with it.

Bazılarının bahsettiği devrim gerçekleşmedi.

The revolution some have suggested has not taken place.

Bazılarının çığlık attığını duyuyorum.

I hear some screaming.

Bazlarının burunları uzundur bazılarının dilleri

some of them have long noses

İşçilerden bazılarının hiç deneyimi yok.

Some of the workers have no experience.

Onlardan bazılarının yardıma ihtiyacı var.

Some of them need help.

Misafirlerden bazılarının ziyafet salonundan ayrıldığını gördüm.

I saw some of the guests leave the banquet room.

Sınıfımızdaki kızların bazılarının erkek arkadaşları yok.

Some of the girls in our class don't have boyfriends.

Para, bazılarının uğruna öldüğü bir şey.

Money is what some die for.

Sorun bizim faturalardan bazılarının henüz ödenmemiş olmasıdır.

The problem is that some of our bills haven't yet been paid.

Onlar onun saldırılarından bazılarının haksız olduğunu sezinlediler.

They felt that some of his attacks were unjust.

Tom onun arkadaşlarının bazılarının bunu yapabileceğini düşünüyor.

- Tom thinks some of his friends might do that.
- Tom thinks some of his friends may do that.
- Tom thinks that some of his friends might do that.

Sessizce uzaklaştığını ve ben de dâhil bazılarının, genç yaşlarda

away from 60-hour work weeks, with some choosing to quit altogether

Onları kızgın yağda pişirmeden önce çöreklerin bazılarının içine elma dilimleri koydum.

I put apple slices into some of the doughnuts before I deep-fried them.

Tom Mary'nin fıkralarından birkaçına gülümsedi ama onlardan bazılarının çok komik olmadığını düşündü.

Tom laughed at some of Mary's jokes, but he thought some of them weren't very funny.

Tanıdığım en sosyal insanlardan bazılarının hem çevrim içi hem de çevrim dışı arkadaşları var.

Some of the most sociable people I know have friends both online and off-.

Şimdiye kadar ebediyetin ne için var olduğunu bilmezdim. Aramızdan bazılarının Almanca öğrenmesine bir şans vermek içinmiş.

Never knew before what eternity was made for. It is to give some of us a chance to learn German.