Translation of "Mükemmel" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Mükemmel" in a sentence and their polish translations:

Mükemmel!

Doskonale!

Mükemmel.

Niezwykłe.

...mükemmel görünüyordu.

…idealne.

Mükemmel beyaz.

Jest idealnie białe.

Mükemmel görünüyor.

Wygląda perfekcyjnie.

Sınav sonuçların mükemmel.

Twoje wyniki egzaminu są znakomite.

Dünya mükemmel değil.

Świat nie jest idealny.

Onlar mükemmel aile.

Są rodziną idealną.

Şimdi bu mükemmel.

Teraz jest idealnie.

Mükemmel şekilde uyuyor.

Pasuje idealnie.

- Bu mükemmel bir düşünce!
- O mükemmel bir fikir.

- To jest świetny pomysł!
- To jest super pomysł!

Hiç kimse mükemmel değildir.

Nikt nie jest idealny.

O mükemmel bir yazardır.

Jest znakomitym autorem.

Bu mükemmel bir çözüm.

To jest doskonałe rozwiązanie.

Sen mükemmel bir kızsın.

Jesteś idealną dziewczyną.

Tom mükemmel martini yapar.

Tom robi doskonałe martini.

Martha, mükemmel bir piyanist.

- Martha jest wspaniałą pianistką.
- Marta jest znakomitą pianistką.

Bunun mükemmel olduğunu düşündüm.

Myślałem, że to jest wspaniałe.

Her şey mükemmel gidiyordu.

Wszystko szło perfekcyjnie.

O, her anlamda mükemmel.

Jest perfekcyjna pod każdym względem.

- Bu harika.
- Bu mükemmel.

To wspaniale.

Ne mükemmel bir fikir!

Co za doskonały pomysł!

Tom mükemmel iş yapar.

Tom wykonuje fantastyczną pracę.

Hiçbir kültür mükemmel değildir.

Żadna kultura nie jest idealna.

Bu mükemmel bir stratejidir.

To świetna strategia.

O mükemmel bir bilim adamıydı ve dahası, mükemmel bir şairdi.

Był doskonałym naukowcem, a co więcej wielkim poetą.

- Hiç kimse mükemmel değildir.
- Kimse mükemmel değil.
- Kimse kusursuz değil.

Nikt nie jest doskonały.

Tuzak kurmak için şartlar mükemmel.

Doskonałe warunki na zasadzkę.

Gece yarısı baskınlarını mükemmel zamanlıyorlar.

Doskonalą swoje nocne napady do perfekcji.

Senin konumunu mükemmel şekilde anlıyorum.

Bardzo dobrze rozumiem twoje stanowisko.

O mükemmel bir tenis oyuncusudur.

Jest doskonałym tenisistą.

O mükemmel bir beyin cerrahıdır.

Ona jest świetnym neurochirurgiem.

Sen mükemmel bir erkek arkadaşsın.

Jesteś idealnym chłopakiem.

Tom mükemmel bir yabancı değildi.

Tom nie był zupełnie obcy.

Bir sakalla mükemmel görüneceğini düşünüyorum.

Myślę, że wyróżniałbyś się z brodą.

Ben onu mükemmel olarak anlayabiliyorum.

Idealnie go rozumiem.

Onlar burada mükemmel yemekler sunmaktadırlar.

Podają tutaj bardzo dobre jedzenie.

O, mükemmel bir beyin cerrahıdır.

On jest wspaniałym chirurgiem mózgu.

Tom'un mükemmel bir mazereti var.

Tom ma perfekcyjne alibi.

Tom mükemmel bir iş yaptı.

Tom wykonał świetną robotę.

Bu mülkte mükemmel sirke yapıyorlar.

W tej posiadłości robią świetny ocet.

O, Rusçayı mükemmel şekilde konuşur.

On perfekcyjnie mówi po rosyjsku.

Alınmak için mükemmel bir yer. Başardık.

Idealne miejsce na ewakuację. Udało nam się.

Bunlar nedensiz yere mükemmel olmak isterler:

irracjonalne pragnienie bycia idealnym.

Bu dramatik gösteri mükemmel zamanlamaya sahip.

Ich dramatyczne przedstawienie jest doskonale skoordynowane.

Bana verdiğin gömlek mükemmel olarak uydu.

Koszula, którą mi dałeś, pasuje idealnie.

Alman otomobil endüstrisi mükemmel arabalar üretir.

Niemiecki przemysł samochodowy produkuje doskonałe pojazdy.

Tom'un çocukları Fransızcayı mükemmel şekilde konuşuyor.

Dzieci Toma doskonale mówią po francusku.

Evet, bakın. Mükemmel ve küçük bir oyuk.

Spójrzcie, idealne, małe, naturalne wgłębienie.

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

Doskonały do wywęszenia północnej uczty.

O, artık mükemmel bir daire gibi görünmüyor.

To już nie jest idealny okrąg.

Senin göğüslerin mükemmel. Onlara yüzümü koymak isterim.

Twoje cycki są wyśmienite. Ja bym chciał włożyć moją buzię w nie.

İyileştirmek değiştirmektir; mükemmel olmak sık sık değiştirmektir.

- Poprawa wymaga zmian; Bycie doskonałym wymaga częstych zmian.
- Poprawiać to znaczy zmieniać; Doskonałość to zmieniać często.

Tom ve Mary mükemmel şekilde birbirlerini anlıyorlar.

Tom i Mary idealnie się rozumieją.

Uzun kış gecesinde aile kurmak için mükemmel yer.

Doskonałe miejsce, by założyć rodzinę w długie zimowe wieczory.

Aç köpek balıkları için mükemmel bir saklanma yeri.

To doskonała kryjówka dla głodnych rekinów.

Böyle bir organın bunu başarması cidden mükemmel bir şey.

Zdumiewające, że ten narząd potrafi takie cuda.

Hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

Zapewnia doskonałe środowisko i przywraca zwierzętom ich dziką naturę.

Yalnız dalış yaparken, ekipmanımla ilgili her şey mükemmel olmalı.

Gdy nurkujesz sam, wszystko w wyposażeniu musi być idealne.

Şu ayakkabılar bu beyaz etekle mükemmel bir uyum sağlar.

Te buty idealnie pasują do tej białej spódnicy.

İngilizceyi mükemmel şekilde, kanepede yatarken ve bira içerken öğrendi.

Doskonale nauczył się języka angielskiego leżąc na sofie i pijąc piwo.

Fakat kurbağaların görüşü florışı dalga boyuna mükemmel şekilde uyumlanmış durumda.

Ale żaby doskonale widzą widmo emisyjne fluorescencji.

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

Pływy stają się silniejsze... stwarzają idealne warunki do rozmnażania dla ryb Bolbometopon muricatum.

Bakın, buradaki her şey dağılıyor. Ama börtü böcek aramak için mükemmel bir yer.

Spójrzcie, wszystko się tutaj rozpada. Ale to idealne miejsce na szukanie tych stworzeń.

Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.

Dzięki chorobie masz przynajmniej świetną wymówkę, aby pozostać w domu i pooglądać filmy.