Translation of "Yürüyüp" in English

Kapıya yürüyüp onu açtım.

I walked to the gate and opened it.

Ona doğru yürüyüp "Aptalsın!" dedim.

So I walked up to him, and I said, "You're dumb!"

Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.

And she put down the gun, and she walked away.

Tom Mary'ye evine yürüyüp yürüyemeyeceğini sordu.

Tom asked Mary if he could walk her home.

Onun yürüyüp giderken ne düşündüğünü kimse bilmez.

No one knows what she was thinking when she walked away.

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

And off she goes, striding away, walking bipedally.

Tom, Mary'nin farkına bile varmadan yürüyüp geçti yanından.

Tom walked past Mary without even noticing her.

On altı kilometre yürüyüp, on dakika dinlenip, tekrar yürüdüler.

They walked for ten miles, rested for ten minutes, then walked again.