Translation of "Duruyor" in Dutch

0.004 sec.

Examples of using "Duruyor" in a sentence and their dutch translations:

Tarantula dümdüz duruyor.

Een tarantula vastgepind.

Bugün evimde duruyor

Dit instrument is vandaag bij mij thuis,

Elim yerinde duruyor.

Ik heb mijn hand nog.

O sahnede duruyor.

Hij staat op het podium.

O, tepede duruyor.

Hij staat op de heuvel.

Sır hâlâ çözülmeden duruyor.

Het mysterie blijft onopgelost.

İş teklifi hâlâ duruyor.

De werkaanbieding geldt nog steeds.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

Er staat iemand achter de muur.

Bu sandalyeler yolda duruyor.

Deze stoelen staan in de weg.

Garajında iki araba duruyor.

In zijn garage staan twee auto's.

Kedi çatının üzerinde duruyor.

- De kat is op het dak.
- De kat zit op het dak.

Para masanın üzerinde duruyor.

Het geld ligt op de tafel.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

De meeste vermijden de bebouwde kom.

Eski kale tepe üzerinde duruyor.

Het oude kasteel staat op de heuvel.

Otel bir tepe üzerinde duruyor.

Het hotel staat op een berg.

O, sarı evin yanında duruyor.

Ze staat naast het gele huis.

Komşuların arabası kapımızın önünde duruyor.

De auto van de buren staat bij ons voor de deur.

Bir ağaç evin önünde duruyor.

Voor het huis staat een boom.

Bu vazo yıllardır rafta duruyor.

Deze vaas staat al jaren op de plank.

O üzerinde çok iyi duruyor.

Dat staat u goed.

Tepenin üstünde güzel bir kilise duruyor.

Daar staat een prachtige kerk op de heuvel.

O kravat sende gerçekten iyi duruyor.

Die das zit je echt goed.

- Tom amuda kalkmış.
- Tom başının üstünde duruyor.

Tom staat op zijn hoofd.

- Resim duvarda asılı duruyor.
- Resim duvarda asılıdır.

Het beeld hangt aan de muur.

Dans hakkındaki bir kitap masanın üzerinde duruyor.

Op het bureau ligt een boek over dansen.

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

Kijk, het is gewoon een muur... ...van zaaggras voor ons.

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

En daar gaat ze, lopend op twee poten.

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

Het lijkt een oude ladder... ...aan de wand.

Gece daha da soğudukça... ...vücut işlevlerinin çoğu yavaşlayarak duruyor.

Naarmate de nacht kouder wordt... ...vallen veel van zijn lichaamsfuncties stil.

- O şapka Tom'a yakışmış.
- O şapka Tom'da iyi duruyor.

Die hoed staat goed bij Tom.

Bu gece cinlik peşinde misin, yoksa edebinle duruyor musun?

Ga je vannacht gekheid uithalen of doe je het rustig?

Bu asansör ne birinci ne de ikinci katta duruyor.

Deze lift stopt niet op de eerste en tweede verdieping.

- İnsanlar seni şaşırtıp duruyor.
- İnsanların ne yapacakları belli olmuyor.

Mensen blijven je verrassen.

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

Zijn grootmoeder ziet er gezond uit.

- Tom bütün gün evde duruyor.
- Tom sabahtan akşama kadar evde oturur.

Tom blijft de hele dag thuis.

- Kısa saç ona daha iyi duruyor.
- Kısa saç ona daha çok yakışıyor.

Kort haar staat hem beter.

- Tom ve Mary bir saattir aynanın karşısında duruyorlardı zaten.
- Tom ve Mary bir saat kadar aynanın karşısında duruyorlardı zaten.
- Tom ve Mary bir saattir aynanın önünde duruyor.

- Tom en Mary staan al een uur lang voor de spiegel.
- Tom en Mary staan al een uur voor de spiegel.