Translation of "Duruyor" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Duruyor" in a sentence and their polish translations:

Tarantula dümdüz duruyor.

Ptasznik dosłownie się rozpłaszczył.

Elim yerinde duruyor.

Nadal mam rękę.

Halen ayakta duruyor.

On wciąż stoi.

O sahnede duruyor.

On stoi na scenie.

Sır hâlâ çözülmeden duruyor.

Ta tajemnica wciąż pozostaje nierozwiązana.

Tom odanın arkasında duruyor.

Tom stoi z tyłu pokoju.

Tom odanın ortasında duruyor.

Tom stoi na środku pokoju.

Bir elma masada duruyor.

Jabłko leży na stole.

Takvim duvarda asılı duruyor.

Kalendarz wisi na ścianie.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

Większość omija zabudowane tereny.

Birkaç kız kapının yanında duruyor.

Kilka dziewczyn stoi za bramą.

O gömlek üstünde iyi duruyor.

- Dobrze ci w tej koszuli.
- Do twarzy ci w tej koszuli.

Tom son derece üzgün duruyor, değil mi?

Tom zdaje się być okropnie smutny, nieprawda?

- Tom amuda kalkmış.
- Tom başının üstünde duruyor.

Tom stoi na głowie.

Tom'un büyük büyükbabasının evi hâlâ ayakta duruyor.

Dom pradziadka Toma wciąż stoi.

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

Spójrzcie, ściana... z kłoci przed nami.

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

I tak oto kroczy, idzie dwunożnie.

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

To chyba stara drabina górnicza. Tu, przy tej ścianie.

Gece daha da soğudukça... ...vücut işlevlerinin çoğu yavaşlayarak duruyor.

Gdy nocą chłód się nasila, wiele jej funkcji życiowych ustaje.

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

Jego babcia wygląda zdrowo.

- O aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- O aynı hatayı yapıp duruyor.
- Durmadan aynı hatayı yapıyor.

Robi wciąż ten sam błąd.