Translation of "Uzun" in English

Uzun, uzun bir zaman aldı.

It took a long, long time.

Hayat uzun, uzun bir yoldur.

Life is a long, long road.

Çok uzun, ne kadar uzun?

How long is too long?

Herkes ona uzun uzun baktı.

Everyone stared at him.

Uzun zamandır!

Such a long time!

Uzun kalamam.

I can't stay for long.

Parola uzun.

The password is long.

Uzun sürmez.

It won't take long.

Uzun değildi.

It wasn't long.

Uzun sürmeyecek.

- It won't last long.
- It won't take very long.

Yol uzun.

- The road is long.
- The way is long.

Oldukça uzun.

It's pretty long.

Etek uzun.

The skirt is long.

Ağaçlar uzun.

The trees are tall.

Uzun süremez.

- It cannot last long.
- It can't last long.

Uzun sürmeyebilirsin.

You may not last long.

Benden uzun.

He is taller than I am.

- Saçınız çok uzun.
- Saçın çok uzun.

Your hair is too long.

Firmamızın uzun, uzun bir geçmişi var.

Our company has a long, long history.

- O uzun saçlı.
- Onun saçı uzun.

- Her hair is long.
- She has long hair.
- She has got long hair.

- Onun saçlı uzun.
- Onun saçı uzun.

Her hair is long.

- Uzun çizgiler gereksizdir.
- Uzun kuyruklar gereksizdir.

Long lines are unnecessary.

- Sınav uzun sürmeyecek.
- Muayene uzun sürmeyecek.

The examination won't take long.

- Anasından uzun.
- Annesinden daha uzun boylu.

He is taller than his mother.

- O benden daha uzun.
- Benden daha uzun.

- He is taller than I.
- He's taller than me.

- Tom benden uzun.
- Tom benden daha uzun.

- Tom is taller than I.
- Tom is taller than I am.
- Tom is taller than me.

- O uzun mu?
- O uzun boylu mu?

Is he tall?

Başbakan uzun uzun mali kriz hakkında konuştu.

The prime minister spoke about the financial crisis at length.

Ne derler bilirsin: Uzun burun, uzun horoz.

You know what they say: long nose, long cock.

- Uzun saçım var.
- Benim uzun saçım var.

I've got long hair.

Tom muhtemelen çok uzun uzun kalmak istemez.

Tom isn't likely to want to stay very long.

- Konuyu uzun süre tartıştık.
- Konuyu uzun uzun tartıştık.
- Konuyu ayrıntılı olarak görüştük.

We discussed the subject at length.

"Bu çok uzun,"

"This is very long"

Birçok uzun yürüyüşte,

In many a long walk,

Mary uzun boylu.

Mary is tall.

Ne kadar uzun!

How long it is!

Çok uzun sürmez.

It doesn't take very long.

Uzun konuşmasından bıktım.

I am sick of his long speech.

Uzun süredir suskunum.

- I have been silent for a long time.
- I've been silent for a long time.

Uzun gün mü?

Long day?

Uzun zaman oldu!

- Long time, no see.
- Long time no see!

Onun saçı uzun.

- She has long hair.
- He has long hair.

Uzun süre konuşmadım.

I didn't speak for long.

Uzun etekler moda.

Long skirts are in fashion.

Uzun kalacak mısın?

Are you going to stay long?

Bu uzun olmayacak.

- It won't take long.
- It's not going to be long.
- It isn't going to be long.

Eteğim fazla uzun.

My skirt is too long.

Tom uzun sürmeyecek.

Tom won't last long.

Metin çok uzun.

The text is too long.

Uzun saçı vardı.

He had long hair.

Uzun süre bekletildim.

I was made to wait for a long time.

Uzun örnekler ekliyoruz.

We add long examples.

Uzun süre gitmeyeceğim.

- I won't be long.
- I won't be gone long.

Çok uzun sürmeyecek.

- It won't take much longer.
- It won't be much longer.
- It won't take very long.

Uzun zaman önceydi.

It was ages ago.

Bu uzun sürmez.

This won't take long.

Uzun süre uyumayın.

Don't sleep long.

O uzun sürmedi.

- That didn't take long.
- It didn't take long.

O çok uzun.

That's too long.

Onun bacakları uzun.

His legs are long.

O uzun saçlı.

- She has long hair.
- She has got long hair.

Çok uzun kalma.

Don't be long.

Saçınız çok uzun.

Your hair is too long.

Uzun süredir Boston'dayız.

We've been in Boston for quite a while.

Uzun süredir hazırız.

We've been ready for a long time.

Uzun süredir buradaydım.

We've been here too long.

Uzun zamandır evlisiniz.

You've been married a long time.

Uzun zaman olabilir.

It may be a long time.

Yeterince uzun değilsin.

You're not tall enough.

Tom'un saçı uzun.

Tom's hair is long.

Uzun zamandır deniyorum.

I have tried for a long time.

Çok uzun sürer.

It'll take too long.

O yeterince uzun.

That's long enough.

Uzun süredir bekliyoruz.

We've been waiting a long time.

Uzun süremi almayacak.

It won't take me long.

Uzun sürenizi almamalı.

It shouldn't take us long.

Uzun süre görüşmedik.

- Long time, no see.
- Long time no see!

Babam uzun boylu.

My father is tall.

Fazla uzun kalma!

- Don't stay too long!
- Don't stay too long.

Üzgünüm, uzun kalamam.

I'm sorry, I can't stay long.

Uzun zamandır evliyim.

I've been married too long.

Uzun zamandır bekliyorum.

I've been waiting a long time.

Yeterince uzun bekledim.

I've waited long enough.

Çok uzun bakmadık.

We didn't look very long.

Uzun süre oturdum.

I sit down for so long.

Uzun etek giyiyor.

She wears long skirts.

Uzun süre uyudun.

You've slept a long time.