Translation of "Duruyor" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Duruyor" in a sentence and their italian translations:

Tarantula dümdüz duruyor.

Una tarantola bloccata in orizzontale.

Bugün evimde duruyor

Questo strumento oggi è a casa mia,

Elim yerinde duruyor.

La mano ce l'ho ancora!

Halen ayakta duruyor.

- È ancora in piedi.
- Lui è ancora in piedi.

Tom sahnede duruyor.

Tom è in piedi sul palco.

Kim ayakta duruyor?

Chi è in piedi?

Tom ayakta duruyor.

Tom è in piedi.

Kitaplar masada duruyor.

I libri sono sul tavolo.

İş teklifi hâlâ duruyor.

L'offerta di lavoro è ancora valida.

Tom Mary'nin yanında duruyor.

Tom sta accanto a Mary.

Tom Mary'nin önünde duruyor.

Tom è in piedi di fronte a Mary.

Tom pencerenin yanında duruyor.

Tom è in piedi vicino alla finestra.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

C'è qualcuno in piedi dietro la parete.

O içkiden uzak duruyor.

Lei si astiene dal bere alcolici.

Ev, diğerlerinden ayrı duruyor.

La casa si distingue dalle altre.

Bu sandalyeler yolda duruyor.

- Queste sedie ostacolano il passaggio.
- Quelle sedie sono in mezzo ai piedi.

Tom hâlâ ayakta duruyor.

Tom è ancora in piedi.

Kedi çatının üzerinde duruyor.

Il gatto è sul tetto.

Güvenilir bir varsayım olarak duruyor.

Sembra una supposizione sicura.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

Molti evitano i centri abitati.

Sorun hâlâ çözülmemiş olarak duruyor.

Il problema deve ancora essere risolto.

Gerçek öğrenilmek için hâlâ duruyor.

Il fatto rimane ancora sconosciuto.

Eski kale tepe üzerinde duruyor.

Il vecchio castello si erge sulla collina.

Otel bir tepe üzerinde duruyor.

- L'hotel è su una collina.
- L'albergo è su una collina.

Orada yüksek bir bina duruyor.

Là c'è un edificio alto.

Tom Mary'nin hemen yanında duruyor.

- Tom è in piedi proprio accanto a Mary.
- Tom è in piedi proprio di fianco a Mary.

Tom Mary'nin ofisinin dışında duruyor.

Tom è in piedi fuori dall'ufficio di Mary.

Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.

Un libro è appoggiato sulla scrivania.

O gömlek üstünde iyi duruyor.

Quella camicia ti sta bene.

Güneş hareketsiz duruyor gibi görünüyordu.

Sembrava che il sole si fosse fermato.

- Fransızca gibi duruyor.
- Fransızcaya benziyor.

Sembra francese.

- Kitaplar masanın üzerinde.
- Kitaplar masada duruyor.

I libri sono sul tavolo.

- Benimkine hâlâ sahibim.
- Benimki hâlâ duruyor.

- Ho ancora il mio.
- Ho ancora la mia.
- Ho ancora i miei.
- Ho ancora le mie.

Nehrin yakınında eski bir kale duruyor.

Un vecchio castello è situato vicino al fiume.

Radyoaktif atık sorunu çözülmemiş olarak duruyor.

Il problema dei rifiuti radioattivi rimane irrisolto.

Orman yakınında izole edilmiş bir ev duruyor.

- Vicino alla foresta c'è una casa isolata.
- Vicino al bosco c'è una casa isolata.

Tom son derece üzgün duruyor, değil mi?

Tom sembra terribilmente triste, vero?

- Tom zaten ayakta.
- Tom zaten ayakta duruyor.

Tom è già in piedi.

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

Guarda, c'è un intero muro di falasco, qua davanti.

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

E se ne va, si allontana, camminando come un bipede.

Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Şibuya İstasyonu önünde duruyor.

La statua di Hachiko, il cane fedele, si trova di fronte alla stazione di Shibuya.

Bu Tom'un yapacağı türden bir şey gibi duruyor.

Sembra qualcosa che farebbe Tom.

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

Sembra una vecchia scala, su per questa parete.

Gece daha da soğudukça... ...vücut işlevlerinin çoğu yavaşlayarak duruyor.

Man mano che la notte si fa più fredda, molte sue funzioni corporee si arrestano.

- O şapka Tom'a yakışmış.
- O şapka Tom'da iyi duruyor.

- Quel cappello sta bene addosso a Tom.
- Quel cappello sta bene indosso a Tom.

- Kilise bir tepenin üzerinde duruyor.
- Kilise bir tepenin üzerinde bulunuyor.

La chiesa è su una collina.

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

Sua nonna sembra in salute.

- Tom kararsız görünüyor.
- Tom emin değil gibi görünüyor.
- Tom kararsız duruyor.

Tom sembra incerto.

- O aynı hataları yapmaya devam ediyor.
- O aynı hataları yapıp duruyor.

- Continua a fare gli stessi errori.
- Lei continua a fare gli stessi errori.

- Tom şüpheli görünüyor.
- Tom emin değil gibi görünüyor.
- Tom kararsız duruyor.

Tom sembra insicuro.

- O aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- O aynı hatayı yapıp duruyor.
- Durmadan aynı hatayı yapıyor.

- Continua a fare lo stesso errore.
- Lui continua a fare lo stesso errore.

- Bu çöl sanki başka bir gezegenmiş gibi duruyor.
- Bu çöl farklı bir gezegen gibi görünüyor.

Questo deserto sembra un pianeta diverso.