Translation of "Duruyor" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Duruyor" in a sentence and their portuguese translations:

Kar duruyor.

Está parando de nevar.

Tarantula dümdüz duruyor.

Uma tarântula espalmada contra o chão.

Halen ayakta duruyor.

Ele ainda está em pé.

Tom köşede duruyor.

Tom está parado no canto.

Tom sahnede duruyor.

Tom está parado no palco.

Tom pencerede duruyor.

Tom está parado à janela.

Kim ayakta duruyor?

Quem está de pé?

Tom ayakta duruyor.

Tom está de pé.

Uçurum deniz üzerinde duruyor.

O penhasco pende sobre o mar.

İş teklifi hâlâ duruyor.

A oferta de emprego ainda está valendo.

Kadın kütüphanenin önünde duruyor.

A mulher está em frente à biblioteca.

O, duvarın arkasında duruyor.

Ele está parado atrás do muro.

Tom masasının yanında duruyor.

- Tom está parado perto de sua escrivaninha.
- Tom está parado perto de sua mesa.

Tom kapının yanında duruyor.

Tom está parado perto da porta.

Tom Mary'nin yanında duruyor.

Tom está parado perto de Maria.

Tom kapının önünde duruyor.

Tom está parado em frente à porta.

Tom ağlıyor gibi duruyor.

Parece que o Tom está chorando.

Kedi çatının üzerinde duruyor.

O gato está no telhado.

Takvim duvarda asılı duruyor.

O calendário está pendurado na parede.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

Tem alguém atrás da parede.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

A maioria evita áreas muito povoadas.

İsa tam olarak merkezde duruyor

Jesus fica bem no centro

Tom tam senin arkanda duruyor.

Tom está bem atrás de você.

Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.

Um livro jaz sobre a mesa.

Bir ağaç evin önünde duruyor.

- Diante da casa está uma árvore.
- Na frente da casa tem uma árvore.
- Em frente à casa ergue-se uma árvore.
- Há uma árvore na frente da casa.

Tom ve Mary birlikte duruyor.

O Tom e a Mary estão em pé lado a lado.

Ev ödevim yapılmak için duruyor.

Meu dever de casa ainda está para ser feito.

O gömlek üstünde iyi duruyor.

Essa camisa fica bem em você.

Bu elbise sende harika duruyor.

Esse vestido ficou ótimo em você.

- Kitaplar masanın üzerinde.
- Kitaplar masada duruyor.

Os livros estão sobre a mesa.

Lütfen sandalyeyi oradan çekin. Yolda duruyor.

Por favor, tire a cadeira. Ela está no caminho.

Karşınızdaki kişiden 1.8 metre uzakta duruyor musunuz?

Você está a dois metros de distância da pessoa?

- Resim duvarda asılı duruyor.
- Resim duvarda asılıdır.

O quadro está pendurado na parede.

Sence bu gözlükler bende güzel duruyor mu?

Você acha que esses óculos ficam bem em mim?

Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.

Veja, temos uma floresta de cladium à frente.

Uzun adımlarla yürüyüp gidiyor. İki ayak üstünde duruyor.

E lá vai ele, a afastar-se, a andar em duas pernas.

- Tom kapının dışında dikiliyor.
- Tom kapının dışında duruyor.

Tom está do lado de fora da porta.

Kilise hala ayakta duruyor. Her şey tahrip edildi.

A igreja ainda está de pé. Todo o resto foi destruído.

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

Parece uma escada de mineiro que percorre a parede.

Gece daha da soğudukça... ...vücut işlevlerinin çoğu yavaşlayarak duruyor.

À medida que a noite arrefece, muitas das suas funções corporais param.

- O şapka Tom'a yakışmış.
- O şapka Tom'da iyi duruyor.

Aquele chapéu fica bem no Tom.

Aslında bütün filmleri sayarsak videomuz 5 saate uzayacak gibi duruyor

De fato, se contarmos todos os filmes, nosso vídeo parece ter 5 horas de duração.

Benim şimdilerim şu an geçmişte öylece duruyor olması gerekmez mi?

Meu presente não deveria estar no passado agora?

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

A avó dele parece sadia.

Zaman akıp gider mi? Yoksa zaman duruyor biz mi zamanda ilerliyoruz?

O tempo passa? Ou o tempo pára, avançamos no tempo?

- O aynı hataları yapmaya devam ediyor.
- O aynı hataları yapıp duruyor.

Ela continua cometendo os mesmos erros.

Yıl 1950 fakat giyim kuşamı 1950'ye uygun değil bu adamın daha eski duruyor.

O ano é 1950, mas o vestido não é adequado para 1950. Este homem parece mais velho.

- O aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- O aynı hatayı yapıp duruyor.
- Durmadan aynı hatayı yapıyor.

- Ele segue cometendo o mesmo erro.
- Ele continua cometendo o mesmo erro.

- Tom aynı hatayı yapıp duruyor.
- Tom aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- Tom durmadan aynı hatayı yapıyor.

Tom continua cometendo o mesmo erro.

- Tom ve Mary bir saattir aynanın karşısında duruyorlardı zaten.
- Tom ve Mary bir saat kadar aynanın karşısında duruyorlardı zaten.
- Tom ve Mary bir saattir aynanın önünde duruyor.

- Tom e Mary já estão em frente ao espelho há uma hora.
- Tom e Mary já estão há uma hora de pé diante do espelho.