Translation of "Savunur" in English

O her zaman inançlarını savunur.

She always stands up for her convictions.

Donanma bizim deniz kıyımızı savunur.

The navy defends our seacoast.

Tom savunur şekilde tepki gösterdi.

Tom reacted defensively.

O savunur ve ailesini korur.

He defends and protects his family.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

[narrator] But the experts argue rhinos are not natural born killers.

Dan, kilise ve devletin birbirlerinden ayrılmasını savunur.

Dan is for the separation of church and state.

Bıçak Mack mahkemede kendini şöyle savunur, "Sayın Yargıç,

The argument Mack the Knife gives in court was to say: "Mr. Judge,

Birçok kişi DNA'nın % 95'inin önemsiz olduğu görüşünü savunur.

Many people uphold the stance that 95% of DNA is junk.