Translation of "Ayrılmasını" in English

0.007 sec.

Examples of using "Ayrılmasını" in a sentence and their english translations:

Tom'un ayrılmasını istemiyorum.

I don't want Tom to leave.

Herkesin ayrılmasını istedik.

We asked everybody to leave.

Herkesin ayrılmasını istiyoruz.

We want everybody to leave.

Tom'a ayrılmasını söyle.

Tell Tom to leave.

Tom'dan ayrılmasını isteyeceğim.

I'll ask Tom to leave.

- Tom, Mary'nin ayrılmasını istedi.
- Tom, Mary'den ayrılmasını istedi.

- Tom wanted Mary to leave.
- Tom wanted to leave Mary.

Ona odadan ayrılmasını söyledim.

I told him to leave the room.

Tom herkesin ayrılmasını istedi.

- Tom asked everyone to leave.
- Tom asked everybody to leave.

Fadil ona ayrılmasını söyledi.

Fadil told her to leave.

Tom Mary'ye ayrılmasını söyledi.

Tom has told Mary to leave.

Tom Mary'nin odadan ayrılmasını istemedi.

Tom didn't want Mary to leave the room.

Ben ikinizin de ayrılmasını isteyeceğim.

I'm going to ask you both to leave.

O, onun odadan ayrılmasını istemiyordu.

She didn't want him to leave the room.

O, onun kasabadan ayrılmasını bekliyordu.

She expected him to leave town.

Ben onun hemen ayrılmasını istiyorum.

I demand that he leave at once.

Tom derhal Mary'den ayrılmasını istedi.

Tom immediately asked Mary to leave.

Tom gerçekten Mary'nin ayrılmasını istedi.

Tom really wanted Mary to leave.

Tom Mary'den erken ayrılmasını önerdi.

Tom advised Mary to leave early.

Tom'un Pazartesi günü ayrılmasını bekliyoruz.

We expect Tom to leave on Monday.

Tom'a bugün erken ayrılmasını söyledim.

I told Tom to leave early today.

Tom henüz Mary'nin ayrılmasını istemedi.

Tom hasn't yet asked Mary to leave.

Sami, Leyla'dan ayrılmasını rica etti.

Sami asked Layla to leave.

Bir fırtına geminin Kobe'den ayrılmasını engelledi.

A storm kept the ship from leaving Kobe.

- Tom'un gitmesini istedim.
- Tom'un ayrılmasını istedim.

I wanted Tom to leave.

Ben zaten Tom'a erken ayrılmasını söyledim.

I've already told Tom to leave early.

Tom zaten Mary'ye erken ayrılmasını söyledi.

Tom has already told Mary to leave early.

Tom Mary'den ayrılmasını istemesi gerektiğini düşünüyordu.

- Tom thought he should ask Mary to leave.
- Tom thought that he should ask Mary to leave.

Tom'a sabahleyin erken ayrılmasını tavsiye ettim.

I advised Tom to leave early in the morning.

Tom, Mary'nin neden ayrılmasını istediğini bilmiyorum.

I don't know why Tom wanted Mary to leave.

Tom, Mary'ye erken ayrılmasını tavsiye etti.

Tom suggested to Mary that she leave early.

Fırtına geminin limandan ayrılmasını imkansız hale getirdi.

The storm will make it impossible for the ship to leave port.

Dan, kilise ve devletin birbirlerinden ayrılmasını savunur.

Dan is for the separation of church and state.

Tom Mary'ye sabah erken ayrılmasını tavsiye etti.

Tom advised Mary to leave early in the morning.

Hem Tom hem de Mary'nin ayrılmasını istedim.

I wanted both Tom and Mary to leave.

Tom Mary'ye mümkün olduğunca erken ayrılmasını tavsiye etti.

Tom advised Mary to leave as soon as possible.

- Tom, Mary'nin gitmesini bekliyor.
- Tom, Mary'nin ayrılmasını bekliyor.

Tom is waiting for Mary to leave.

- Tom, Mary'nin gitmesini istemiyordu.
- Tom Mary'nin gitmesini istemedi.
- Tom, Mary'nin ayrılmasını istemiyordu.

Tom didn't want Mary to leave.

- Tom'a erken gitmesini söyledim.
- Tom'a erken ayrılmasını söyledim.
- Tom'a erkenden çıkmasını söyledim.

I told Tom to leave early.