Translation of "Pişirdiği" in English

İşte annemin pişirdiği balık.

Here is the fish my mother baked.

Tom'un pişirdiği keki denedin mi?

Did you try the cake that Tom baked?

Bunlar onun kendi pişirdiği keklerdir.

These are cakes that she baked herself.

Tom'un fırında pişirdiği kek lezzetliydi.

- The cake that Tom baked was delicious.
- The cake Tom baked was delicious.

Tom'un pişirdiği kek gerçekten lezzetli görünüyordu.

The cake that Tom baked looked really delicious.

Tom'un pişirdiği kek iyi tat vermeli.

The cake that Tom baked should taste OK.

Tom'un pişirdiği keki senin seveceğini biliyordum.

I knew you'd like the cake that Tom baked.

Tom'un pişirdiği pastayı yemediğim için mutluyum.

I'm glad I didn't eat the cake that Tom baked.

Bu Tom'un fırında pişirdiği bir pasta.

This is a pie that Tom baked.

Tom'un pişirdiği bir şey yedin mi?

Have you eaten anything Tom cooked?

Ne kadar iyi yemek pişirdiği hakkında övünür.

She brags about how well she can cook.

Mary berbat şekilde pişirdiği akşam yemeğinden utandı.

Mary was embarrassed by her badly cooked dinner.

Tom senin için pişirdiği pastayı yemediğini biliyor.

- Tom knows you didn't eat the cake he baked for you.
- Tom knows that you didn't eat the cake he baked for you.

Öğleden sonra Tom'un pişirdiği kurabiyeler gerçekten lezzetli.

- The cookies Tom baked this afternoon are really delicious.
- The cookies that Tom baked this afternoon are really delicious.

Tom Mary'ye pişirdiği kekin tadının iyi olduğunu söyledi.

Tom told Mary that the cake she baked tasted good.

Sen hiç Tom'un pişirdiği bir şeyi tattın mı?

Have you ever tasted anything Tom's cooked?

Tom'u Mary'nin pişirdiği hiçbir şeyi yememesi konusunda uyardım.

I warned Tom not to eat anything Mary cooked.

Tom, Mary'nin onun için pişirdiği kurabiyelerden hiçbirini yemedi.

- Tom didn't eat any of the cookies that Mary baked for him.
- Tom didn't eat any of the cookies Mary baked for him.

Tom akşam yemeğini pişirdiği için Mary'ye teşekkür bile etmedi.

Tom didn't even thank Mary for cooking dinner.

Tom, Mary'ye John'ın pişirdiği hiçbir şeyi yememesini tavsiye etti.

Tom advised Mary not to eat anything that John cooked.

Tom'a Mary'nin pişirdiği herhangi bir şeyi yememesi gerektiğini söyledim.

I told Tom he shouldn't eat anything that Mary cooked.

Mary Tom'un pişirdiği sincap şekilli kurabiyeleri gördüğünde heyecandan deliye döndü.

Mary went crazy with excitement when she saw the squirrel-shaped cookies that Tom had baked.

Bu öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yesen Tom'un umursamıyacağından eminim.

I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon.

Tom onun kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.

Tom admitted that he didn't eat the cake that his girlfriend had baked for him.

Mary Tom'un onun için pişirdiği güzel sincap şekilli kurabiyeleri yemek için kendini ikna edemedi.

Mary could not bring herself to eat the cute squirrel-shaped cookies that Tom had baked for her.