Translation of "Seveceğini" in English

- Bunu seveceğini düşünüyordum.
- Bunu seveceğini düşündüm.

- I thought you'd like it.
- I thought that you'd like it.

Onu seveceğini biliyordum.

I knew you'd like it.

Onu seveceğini biliyorum.

- I know you'll love it.
- I know that you'll love it.

Bunu seveceğini sanmıyorum.

- I don't think you'd like it.
- I don't think that you'd like it.

Tom'u seveceğini biliyorum.

- I know you'll like Tom.
- I know that you'll like Tom.

Orayı seveceğini düşünüyorum.

I think you'd like it there.

Onu seveceğini sanmıyorum.

- I don't think you'd like that.
- I don't think that you'd like that.

Alternatifi seveceğini sanmıyorum.

- I don't think you'll like the alternative.
- I don't think that you'll like the alternative.

Boston'u seveceğini biliyordum.

I knew you'd like Boston.

Bunu seveceğini düşündüm.

- I thought you would love it.
- I thought you'd love it.
- I thought that you'd love it.

Tom'u seveceğini biliyordum.

I knew you'd like Tom.

Bunu seveceğini biliyorum.

- I know you'll enjoy this.
- I know that you'll enjoy this.

Boston'u seveceğini biliyorum.

- I know you'll enjoy Boston.
- I know that you'll enjoy Boston.

Bizi seveceğini düşündüm.

I thought you'd like us.

Onları seveceğini düşündüm.

I thought you'd like them.

Beni seveceğini düşündüm.

I thought you'd like me.

Onu seveceğini düşündüm.

I thought you'd like him.

Tom'un Mary'yi seveceğini düşünüyordum.

- I thought Tom would like Mary.
- I thought that Tom would like Mary.

Tom'un bunu seveceğini düşünüyordum.

- I thought Tom would like it.
- I thought that Tom would like it.

Tom'un bunu seveceğini düşündüm.

- I thought Tom would love it.
- I thought that Tom would love it.

O filmi seveceğini biliyordum.

I knew you'd enjoy that movie.

O restoranı seveceğini biliyordum.

I knew you'd like that restaurant.

Tom'um Mary'yi seveceğini düşündüm.

- I figured Tom would like Mary.
- I figured that Tom would like Mary.

Gerçekten Tom'u seveceğini düşünüyorum.

I really think you'd like Tom.

Tom'un onu seveceğini düşünüyorum.

- I think Tom would love that.
- I think that Tom would love that.

Sana Tom'u seveceğini söyledim.

I told you you'd like Tom.

Tom'un bunu seveceğini düşünüyorum.

- I think Tom will like this.
- I think that Tom will like this.

Bu videoyu seveceğini umuyorum.

I hope that you will enjoy this video.

Bu cümleyi seveceğini umuyorum.

I hope that you will enjoy this sentence.

Bu şarkıyı seveceğini umuyorum.

I hope that you will enjoy this song.

Tom'un bunu seveceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom will like this.
- I don't think that Tom will like this.

Tom'un Mary'yi seveceğini umuyorum.

I hope Tom will like Mary.

Sana onu seveceğini söyledim.

- I told you you'd like it.
- I told you that you'd like it.

Tom'un Boston'u seveceğini umuyorum.

I hope Tom will like Boston.

Sana onları seveceğini söyledim.

I told you you'd like them.

Tom'un bunu seveceğini biliyorum.

- I know Tom will love it.
- I know that Tom will love it.

Onu burada seveceğini düşünüyorum.

I think you're going to like it here.

Hepinizin onu seveceğini biliyorum.

- I know you'll all love that.
- I know that you'll all love that.

Senin bunu seveceğini biliyordum.

- I knew you'd enjoy that.
- I knew you would like this.

Tom'un Mary'yi seveceğini düşünmedim.

- I didn't think Tom would like Mary.
- I didn't think that Tom would like Mary.

Çocukları nasıl seveceğini sana öğretebilirim.

I can teach you how to love children.

Onun bunu seveceğini düşünüyor musun?

- Do you think he will like it?
- Do you think he'll like it?

Tom'un o filmi seveceğini düşündüm.

- I thought Tom might enjoy that movie.
- I thought that Tom might enjoy that movie.

Tom Mary'nin John'u seveceğini düşündü.

- Tom thought that Mary would like John.
- Tom thought Mary would like John.

Tom Mary'nin John'u seveceğini biliyordu.

Tom knew Mary would like John.

Tom'un bu yeri seveceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom will like this place.
- I don't think that Tom will like this place.

Tom'un bunu seveceğini sana söyledim.

I told you Tom would love it.

Tom'un bu oyunu seveceğini düşünüyorum.

- I think Tom will like this game.
- I think that Tom will like this game.

Tom'un bunu seveceğini düşünüyor musun?

- Do you think Tom will like this?
- Do you think that Tom will like this?

Tom'un onu seveceğini düşünüyor musun?

- Do you think Tom will like that?
- Do you think that Tom will like that?

Tom'un seveceğini düşündüğüm kişi bu.

This is the one I thought Tom would like.

Tom'un bu kitabı seveceğini düşünüyorum.

- I think Tom is going to love this book.
- I think that Tom is going to love this book.

Sana verdiğimiz şeyi seveceğini umuyorum.

I hope you like what we gave you.

Sana verdiğim şeyi seveceğini umuyorum.

I hope you like what I gave you.

Hiç kimsenin Tom'u seveceğini sanmıyorum.

- I don't think anyone will like Tom.
- I don't think anybody will like Tom.
- I don't think that anybody will like Tom.
- I don't think that anyone will like Tom.

Tom Mary'nin John'u seveceğini düşünmüyor.

Tom doesn't think Mary will like John.

Tom Mary'nin John'ı seveceğini düşünüyor.

- Tom thinks Mary will like John.
- Tom thinks that Mary will like John.

Ve çocuğumuzun bizi seveceğini tahmin edebilelim.

and our kids love us.

Tom'un ona verdiğin hediyeyi seveceğini düşündüm.

- I thought Tom would love the gift you gave him.
- I thought that Tom would love the gift you gave him.

Tom Mary'nin Endenozya yiyeceğini seveceğini düşündü.

- Tom thought that Mary would like Indonesian food.
- Tom thought Mary would like Indonesian food.

Tom Mary'nin Malezya yiyeceğini seveceğini düşündü.

- Tom thought that Mary wouldn't like Malaysian food.
- Tom thought Mary wouldn't like Malaysian food.

Tom Mary'nin bu filmi seveceğini düşündü.

- Tom thought that Mary would like this movie.
- Tom thought Mary would like this movie.

Tom'un bunu seveceğini sana düşündüren ne?

- What makes you think Tom will like this?
- What makes you think that Tom will like this?

Tom'un sana verdiği şeyi seveceğini biliyordum.

I knew you'd like what Tom gave you.

Tom'un pişirdiği keki senin seveceğini biliyordum.

I knew you'd like the cake that Tom baked.

Tom Mary'yi her zaman seveceğini söyledi.

- Tom said that he would always love Mary.
- Tom said that he'd always love Mary.
- Tom said he'd always love Mary.
- Tom said he would always love Mary.

Mary, Tom'u her zaman seveceğini söyledi.

Mary said that she would always love Tom.

Tom Mary'nin burayı seveceğini umut ediyor.

Tom hopes Mary likes it here.

Tom'un ona verdiğin hediyeyi seveceğini biliyordum.

- I knew Tom would love the gift you gave him.
- I knew that Tom would love the gift you gave him.

Tom'un hangi rengi daha çok seveceğini düşünüyorsun?

Which color do you think Tom will like better?

Tom'un onun için yaptığın şeyi seveceğini umuyorum.

I hope Tom will like what you made for him.

Tom, Mary'ye onu her zaman seveceğini söyledi

- Tom told Mary he would always love her.
- Tom told Mary that he would always love her.

Tom'un Mary'nin ona verdiği hediyeyi seveceğini sanıyordum.

- I thought Tom would love the gift Mary gave him.
- I thought that Tom would love the gift Mary gave him.

Mary'nin Tom'un ona verdiği hediyeyi seveceğini sanıyordum.

I thought Mary would love the gift Tom gave her.

Tom'un bizimle tenis oynamayı seveceğini düşünüyor musun?

Do you think Tom would enjoy playing tennis with us?

Tom Mary'nin onun ona aldığı hediyeyi seveceğini umuyordu.

Tom hoped that Mary would like the gift he bought her.

Tom Mary'nin onun için aldığı hediyeyi seveceğini umuyor.

Tom hopes that Mary will like the present he bought for her.

Tom ne olursa olsun, her zaman Mary'yi seveceğini söyledi.

Tom said that no matter what happened, he'd always love Mary.

Mary asla ne Tom'u sevdiğini ne de seveceğini söyledi.

Mary said that she had never loved Tom, nor would she ever love him.

Tom Mary'yi sevdiğini ve onu her zaman seveceğini söyledi.

Tom said that he loved Mary and always would love her.

Mary Tom'u sevdiğini ve onu her zaman seveceğini söyledi.

Mary said that she loved Tom and always would love him.

Tom, ne olursa olsun seni her zaman seveceğini sana söylememi istedi.

Tom wanted me to tell you that no matter what happens, he'll always love you.

- Bunu gerçekten seveceğini düşünüyorum.
- Sanırım bunu gerçekten seveceksin.
- Bence bunu gerçekten seveceksin.

- I think you're really going to like this.
- I think that you're really going to like this.

- Tom, Mary'nin bunu yapmayı seveceğini düşünmüyor.
- Tom Mary'nin bunu yapmaktan hoşlanacağını sanmıyor.

Tom doesn't think Mary will enjoy doing that.

- Bence bundan hoşlanacaksın.
- Sanırım bunu beğeneceksin.
- Bunu seveceğini düşünüyorum.
- Bana kalırsa bunu seveceksin.

- I think you'll like it.
- I think you're going to like it.

Özel kuvvetlerde, onlar sana ayrıca nasıl bok yiyeceğini ve onu yemeyi nasıl seveceğini öğretirler.

In the special forces, they also teach you how to eat shit and how to love eating it.