Translation of "Görünüyordu" in English

- O, üzgün ​​görünüyordu.
- Üzgün görünüyordu.

She looked sad.

- Tom sinirli görünüyordu.
- Tom asabi görünüyordu.
- Tom gergin görünüyordu.

Tom looked nervous.

...mükemmel görünüyordu.

sort of perfect in the forest.

Kolay görünüyordu.

It sounded easy.

Hoşnut görünüyordu.

She looked pleased.

Mutlu görünüyordu.

She was all smiles.

İnanılmaz görünüyordu.

It seemed unbelievable.

Hasta görünüyordu.

She looked ill.

Şaşırmış görünüyordu.

She looked surprised.

Eğlenmiş görünüyordu.

She seemed to enjoy it.

Taze görünüyordu.

It looked fresh.

İyi görünüyordu.

It looked good.

Berbat görünüyordu.

- It looked horrible.
- It looks terrible.
- This looks awful.
- It looked awful.

Kişisel görünüyordu.

It seemed personal.

Genç görünüyordu.

He looked young.

Şaşkın görünüyordu.

He looked bewildered.

Heyecanlı görünüyordu.

She looked excited.

Gergin görünüyordu.

He seemed nervous.

Yalnız görünüyordu.

He looked lonely.

- Tom sarhoş görünüyordu.
- Tom alkollü görünüyordu.

Tom appeared intoxicated.

- Herkes sinirli görünüyordu.
- Herkes gergin görünüyordu.

Everybody looked nervous.

- Gemiler boş görünüyordu.
- Tekneler boş görünüyordu.

The boats looked unoccupied.

Çok tuhaf görünüyordu.

It looked really strange.

Karım şaşırmış görünüyordu.

My wife looked surprised.

Seyirci sıkılmış görünüyordu.

The audience appeared bored.

O, ucuz görünüyordu.

It seemed to be cheap.

Herkes mutlu görünüyordu.

- They all looked happy.
- Everyone looked happy.

Kız hasta görünüyordu.

The girl appeared sick.

O hasta görünüyordu.

He seemed to be ill.

O, boş görünüyordu.

She seemed to be idle.

O dürüst görünüyordu.

He appeared honest.

Açıklamamdan memnun görünüyordu.

He looked satisfied with my explanation.

O iyi görünüyordu.

He looked well.

Hastaymış gibi görünüyordu.

He looked as if he had been ill.

Seyirciler sıkılmış görünüyordu.

The audience looked bored.

Tom şaşırmış görünüyordu.

Tom sounded surprised.

O aç görünüyordu.

He appeared hungry.

Öğretmenimiz kızgın görünüyordu.

Our teacher seemed angry.

Öğretmenimiz şaşırmış görünüyordu.

Our teacher seemed surprised.

O ilgisiz görünüyordu.

She seemed uninterested.

O genç görünüyordu.

He appeared young.

O mutlu görünüyordu.

- He was all smiles.
- He looked happy.

Tom donakalmış görünüyordu.

Tom looked petrified.

Tom şaşkın görünüyordu.

Tom looked puzzled.

Çok şaşırmış görünüyordu.

She seemed to be very surprised.

O kızgın görünüyordu.

- He looked furious.
- He looked angry.
- He seemed angry.

Tom hoş görünüyordu.

Tom seemed nice.

Tom kaybolmuş görünüyordu.

Tom seemed lost.

Tom rahatlamış görünüyordu.

Tom looked relieved.

Tom muhteşem görünüyordu?

Tom looked great.

O memnun görünüyordu.

He looked pleased.

Tom öfkeli görünüyordu.

Tom looked angry.

Tom yorgun görünüyordu.

Tom looked tired.

Tom üzgün görünüyordu.

Tom looked upset.

Tom mutlu görünüyordu.

Tom sounded happy.

Tom nasıl görünüyordu?

How did Tom look?

Amy nasıl görünüyordu?

How did Amy look?

O kötü görünüyordu.

That looked bad.

Herkes sarsılmış görünüyordu.

Everyone looked shocked.

O deli görünüyordu.

She sounded mad.

O akıllı görünüyordu.

- He looked wise.
- He seemed wise.

Tom genç görünüyordu.

Tom looked young.

Tom sakin görünüyordu.

- Tom seemed calm.
- Tom appeared calm.
- Tom looked calm.
- Tom seemed to be calm.

Çok genç görünüyordu.

He looked very young.

Tom ilgisiz görünüyordu.

Tom seemed uninterested.

Tom beceriksiz görünüyordu.

Tom seems to be incompetent.

Herkes rahatlamış görünüyordu.

Everyone looked relieved.

Kalabalık sarsılmış görünüyordu.

The crowd looked shocked.

Jüri sarsılmış görünüyordu.

The jury looked shocked.

Tom kızgın görünüyordu.

- Tom looked angry.
- Tom looked indignant.
- Tom looked mad.

Tom isteksiz görünüyordu.

- Tom looks reluctant.
- Tom seemed reluctant.

Tom sabırsız görünüyordu.

Tom looked impatient.

O muhtemel görünüyordu.

- It seemed likely.
- It seems likely.
- That seems reasonable.
- It seems probable.

Tom çılgın görünüyordu.

Tom seemed to be frantic.

Tom endişeli görünüyordu.

Tom seemed preoccupied.

Tom ilgili görünüyordu.

- Tom looked interested.
- Tom seemed interested.

Tom sersemlemiş görünüyordu.

Tom seemed dazed.

Gördüğüm iyi görünüyordu.

What I saw looked good.

Tom aptal görünüyordu.

Tom looked foolish.

Oldukça sessiz görünüyordu.

It seemed pretty quiet.

Grace kızgın görünüyordu.

Grace looked angry.

O yalnız görünüyordu.

She looked lonely.

O büyüleyici görünüyordu.

She looked ravishing.

Çok yorgun görünüyordu.

He looked very tired.

Tom başarısız görünüyordu.

Tom seemed unsuccessful.

İlgilenmiyorsun gibi görünüyordu.

It seemed like you weren't interested.

O mahcup görünüyordu.

She looked embarrassed.