Translation of "Keki" in English

Keki dene.

Try the cake.

Keki yaktım.

I burned the cake.

Yaptığın keki gördüm.

I saw the cake you made.

Bu keki deneyelim.

Let's try this cake.

O, keki sever.

She loves cake.

Ben keki severim.

I like cake.

Fırından keki çıkardım.

I took the cake out of the oven.

Ben keki severdim.

I was fond of cake.

Keki kim yaktı?

Who burned the cake?

Mary keki süsledi.

Mary decorated the cake.

Kimse keki yemedi.

No one ate the cake.

Keki kim kesti?

Who cut the cake?

Bu keki dene.

Try this cake.

Lütfen bıçakla keki kes.

Please cut the cake with a knife.

Keki beş parçaya böldü.

She divided the cake into five pieces.

Bir İngiliz keki istiyorum.

I want an English muffin.

Hanako keki çok sever.

Hanako likes cake a lot.

Bu keki yiyebilir miyim?

- May I eat that cake?
- May I eat this cake?

Bu keki kim pişirdi?

Who baked this cake?

Bu keki gerçekten denemelisin.

You really should try this cake.

Keki, üçünüz aranızda bölüşün.

Divide the cake among the three of you.

Ben de keki severim.

I also like cake.

Çikolatalı keki sevdiğini umuyorum.

I hope you like chocolate cake.

Keki ikiniz arasında paylaştır.

Divide the cake between you two.

Bu keki kim yaptı?

Who made this cake?

Bu keki ben yaptım.

I made this cake.

O keki yemeyecek misin?

Aren't you going to eat that cupcake?

Keki fırında fazla tutmuşsun.

You left the cake in the oven too long.

Tom muzlu keki sever. Öte yandan, Mary çikolatalı keki sever.

Tom likes banana cake. On the other hand, Mary likes chocolate cake.

Hanako keki çok fazla seviyor.

Hanako likes cake very much.

O, keki çok fazla sever.

She likes cake a whole lot.

O fincan keki yiyecek misin?

Are you going to eat that cupcake?

Tom'un pişirdiği keki denedin mi?

Did you try the cake that Tom baked?

Tom keki sekiz parçaya böldü.

Tom divided the cake into eight pieces.

Keki kimin getirdiğini merak ediyorum.

I wonder who brought the cake.

Annem keki sekiz dilime bölüyor.

My mother is slicing the cake into eight pieces.

Keki fırından çok erken çıkardım.

I took the cake out of the oven too early.

Tom keki kimin pişirdiğini bilmiyor.

Tom doesn't know who baked the cake.

Tom gerçekten çikolatalı keki seviyor.

Tom really likes chocolate cake.

Tom çikolatalı keki çok sever.

Tom likes chocolate cake a lot.

Bu keki kimin pişirdiğini bilmiyorum.

I don't know who baked this cake.

Bu keki kimin yaptığını bilmiyorum.

I don't know who made this cake.

Bu lezzetli keki tatmak ister misin?

Would you like to taste this yummy cake?

Bu lezzetli keki pişirdiğin için teşekkürler.

Thank you for baking this delicious cake.

Dün herkes pişirdiğim peynirli keki sevdi.

Everyone loved the cheesecake I baked yesterday.

Tom fırını açtı ve keki çıkardı.

Tom opened the oven and took out the cake.

Yaptığım keki yemedin; kız kardeşin yedi.

You didn't eat the cake I made; your sister did.

Tom'un pişirdiği keki senin seveceğini biliyordum.

I knew you'd like the cake that Tom baked.

Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.

The Black Forest cake is a natural aphrodisiac.

Diana yumurtaları çırptı ve keki karıştırdı.

Diana beat the eggs and I mixed the cake.

Ben huni keki biraz çok tatlı buluyorum.

I find funnel cake a bit too sweet.

- Pastaların ikisini de beğenmedim.
- İki keki de sevmiyorum.

I like neither of the cakes.

Bu keki yapmak için kabartma tozu ve tuzsuz tereyağına ihtiyacın var.

In order to make this cake you need baking powder and unsalted butter.

- O pastayı yiyebilir miyim?
- Bu pastayı yiyebilir miyim?
- Bu keki yiyebilir miyim?

May I eat that cake?

O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi.

She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.

Beğenseniz de beğenmeseniz de, keki ya ben pişireceğim ya da hiç pişirilmeyecek!

Whether you like it or not, either I bake the cake or no one will!