Translation of "Kalmam" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kalmam" in a sentence and their english translations:

Yatakta kalmam gerekirdi.

- I should have stayed in bed.
- I should've stayed in bed.

Burada kalmam gerekiyor.

I must stay here.

Evde kalmam gerekiyordu.

I had to stay home.

Burada yalnız kalmam.

I won't stay here alone.

Asla geç kalmam.

I'm never late.

Hayatta kalmam gerekmiyordu.

I wasn't supposed to survive.

Odamda kalmam söylendi.

I was told to stay in my room.

Gemide kalmam söylendi.

I was told to stay on the ship.

Avustralya'da kalmam gerek.

I ought to stay in Australia.

O, kalmam için yalvardı.

He begged me to stay.

Evde kalmam gerektiğini biliyordum.

- I knew I should've stayed home.
- I knew I should've stayed at home.
- I knew I should have stayed home.
- I knew I should have stayed at home.

Sadece sakin kalmam gerekiyor.

I just need to stay calm.

Yatakta kalmam şart mı?

Must I stay in bed?

Boston'da kalmam gerektiğini biliyordum.

- I knew I should've stayed in Boston.
- I knew I should have stayed in Boston.

Tom kalmam için yalvardı.

Tom begged me to stay.

Burada Tom'la kalmam gerek.

I need to stay here with Tom.

Evde kalmam gerekirdi sanırım.

- I guess I should've stayed home.
- I guess I should have stayed home.

Boston'da kalmam gerektiğini biliyorum.

- I know I should've stayed in Boston.
- I know I should have stayed in Boston.
- I know that I should've stayed in Boston.

Toplantılara asla geç kalmam.

I'm never late to meetings.

Asla sınıfa geç kalmam.

I'm never late for class.

Neredeyse hiç geç kalmam.

I'm almost never late.

Ben asla uzun kalmam.

I never stay long.

Seninle kalmam gerektiğini biliyorum.

- I know I should've stayed with you.
- I know I should have stayed with you.
- I know that I should've stayed with you.

Ben asla okula geç kalmam.

I'm never late for school.

- Ben muhtemelen kalamam.
- Kalmam imkânsız.

I can't possibly stay.

- Biliyorum, kalmalıyım.
- Kalmam gerektiğini biliyorum.

- I know I should stay.
- I know that I should stay.

Bu gece burada kalmam lâzım.

I need to stay here tonight.

Tom kalmam için ikna etti.

Tom convinced me to stay.

Bugün muhtemelen yatakta kalmam gerekiyor.

I probably should just stay in bed today.

Birkaç dakika yalnız kalmam gerekiyor.

I need a few minutes alone.

Geç kalmam pek olası değil.

I'm very unlikely to be late.

Ben her zaman geç kalmam.

I'm not always late.

Gerçekten olduğum yerde kalmam gerekirdi.

- I really should've stayed where I was.
- I really should have stayed where I was.

- Boston'da kalmam gerekiyor.
- Boston'da kalmalıyım.

I need to stay in Boston.

Kalmam için bir sebebim yok.

I have no reason to stay.

Kalmam için hiçbir sebep yoktu.

I had no reason to stay.

- Avustralya'da kalmam gerekiyor.
- Avustralya'da kalmalıyım.

I need to stay in Australia.

Ben asla et yemekten geri kalmam.

I'd never go back to eating meat.

Biraz daha uzun kalmam gerektiğini biliyorum.

- I know I should stay a little bit longer.
- I know that I should stay a little bit longer.

Kalmam ve yardım etmem gerektiğini biliyorum.

- I know I should stay and help.
- I know that I should stay and help.

- Zamanında geleceğim.
- Geç kalmam.
- Vaktinde gelirim.

I'll be on time.

- Sakin olmam lazım.
- Sakin kalmam gerekiyor.

I need to stay calm.

Bana kalmam için bir neden söyle.

Give me a reason to stay.

Ne kadar süre burada kalmam gerekiyor?

How long am I supposed to stay here?

Tom bana evde kalmam gerektiğini söyledi.

Tom told me I should stay home.

Benim burada kalmam söz konusu olamaz.

My staying here is out of the question.

Tom kalmam için beni ikna etti.

- Tom convinced me to stay.
- Tom persuaded me to stay.

Belki de sadece evde kalmam gerekir.

Maybe I should just stay home.

Burada kalmam için hiçbir neden yok.

There's no reason for me to stay.

Asla üç haftadan daha fazla kalmam.

I never stay more than three weeks.

Ben pazartesi günü genellikle evde kalmam.

I don't usually stay at home on Monday.

Bugün kötü bir akşamdan kalmam var.

I have a bad hangover today.

Aslında Boston'da daha uzun kalmam gerekirdi.

I really should've stayed in Boston longer.

Geç kalmam durumunda beni beklemek zorunda değilsin.

In case I am late, you don't have to wait for me.

Babam hasta olduğu için evde kalmam gerekti.

My father being sick, I had to stay home.

Kalmam ya da koşmam gerekip gerekmediğini bilmiyorum.

I don't know if I should stay or run.

Saat 10'dan sonra dışarıda kalmam yasak.

I am forbidden to stay out after 10 o'clock.

Umarım asla Boston'a geri dönmek zorunda kalmam.

- I hope I never have to go back to Boston.
- I hope that I never have to go back to Boston.

Kalmam için bana iyi bir sebep verin.

Give me one good reason to stay.

Burada kalmam senin için sorun olur mu?

Do you mind if I stay here?

Tom geceleyin kalmam için beni davet etti.

Tom invited me to stay overnight.

Tom Mary'den uzak kalmam için beni uyardı.

Tom warned me to stay away from Mary.

Uzun süre için karımdan uzak kalmam olanaksız.

It's impossible for me to be away from my wife for long.

Bazen Boston'da kalmam gerekip gerekmediğini merak ediyorum.

Sometimes I wonder if I shouldn't have stayed in Boston.

2: 30'a kadar burada kalmam gerekiyor.

I need to stay here until 2:30.

Londra'da, kalmam için bir yer tavsiye edebilir misiniz?

Can you recommend a place for me to stay in London?

- Burada kalmalıyım.
- Burada kalmam gerekiyor.
- Burada kalmak zorundayım.

I must stay here.

Tom bir gece kalmam için bana izin veriyor.

Tom let me stay for a night.

Ben hiçbir yerde asla üç günden fazla kalmam.

I never stay anywhere for more than three days.

Ben hiçbir yerde üç günden daha fazla kalmam.

I never stay anywhere longer than three days.

Biraz daha kalmam da bir sakınca var mı?

Would you mind if I stayed a little longer?

Umarım bunu bir daha asla yapmak zorunda kalmam.

- I hope I never have to do that again.
- I hope that I never have to do that again.

Boston'da kalmam için iyi bir yer tavsiye eder misin?

Can you recommend a good place for me to stay in Boston?

Hayatta kalmam, insan vücudunun kolay kolay yok edilemezliğinin eseridir.

The fact that I survived is a tribute to the indestructibility of the human body.

O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.

He pressed me to stay a little longer.

Keşke ailem geceleri daha fazla kalmam için izin verse.

I wish my parents would let me stay up later at night.

Arkadaş edinmek için herhangi bir yerde asla yeterince uzun kalmam.

I never stay anywhere long enough to make friends.

Tom beni gelmem ve onunla Boston'da kalmam için davet etti.

Tom has invited me to come and stay with him in Boston.

Sahip olduğum tek sorunun şu an evde kapalı kalmam olduğunu düşünüyorum.

I think the only problem I have now is being shut in at home.

- Muhtemelen artık kalamam.
- Artık kalmam imkânsız.
- Daha fazla kalmama imkân yok.

I can't possibly stay any longer.

Sadece bana şimdi söyleyebilir misin, böylece yarın geri gelmek zorunda kalmam.

Can you just tell me now, so I don't have to come back tomorrow?

Tom beni bahar tatilinde Boston'da onun evinde kalmam için davet etti.

Tom invited me to stay at his place in Boston for spring break.

Uyumak istedim, ama Tom eve gelene kadar ayakta kalmam gerektiğini biliyordum.

I wanted to go to sleep, but I knew I needed to stay up until Tom got home.