Translation of "Değilmiş" in English

Kısmet değilmiş.

It just wasn't meant to be.

Tom orada değilmiş gibi davrandı.

Tom pretended he wasn't there.

O yapıcı değilmiş gibi konuş.

Talk like that isn't constructive.

Tom sandığım gibi biri değilmiş.

- Tom is just not the person that I thought he was.
- Tom is just not the person I thought he was.

Demek ki olayımız o küçücük virüs değilmiş

So our incident wasn't that tiny virus

İlk önce öğretmen olduğunu sanmıştım ama değilmiş.

At first, I thought he was a teacher, but he wasn't.

Tom hiçbir şey yanlış değilmiş gibi davranmaya çalıştı.

Tom tried to act like nothing was wrong.

Meğerse balıkçı olmak öyle kolay bir iş değilmiş.

Turns out that being a fisherman is no easy task.

- Tom'un telefonu yanında değildi.
- Tom'un telefonu üstünde değilmiş.

- Tom doesn't have his phone on him.
- Tom didn't have his phone on him.

çünkü kendimizi ait değilmiş ve hak etmiyormuş gibi hissediyoruz.

because we feel as though we don't belong and that we don't deserve.

Tom, Mary'nin hiçbir şey yanlış değilmiş gibi davranmasına inanamıyor.

Tom can't believe Mary's pretending nothing's wrong.

Tom kendini hiçbir şeyden rahatsız değilmiş gibi göstermeye çalışıyor.

Tom pretends that nothing bothers him.

Onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar

Look, it is not the religion of beauty and tolerance that they have been talking about for years.

Yani buradan da anlıyacağımız üzere çok da önemli değilmiş değil mi

So as we can see from here, isn't it really important?

- Hiçbir şey yanlış değilmiş gibi davranma.
- Hiçbir şey yanlış değilmişçesine davranma.

Don't pretend like nothing's wrong.

- Sanki böyle değilmiş gibi davranmayalım.
- Salağa yatmaya gerek yok.
- Kafamızı kuma gömmeyelim.

Let's not pretend otherwise.