Translation of "Bulması" in English

0.022 sec.

Examples of using "Bulması" in a sentence and their english translations:

Bulması zor değil.

- It's not hard to find.
- It isn't hard to find.

Bulması zor değilsin.

You're not hard to find.

Mutluluk bazen bulması zordur.

Happiness is sometimes hard to find.

Onun iş bulması önemlidir.

It is important for him to get the job.

Sen bulması kolay değilsin.

You're not easy to find.

Bulması çok zor değildin.

You weren't very difficult to find.

Bunun son bulması gerekiyor.

This needs to end.

Onun yolu bulması kolay olmalı.

It must be easy for him to find the way.

Herkes kendi yolunu bulması gerekiyor.

Everyone needs to find his own path.

Herkesin kendi yolunu bulması gerekiyor.

Everyone needs to find their own path.

Bulması kolay bir kişi değilsin.

You're not an easy person to find.

Sami'nin bir aktris bulması gerekiyordu.

Sami needed to find an actress.

Onlara iş bulması için hükümete bağırıyorlar.

They are crying to the government to find employment for them.

Tom'un Mary'yi bulması gerektiğini söylediğini duydum.

I heard Tom say he needed to find Mary.

Tom'un umutsuzca bir iş bulması gerekiyor.

Tom desperately needs to find a job.

Sanırım polisin Tom'u bulması olası değil.

I think it's unlikely that the police will find Tom.

Tom'un kalacak bir yer bulması gerekiyor.

Tom needs to find someplace to live.

Annenin dönüp onu bulması gerek. Tek başına.

She must return to find it... alone.

Tekenin, oksijen tamamen bitmeden yemek bulması gerek.

The prawn must find food before the oxygen runs out completely.

Yırtıcıları kandırmak için inanılmaz yöntemler bulması gerekti.

come up with the most incredible methods to deceive them.

Çocukların Lisa'yı bulması uzun bir zaman aldı.

- It took a long time for the child to find Lisa.
- It took a long time for the children to find Lisa.

Mary'yi bulması Tom'un uzun bir zamanını aldı.

It took Tom a long time to find Mary.

Onun gibisini bu zamanda bulması çok zor.

It's hard to find someone like him these days.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

The tiny male needs to find his voice.

Ve hatta alkol bulması o kadar zor değil.

and even alcohol is not hard to come by.

- Tom bulması zor olmayacak.
- Tom'u bulmak zor olmayacak.

Tom won't be difficult to find.

Tom'un çalıştığı yere yakın bir daire bulması gerekiyor.

Tom needs to find an apartment near where he works.

Mary'nin evini bulması Tom'un uzun bir zamanını aldı.

It took Tom a long time to find Mary's house.

Fadıl'ın, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.

Fadil needed to find a job to support his children.

Tom'un çocuklarına bakması için bir iş bulması gerekiyor.

Tom needs to find a job to support his children.

Sami'nin, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.

Sami needed to find a job to support his children.

Tom'un ailesini desteklemek için bir iş bulması gerekiyor.

Tom needs to find a job to support his family.

Tom başka bir bebek bakıcısı bulması gerektiğini söyledi.

- Tom said he needed to find another babysitter.
- Tom said that he needed to find another babysitter.

Tom, Mary'ye yardım edecek birini bulması gerektiğini söylüyor.

Tom says he needs to find someone to help Mary.

Bana kalacak bir yer bulması için Tom'a rica ettim.

I asked Tom to help me find a place to stay.

Tom Mary'ye köpek yavrusunu bulması için yardım etmeyi önerdi.

Tom offered to help Mary find her lost puppy.

Tom para kazanmanın başka bir yolunu bulması gerektiğini söyledi.

- Tom said he needs to find another way to make money.
- Tom said that he needs to find another way to make money.

Tom'un para kazanmak için başka bir yol bulması gerekiyor.

Tom needs to find another way to make money.

- Tom bir iş bulmalı.
- Tom'un bir iş bulması gerekiyor.

Tom needs to find a job.

Çalıştığı yere fazla uzak olmayan bir daire bulması lazım.

He needs to find an apartment not too far from where he works.

Ban Ki-Moon'un, projesi için 40 milyar dolar bulması gerekiyor.

Ban Ki-Moon needs to find $40 billion for his project.

Genelde bulması zor veya kullanılamayacak kadar küçük olan cepler şeklinde

They often placed them in inconvenient places like the bustle or the hem, making them difficult

Tom yardım edecek birini bulması konusunda herhangi bir zorluk çekmeyecek.

Tom won't have any trouble finding someone to help.

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

The more distinctive the call, the easier the target.

Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.

With night fast approaching, this huge flock need somewhere to sleep.

Nagoya çevresinde birinin yolunu bulması çok basittir. Tek yapmanız gereken işaretlere bakmak.

Finding one's way around Nagoya is very simple. All you do is look at the signs.

Birisi bariz şekilde örnek cümlelerimi çalıyor ve bunun bir son bulması şart.

Someone is openly stealing my example sentences and this has to stop.

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

And every creature on Earth must find a way to make it through the night.

Tom Mary'nin şu anki işinden istifa etmesi ve yeni bir tane bulması gerektiğini önerdi.

Tom suggested that Mary should resign from her current job and find another one.

- Tom'un onu yapmak için bir yol bulması muhtemeldir.
- Tom onu yapmak için muhtemelen bir yol bulacak.

Tom is likely to find a way to do that.