Translation of "Yolunu" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Yolunu" in a sentence and their portuguese translations:

Bir yolunu bulursun.

- Você encontrará um caminho.
- Você encontrará uma maneira.

Tom'un yolunu kapattım.

Eu bloqueei o caminho de Tom.

- O, ormanda yolunu kaybetti.
- Ağaçların arasında yolunu kaybetti.

Ele se perdeu no bosque.

Aşağıya inmenin yolunu bulmalıyım.

Tenho de conseguir descer daqui.

Aşağı ulaşmanın yolunu arayacağım.

e depois tentar arranjar forma de descer.

Adam ormanda yolunu kaybetti.

O homen se perdeu na floresta.

Çocuk ormanda yolunu kaybetti.

O menino se perdeu na floresta.

O, karda yolunu kaybetti.

Ele perdeu-se no meio da neve.

İnşallah bir yolunu buluruz.

Espero que possamos descobrir isto.

Kendi yolunu bulmak zorundasın.

Você tem de achar seu próprio caminho.

Buraya gelirken yolunu kaybetti.

- Ele se perdeu quando vinha para cá.
- Ele se perdeu quando vinha pra cá.

Buradan inmenin bir yolunu bulmalıyım.

Temos de conseguir descer.

Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.

Pelo menos, não se perderá no regresso a casa.

Ben bir yolunu bulacağıma eminim.

Tenho certeza de que encontrarei um jeito.

Yaşamdaki kendi yolunu seçmek zorundasın.

Você tem que escolher o rumo da sua própria vida.

Bir yolunu bulup kendini kurtardı.

Ele se salvou, de alguma maneira.

Asiler demir yolunu sabote etti.

Os rebeldes sabotaram a ferrovia.

Sadece hedefini bilen, yolunu bulur.

Só quem sabe qual é o seu objetivo encontra o caminho.

O, geri dönüş yolunu bulamadı.

Ela não conseguiu achar o caminho de volta.

- Tom para kazanmanın kolay bir yolunu buldu.
- Tom köşeyi dönmenin bir yolunu buldu.
- Tom voliyi vurmanın bir yolunu bulmuş.

O Tom encontrou uma maneira fácil de fazer dinheiro.

Kovalama seçeneğine döneceğiz. Yolunu kesmeye çalışacağım.

Vamos à opção de apanhá-la. Tente cortar-lhe o caminho.

Fakat daha tecrübeli erkekler yolunu kesiyor.

Mas os machos mais experientes bloqueiam o caminho.

şimdi internete bakıyorsun çözüm yolunu biliyorsun

você está olhando a internet agora você sabe a solução

Ve Da Vinci'ye ustalık yolunu açtı

E abriu o caminho para o domínio de Da Vinci

Istilacının İngiltere Kralı olmasının yolunu açtı .

invasor se tornasse Rei da Inglaterra.

Size asansörün yolunu göstermeme izin verin.

Deixe-me mostrar-lhe o caminho para o elevador.

Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacak.

Tom vai encontrar uma maneira de fazer isso.

Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.

Temos de descobrir uma forma de chegar a ela.

Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.

Temos de encontrar outra forma de conseguir um abrigo.

Tom haberini duyurmanın yeni bir yolunu buldu.

O Tom encontrou um novo jeito de anunciar as notícias.

Dün gece otele dönüş yolunu bulmada zorlandım.

Eu tive dificuldades em encontrar o caminho de volta para o meu hotel, ontem à noite.

Onu buradan çıkartmanın bir yolunu bulmalıyım. Tamam, ne düşünüyorsunuz?

Tenho de descobrir como tirá-la dali. O que acha?

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

Não tem visão apurada, mas usa o olfato para se orientar no escuro.

Sadece o yöne gitmenin en iyi yolunu bulmaya çalışıyoruz.

Temos de descobrir a melhor maneira de ir naquela direção.

O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Ele arrumou um jeito de falar com Nancy em particular.

Tom bir yolunu bulup nehrin karşısına yüzerek geçmeyi başarmış.

De alguma maneira, Tom conseguiu atravessar o rio.

Film rulolarını değiştirdikleri andaki kesintileri gizlemenin bir yolunu bulmaları gerekiyordu.

Eles tiveram que encontrar uma maneira de esconder cortes quando trocaram os rolos de filme.

Kitâb-ı Mukaddes'e göre parlayan bir yıldız, Üç Kral'a İsa'nın yolunu gösterdi.

Segundo a Bíblia, os Reis Magos foram guiados até Jesus por uma estrela luminosa.

- Onu düzeltmenin bir yolunu bulmalıyız.
- Onu düzeltmek için bir yol bulmak zorundayız.

- Temos que encontrar uma maneira de corrigir isso.
- Nós temos que encontrar uma maneira de corrigir isso.

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.

Temos de perceber como podemos usar esta carcaça para obter uma refeição melhor.

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

E todos os seres da Terra têm de encontrar uma forma de sobreviver à noite. DO ANOITECER AO AMANHECER

- Onu yapmanın daha iyi bir yolunu biliyor musun?
- Onu yapmak için daha iyi bir yol biliyor musun?

Você sabe de uma maneira melhor para fazer isso?

- Tom ormanda kayboldu ve kendini birinin arka bahçesinde buluverdi.
- Tom ağaçlık alanda yolunu kaybedip kendini bir evin arka bahçesinde buldu.

Tom se perdeu no mato e acabou no quintal de alguém.