Translation of "Zordur" in English

- Direnmek zordur.
- Karşı koymak zordur.

Fighting back is difficult.

Önce, zordur.

At first, it is difficult.

Hayat zordur.

Life is hard.

Direnmek zordur.

It's hard to resist.

Fransızca zordur.

French is difficult.

Matematik zordur.

Math is hard.

Karşılaştırmalar zordur.

Comparisons are difficult.

Anlamak zordur.

It's difficult to understand.

Bırakmak zordur.

It's hard to let go.

Değişim zordur.

Change is hard.

Fizik zordur.

Physics is hard.

Astronomi zordur.

Astronomy is hard.

Kimya zordur.

Chemistry is hard.

Satranç zordur.

- Chess is hard.
- Chess is difficult.

- Fransızca öğrenmek zordur.
- Fransızca öğrenilmesi zordur.

French is hard to learn.

- Hayat zordur.
- Hayat katıdır.
- Yaşam zordur.

Life is tough.

- Ameliyat oldukça zordur.
- Cerrahlık oldukça zordur.

The surgery is quite difficult.

- Dil bilgisi çok zordur.
- Gramer çok zordur.

Grammar is very difficult.

- Seninle çalışmak zordur.
- Seninle iş yapmak zordur.

- You're difficult to work with.
- It's difficult to work with you.

Ama yas zordur.

But the grief is hard.

Görmezden gelmek zordur.

are hard to ignore.

Doruğa tırmanman zordur.

It is difficult for you to climb to the mountaintop.

Sigarayı bırakmak zordur.

It is difficult to give up smoking.

İngilizce konuşmak zordur.

Speaking English is difficult.

Fransızca konuşmak zordur.

To speak French is difficult.

Fransızcayı öğrenmek zordur.

French is difficult to learn.

Piyano çalmak zordur.

It is difficult to play the piano.

Planı gerçekleştirmek zordur.

It is difficult to carry out the plan.

Onu görmek zordur.

It is difficult to see her.

Bu görev zordur.

This task is difficult.

Kestane soymak zordur.

- It's a hassle to take the husks off of chestnuts.
- It's difficult to peel chestnuts.

Onu aklamak zordur.

It's hard to justify.

Bilim çok zordur.

Science is too hard.

İngilizceyi öğrenmek zordur.

It's hard to master English.

Alışkanlıkları bozmak zordur.

Habits are difficult to break.

Seni tanımak zordur.

It is hard to recognize you.

İnsanları değiştirmek zordur.

It's hard to get people to change.

Kızlarla tanışmak zordur.

Meeting girls is hard.

Yunanca öğrenmek zordur.

It's difficult to learn Greek.

Alıntıları çevirmek zordur.

It's difficult to translate quotes.

Rusça öğrenmek zordur.

- Russian is hard to learn.
- Russian is difficult to learn.

Seçmesi çok zordur.

It is too difficult to choose.

Tom'u şaşırtmak zordur.

It's hard to surprise Tom.

İngilizce öğrenmesi zordur.

English is difficult to learn.

Kanji'nin okunması zordur.

- Kanji are difficult to read.
- Chinese characters are difficult to read.

Her başlangıç zordur.

All beginnings are difficult.

Sorunu cevaplamak zordur.

Your question is hard to answer.

Fransızca öğrenmek zordur.

- Learning French is difficult.
- Learning French is hard.

Ama hayat zordur.

But life is hard.

Sır tutmak zordur.

It's difficult to keep secrets.

Piyano çalmam zordur.

It is difficult for me to play the piano.

Yaşam gerçekten zordur.

Life is really hard.

Değişim çok zordur.

Change is very difficult.

Kolayın zıddı zordur.

The opposite of easy is difficult.

Kumda yürümek zordur.

- It is difficult to walk in the sand.
- Walking in the sand is difficult.

Aşkı tanımlamak zordur.

Love is hard to define.

Bunu yapmak zordur.

This is difficult to do.

İş bulmak zordur.

- It is difficult to find work.
- It's difficult to find work.
- Finding work is difficult.

Ne çok zordur?

What's so hard?

Kumda yürüyüş zordur.

- It is difficult to walk in the sand.
- Walking in the sand is difficult.

Tom'un geçinmesi zordur.

It's hard for Tom to make both ends meet.

Korece öğrenmek zordur.

It's difficult to learn Korean.

Objektif kalmak zordur.

It's hard to stay objective.

Hayat çok zordur.

- Life is really hard.
- Life is very hard.

İlaç yutması zordur.

The medicine is hard to swallow.

Onunla ilgilenmesi zordur.

He is hard to deal with.

Başkana yaklaşmak zordur.

The president is difficult to approach.

Korece öğrenme zordur.

Learning Korean is difficult.

Bütün başlangıçlar zordur.

All beginnings are difficult.

Tom'la geçinmesi zordur.

- Tom is hard to get along with.
- Tom is difficult to get along with.

Tom'la uğraşmak zordur.

Tom is hard to deal with.

Kendini tanımak zordur.

It is difficult to know oneself.

Tom'la tartışmak zordur.

It's hard to argue with Tom.

Kazanmak çok zordur.

It's very difficult to acquire.

Orada şartlar zordur.

Things are tough out there.

Oraya gitmek zordur.

It's tough to get there.

Her kayıp zordur.

Every loss is difficult.

Onları bulmak zordur.

Those are hard to find.

Anlatılması çok zordur.

It's very hard to tell.

Tom'la konuşmak zordur.

- It's difficult to talk to Tom.
- It's hard to talk to Tom.
- It's difficult to speak with Tom.