Translation of "Yolunu" in Japanese

0.025 sec.

Examples of using "Yolunu" in a sentence and their japanese translations:

Korkarım yolunu kaybetti.

彼女は道に迷ったかもしれない。

Karanlıkta yolunu hissetti.

彼は暗闇の中を手探りで進んだ。

Ona yolunu kaybetti.

彼女は道に迷った。

- O, ormanda yolunu kaybetti.
- Ağaçların arasında yolunu kaybetti.

森の中で彼は道に迷った。

Aşağıya inmenin yolunu bulmalıyım.

下りる道を探す

Aşağı ulaşmanın yolunu arayacağım.

そこから下りる 方法を考えよう

O, yolunu kaybetmiş olabilir.

ひょっとしたら彼は道に迷ったのかもしれない。

Adam ormanda yolunu kaybetti.

- その男の人は森の中で道に迷いました。
- その男の人は森で道に迷いました。

Çocuk ormanda yolunu kaybetti.

その少年は森の中で道に迷った。

Bana müze yolunu sordu.

彼は博物館へ行く道を私に聞いた。

Umarım yolunu kolayca bulur.

道は容易にわかると思う。

O, karda yolunu kaybetti.

彼は雪の中で道に迷った。

Shinjuku istasyonunda yolunu kaybetti.

彼は新宿駅で道に迷った。

Otelin yolunu bulmakta zorlandı.

彼はホテルにたどり着くのに苦労した。

Yapay zekânın evrimsel yolunu açan

AIの進化の道すじを切り開く

Buradan inmenin bir yolunu bulmalıyım.

道を探さなきゃ

Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.

‎迷わず帰れるのが救いだ

Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.

少年は迷路から抜け出せなかった。

Bir yolunu bulup ormanı geçeceğiz.

我々はどうにかしてその密林を通り抜けよう。

Otobüs durağı yolunu göster bana.

バス停に行く道を教えてください。

Bana müzenin yolunu gösterir misin?

博物館へ行く道を教えてくれますか。

Okulun yolunu biliyor musun ki?

学校の場所さえ分かるか?

O, geri dönüş yolunu bulamadı.

彼女は帰り道がわからなかった。

Acılarından kaçınmanın birçok farklı yolunu bulmuşlardı.

彼らは 自分の痛みを避けるために 様々なことをしていました

Kovalama seçeneğine döneceğiz. Yolunu kesmeye çalışacağım.

“追う”にしよう 追い詰めよう

Fakat daha tecrübeli erkekler yolunu kesiyor.

‎だが経験豊かなオスに ‎阻まれてしまう

Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?

それとも水は出口を見つけて 海洋に辿り着くか?

Ve İmparatorun Wagram'daki zaferinin yolunu açtı.

ワグラムでの皇帝の勝利への道を開いた。

Fakat Kutuzov hala Kaluga yolunu tıkıyordu.

クトゥーゾフはナポレオンと カルーガの間に立ちふさがった

Bana yardımcı olmak için yolunu değiştirdi.

彼はわざわざ私を手伝ってくれた。

Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.

落石が彼の行く手をさえぎった。

Bir yabancı bana okul yolunu sordu.

見知らぬ人が私に学校への道を尋ねた。

Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.

下に行く道を探さなきゃ

Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.

ねどこを作るために 何か探そう

Güveni yeniden oluşturmanın yolunu bulmak bizim sorumluluğumuz

フェイクニュースは 信頼を壊すものであり

Affedersiniz, ama bana istasyonun yolunu söyleyebilir misiniz?

- すみませんが、駅へ行く道を教えてもらえませんか。
- すまないが駅へ行く道を教えていただけないか。
- すみません、駅への道を教えていただけませんか?

İnternette para yapmanın iyi bir yolunu düşündü.

彼女はインターネットで稼ぐよい方法を思いついた。

Bana en yakın postanenin yolunu söyleyebilir misiniz?

最寄の郵便局へ行く道をおしえてくれますか。

Bu örücüler daha iyi yaşamanın bir yolunu bulmuşlar.

Weaversたちは より良い生き方を見つけました

Hatta yeni ve güzel bir sahil yolunu bile.

海岸線に沿った美しい歩道まで作りました

Üzgünüm ama bana sonraki köyün yolunu gösterebilir misiniz?

恐縮ですが隣の村への道を教えてくれませんか。

Tur sırasında gruptan ayrıldı ve kendi yolunu buldu.

ツアーの間、彼はグループを離れ、自分で歩いた。

Henüz henüz buraya gelmedi. Korkarım yolunu kaybetmiş olabilir.

彼女はまだきていない。道に迷ったのかも知れないと思う。

Metro treni yolunu sarsarken Tom güzel güzel uyudu.

地下鉄がガタガタ音を立てて進むなか、トムは安らかに眠っていた。

O henüz buraya gelmedi. Korkarım yolunu kaybetmiş olabilir.

彼女はまだここに来ていない。道に迷ったかも知れないと思う。

Onu buradan çıkartmanın bir yolunu bulmalıyım. Tamam, ne düşünüyorsunuz?

どうやって出せばいいかな よし どう思う?

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

‎ほぼ視覚は使わずに ‎嗅覚を使って夜の海を泳ぐ

Sadece o yöne gitmenin en iyi yolunu bulmaya çalışıyoruz.

あっちに向かういい方法を 考えよう

O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

彼はナンシーと2人だけで話す手段を考えた。

Project Mercury ve Project Gemini'nin uzay uçuşları Apollo'nun yolunu açtı.

プロジェクトマーキュリーとプロジェクトジェミニの宇宙飛行は、アポロへの道を開いた。

Nagoya çevresinde birinin yolunu bulması çok basittir. Tek yapmanız gereken işaretlere bakmak.

名古屋で道を見つけるのは簡単だ。標識を見さえすればいい。

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.

どうやったらこの死がいを 食事にできる?

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

‎誰もが夜を乗り越えるため ‎必死に生きる ‎太陽がいない間に