Translation of "Yolunu" in Italian

0.008 sec.

Examples of using "Yolunu" in a sentence and their italian translations:

Yolunu bulmak zorunda,

Dovrà trovare la sua strada,

Korkarım yolunu kaybetti.

Temo che lei si sia persa.

Tom yolunu kaybetti.

- Tom ha perso la sua strada.
- Tom perse la sua strada.

- O, ormanda yolunu kaybetti.
- Ağaçların arasında yolunu kaybetti.

Ha perso il sentiero nei boschi.

- Aşk bir yolunu bulur.
- Aşk bir yolunu bulacak.

L'amore troverà sempre una strada.

Aşağıya inmenin yolunu bulmalıyım.

Devo trovare come arrivarci.

Aşağı ulaşmanın yolunu arayacağım.

e poi cercherò un modo per scendere giù.

Kalabalığın arasında yolunu açtı.

Si fece strada in mezzo alla folla.

Tom yolunu kaybetmiş olabilir.

- Tom può essersi perso.
- Tom si può essere perso.

Tom ormanda yolunu kaybetti.

- Tom si è perso nei boschi.
- Tom si perse nei boschi.

Tom bir yolunu bulacak.

- Tom lo scoprirà.
- Tom la scoprirà.

Yapay zekânın evrimsel yolunu açan

Mettiamo in moto quell'effetto domino

Buradan inmenin bir yolunu bulmalıyım.

Bisogna capire come scendere.

Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.

Almeno non si perderà tornando a casa.

Otobüs durağı yolunu göster bana.

- Fammi vedere la strada per la fermata dell'autobus.
- Fatemi vedere la strada per la fermata dell'autobus.
- Mi faccia vedere la strada per la fermata dell'autobus.

Ben bir yolunu bulacağıma eminim.

Sono sicuro che troverò un modo.

O, geri dönüş yolunu bulamadı.

Lei non riuscì a trovare la strada del ritorno.

Onu rahatsız etmemenin yolunu buldum.

Ho trovato il modo di non offenderlo.

Sadece kazanmanın bir yolunu bulduk.

Abbiamo appena trovato un modo per vincere.

şiddet içermeyen protesto yolunu takip edenleri

persone che hanno imboccato la via della protesta nonviolenta,

Kovalama seçeneğine döneceğiz. Yolunu kesmeye çalışacağım.

Proviamo con "rincorrerla." Le taglio la strada.

Fakat daha tecrübeli erkekler yolunu kesiyor.

ma maschi più esperti gli bloccano la strada.

Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?

O trova una via d'uscita per raggiungere l'oceano globale?

Fakat Kutuzov hala Kaluga yolunu tıkıyordu.

Kutuzov tuttavia riuscì ad avanzare frapponendosi tra i francesi e Kaluga.

- Bir yolunu bulacağız.
- Bu işi halledeceğiz.

Noi andremo a lavorare fuori.

Onlara yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.

- Devo trovare un modo per aiutarli.
- Devo trovare un modo per aiutarle.

İçeri girmenin bir yolunu bulmam lazım.

Devo trovare un modo di entrare.

Buradan çıkmanın bir yolunu bulmam lazım.

Devo trovare un modo per uscire di qui.

Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.

Ok, dobbiamo trovare il modo per raggiungerla.

Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.

Dobbiamo trovare un altro modo per ripararci.

Güveni yeniden oluşturmanın yolunu bulmak bizim sorumluluğumuz

E dipende da noi trovare un modo per ricostruire la fiducia,

İnternette para yapmanın iyi bir yolunu düşündü.

- Ha pensato a un buon modo per far soldi su Internet.
- Lei ha pensato a un buon modo per far soldi su Internet.
- Pensò a un buon modo per far soldi su Internet.
- Lei pensò a un buon modo per far soldi su Internet.

Tom sorunu çözmenin bir yolunu bulmak istedi.

Tom voleva trovare un modo per risolvere il problema.

Tom muhtemelen bunu yapmanın bir yolunu bulacak.

È probabile che Tom troverà un modo per farlo.

Tom'a yardım etmek için bir yolunu bulmaya çalışalım.

- Cerchiamo di trovare un modo per aiutare Tom.
- Proviamo a trovare un modo per aiutare Tom.

Günün sonunda bu dünyada yalnız hissetmemenin bir yolunu bulmak

di trovare un modo, a fine giornata, per non sentirsi soli al mondo,

Onu buradan çıkartmanın bir yolunu bulmalıyım. Tamam, ne düşünüyorsunuz?

Devo capire come fare. Cosa ne pensi?

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

Usa a malapena la vista, ma l'olfatto la guida nel buio.

Sadece o yöne gitmenin en iyi yolunu bulmaya çalışıyoruz.

Si tratta di capire quale sia il modo migliore per dirigersi là.

- Kazanmanın bir yolunu bulduk.
- Kazanmak için bir yol bulduk.

- Abbiamo trovato un modo per vincere.
- Trovammo un modo per vincere.

Project Mercury ve Project Gemini'nin uzay uçuşları Apollo'nun yolunu açtı.

I voli spaziali del Progetto Mercury e del Progetto Gemini hanno aperto la strada ad Apollo.

Bu köprü işe giden binlerce insanın bir saat yolunu kısaltıyor.

Questo ponte ridurrà di un'ora il tempo di migliaia persone che giungono al lavoro.

Ve insanlarla bağımız olmadığı zaman, uğraşırız, bağ kurmanın bir yolunu buluruz

E quindi, quando ci mancano i rapporti umani, reagiamo, troviamo modi per averli,

Kitâb-ı Mukaddes'e göre parlayan bir yıldız, Üç Kral'a İsa'nın yolunu gösterdi.

- Stando alla Bibbia, i Re Magi sono stati condotti da Gesù da una stella luminosa.
- Secondo la Bibbia, i Re Magi sono stati condotti da Gesù da una stella luminosa.

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.

Dobbiamo capire come usare la carcassa per procurarci un pasto migliore.

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

E ogni creatura terrestre deve trovare un modo per sopravvivere alla notte. DAL TRAMONTO ALL'ALBA