Translation of "Yolunu" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Yolunu" in a sentence and their arabic translations:

Yolunu bulmak zorunda,

سيضطرون لإيجاد طريقهم

Ona yolunu kaybetti.

ضلّت طريقها.

Aşağıya inmenin yolunu bulmalıyım.

‫يجب أن أجد طريقاً للنزول إلى هناك.‬

Aşağı ulaşmanın yolunu arayacağım.

‫ثم أحاول الوصول لطريقة لدخوله.‬

Yapay zekânın evrimsel yolunu açan

نبدأ في حركة تأثير الدينامو

Buradan inmenin bir yolunu bulmalıyım.

‫يجب أن أفكر في طريقة للهبوط.‬

Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.

‫على الأقل لن يتوه حين يعود إلى منزله.‬

Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.

لم يستطع الفتى أن يجد طريق الخروج من المتاهة.

Kovalama seçeneğine döneceğiz. Yolunu kesmeye çalışacağım.

‫سنعود إلى خيار "المطاردة".‬ ‫سأحاول أن أعترض طريقه من هنا.‬

Fakat daha tecrübeli erkekler yolunu kesiyor.

‫لكن الذكور الخبيرة تعترض طريقه.‬

Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?

أم أنه يجد طريقاً للخروج نحو المحيط.

şimdi internete bakıyorsun çözüm yolunu biliyorsun

أنت تبحث في الإنترنت الآن أنت تعرف الحل

Ve Da Vinci'ye ustalık yolunu açtı

وفتح الطريق لإتقان دافنشي

Ve İmparatorun Wagram'daki zaferinin yolunu açtı.

ومهد الطريق لانتصار الإمبراطور في فجرام.

Istilacının İngiltere Kralı olmasının yolunu açtı .

لغزو آخر ليصبح ملك إنجلترا.

Fakat Kutuzov hala Kaluga yolunu tıkıyordu.

كوتوزوف الان يقف بين نابليون و كالوقاء

Bunu sana anlatmanın başka yolunu bulamadım.

لم أجد طريقة أخرى لأخبرك بذلك.

Size asansörün yolunu göstermeme izin verin.

اسمح لي أن أريك الطريق إلی المصعد

- Bir yolunu bulacağız.
- Bu işi halledeceğiz.

سنحل المشكلة.

Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.

‫حسناً، يجب أن نفكر في طريقة‬ ‫للوصول إليها.‬

Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.

‫يجب أن نجد طريقة أخرى‬ ‫لاتخاذ مأوى.‬

Güveni yeniden oluşturmanın yolunu bulmak bizim sorumluluğumuz

ومسؤوليتنا هي البحث عن وسيلة لإعادة بناء الثقة،

Ve ardından Çin, projeyi devralmanın yolunu buldu

العراق وعندها وجدت الصين الطريق مفتوحاً امامها لتستحوذ على

İnternette para yapmanın iyi bir yolunu düşündü.

فكرَت في طريقة جيدة لربح المال من الإنترنت.

Fadıl para kazanmanın başka bir yolunu buldu.

وجد فاضل طريقة أخرى لكسب المال.

Hiç yorulmadan yolunu bulduğu efsanevi bir manzara değildi.

تشق طريقها بسهولة نحو منظر مذهل.

Bu örücüler daha iyi yaşamanın bir yolunu bulmuşlar.

وهؤلاء الحائكون وجدوا طريقة أفضل للعيش.

Hatta yeni ve güzel bir sahil yolunu bile.

وحتى إلى مسار ساحلي جميل.

Sami biraz fazla para kazanmanın bir yolunu buldu.

وجد سامي طريقة ليربح المزيد من المال.

Günün sonunda bu dünyada yalnız hissetmemenin bir yolunu bulmak

إيجاد طريقة، في نهاية المطاف، لئلا نشعر أنّنا وحيدون في هذا العالم،

Onu buradan çıkartmanın bir yolunu bulmalıyım. Tamam, ne düşünüyorsunuz?

‫يجب أن أفكر في طريقة لإخراجه.‬ ‫حسناً، ما رأيك؟‬

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

‫نادرًا ما تستخدم عينيها،‬ ‫لكنها تستدل بحاسة الشمّ عبر الظلام.‬

Sadece o yöne gitmenin en iyi yolunu bulmaya çalışıyoruz.

‫أحاول التوصل إلى الطريقة المثلى ‬ ‫للتوجه في ذلك الاتجاه.‬

Donmuş Tuna üzerinden tüm Karadeniz yolunu yağma ve katliamdan geçirdiler

من نهر الدانوب المجمد ، وصولا إلى البحر الأسود

Project Mercury ve Project Gemini'nin uzay uçuşları Apollo'nun yolunu açtı.

مهدت الرحلات الفضائية لمشروع ميركوري ومشروع جيميني الطريق لأبولو.

... düşmanın yerini tespit edip yolunu kesip kesemeyeceği de kesin değildi.

أن يكون الرومان قادرين على تحديد مكان العدو واعتراضه في الوقت المناسب.

Ve insanlarla bağımız olmadığı zaman, uğraşırız, bağ kurmanın bir yolunu buluruz

وهكذا عندما نفتقر للتواصل بالبشر فإننا نحاول التأقلم، ونحاول إيجاد طرق للاتصال،

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.

‫حسناً، نريد أن نفكر كيف‬ ‫يمكننا استخدام جزء من هذه الجثة‬ ‫للحصول على وجبة أفضل.‬

Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA

‫وعلى كل مخلوقات الكوكب‬ ‫العثور على طريقة للنجاة من عتمة الليل.‬ ‫"من الغروب حتى الشروق" ‬