Translation of "Tomo" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Tomo" in a sentence and their turkish translations:

Lo tomo.

Onu ben götüreceğim.

Que tomo personalmente,

benim için kişisel

Tomo el libro.

Ben kitap alıyorum.

¿Has preferido el tomo uno o el tomo dos?

Birinci mi yoksa ikinci cildi mi tercih ettiniz?

Normalmente no tomo café.

Normalde kahve içmem.

Yo tomo para relajarme.

Rahatlamak için içerim.

No tomo ningún remedio.

Hiç ilaç kullanmam.

No tomo riesgos innecesarios.

Ben gereksiz riskler almam.

A la mañana generalmente tomo café, a la noche tomo té.

Sabahları genellikle kahve içerim, akşamları çay içerim.

Esta semana me tomo vacaciones.

Bu hafta tatil yapacağım.

Me tomo unos días libres.

Birkaç günlük izne ayrılıyorum.

Nunca tomo té con leche.

Ben çayı asla sütle içmem.

Lo tomo como un cumplido.

Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.

Tomo café después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra kahve içerim.

Tomo vitaminas todos los días.

Ben her gün vitamin alırım.

Normalmente tomo un desayuno ligero.

Genellikle hafif bir kahvaltı yaparım.

Yo también tomo este tren.

Ben de bu trene biniyorum.

Casi nunca tomo productos lácteos.

Ben nadiren süt ürünleri tüketirim.

Yo tomo pan sin sal.

Ben tuzsuz ekmek yerim.

- No tomo vino.
- No bebo vino.

Şarap içmem.

Todos saben que yo tomo fotografías.

Herkes fotoğraf çektiğimi biliyor.

Ya no tomo leche con azúcar.

Artık şekerli süt içmiyorum.

- Yo no bebo.
- Yo no tomo.

Ben içki içmem.

- No tomo drogas.
- No me drogo.

Uyuşturucu kullanmıyorum.

Me tomo el té sin azúcar.

Çayımı şekersiz içerim.

Siempre tomo arroz para el almuerzo.

Öğle yemeği için her zaman pilav yerim.

Tomo el metro casi todos los días.

Ben hemen hemen her gün metroya biniyorum.

¿Está bien si me tomo un descanso?

Biraz ara versem olur mu?

En la merienda me tomo un bocadillo.

- Atıştırmalık olarak kendime basit bir sandviç alıyorum.
- Yanıma atıştırmalık tereyağlı ekmek alıyorum.

tomo un gran vaso de jugo de apio,

koca bir bardak kereviz suyu içiyorum

Luego tomo las ideas horribles y las redistribuyo.

Sonra korkunç fikirleri alıyorum ve onları yeniden dağıtıyorum.

¿Te importa si me tomo un día libre?

Bir gün izin almamın bir sakıncası var mı?

- No bebo nunca.
- Yo nunca tomo.
- Nunca bebo.

Asla içki içmem.

Tomo dos cucharaditas de azúcar con mi café.

Benim kahvemle, iki çay kaşığı şeker alırım.

- Lo tomo.
- Me encargaré de él.
- Lo llevaré.

Onu ben götüreceğim.

Yo tomo un helado y una Coca Cola.

Buz ve kola alıyorum.

¿Llegaré a la estación si tomo este camino?

Bu yoldan gidersem, istasyona varır mıyım?

Yo generalmente tomo un baño en la noche.

Genellikle gece banyo yaparım.

- ¿Te importaría si me tomo el resto de la leche?
- ¿Les importaría si me tomo el resto de la leche?

Sütün kalanını içmemin bir sakıncası var mı?

"No, juez, no tomo medicamentos para aclarar mi mente.

"Hayır, aklımı toplamak için ilaç almıyorum.

- No fumo ni bebo.
- Yo no tomo ni fumo.

Ne içki içerim ne de sigara içerim.

Normalmente me tomo un vaso de leche de desayuno.

Kahvaltıda genellikle bir bardak süt içerim.

- Desayuno todas las mañanas.
- Tomo el desayuno cada mañana.

Her sabah kahvaltı yaparım.

Siempre tomo un vaso de leche antes de acostarme.

Yatmaya gitmeden önce her zaman bir bardak süt içerim.

Siempre me tomo dos tazas de café por la mañana.

Sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.

Normalmente me tomo un vaso de leche en el desayuno.

Kahvaltıda genellikle bir bardak süt içerim.

Siempre me tomo una taza de café por la mañana.

Sabahları her zaman bir fincan kahve içerim.

Tomo café todos los días desde que llegué a Tokío.

Tokyo'ya geldiğimden beri her gün kahve içiyorum.

En este espectáculo, tomo personas de todos los niveles de visión

bu gösteride, tüm görüş seviyelerinden insanları alıp

Estoy consciente de que cada decisión que tomo acarrea una consecuencia.

Yaptığım her tercihin bir sonucu olduğunun farkındayım.

Este es el primer tomo de una serie sobre la filosofía moderna.

Bu modern felsefe serisinin ilk cildi.

- Tomás no comprendió nada.
- Tomás no entendió nada.
- Tomo no entendió nada.

Tom her şeyi anlamadı.

Este diccionario, del cual falta el tercer tomo, me costó cien dólares.

Üçüncü cildi eksik olan bu sözlük bana üç yüz dolara mal oldu.

- Mary tomo la píldora del día después.
- Mary tomó la píldora post-coital.

Mary doğum kontrol hapı aldı.

En la cámara que estoy usando ahora, tomo videos tomando 25 cuadros por segundo

benim şu an kullandığım kamerada ben saniyede 25 kare görüntü alarak video çekiyorum

No me gusta el té, por lo que normalmente tomo café en el desayuno.

Çayı sevmiyorum, bu yüzden kahvaltı için genellikle kahve içerim.

A veces me escapo de mi oficina y me tomo una taza de café.

Ben bazen ofisimden kaçarım ve bir fincan kahve içerim.