Translation of "Puntos" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Puntos" in a sentence and their turkish translations:

¿Veis esos puntos rojos?

Şu kırmızı noktaları görüyor musunuz?

Si conectáramos los puntos

Noktaları çok küçük bir artan desenle

Ha necesitado cinco puntos.

- Beş dikişe ihtiyacı oldu.
- Ona beş dikiş atıldı.

Como puntos, insignias y avatares,

puanlar, rozetler ve avatarlar gibi.

Varios puntos salieron del valle.

Çeşitli noktalardan çıkış vardı.

Encontrarán puntos en común con cualquiera,

herkesle ortak nokta bulabilirler,

Esto se reduce a cuatro puntos.

Burada dört aşamaya geliyoruz.

Han cambiado mis puntos de vista.

Görüşlerimi değiştirdiler.

puntos de unión de esas placas

o levhaların birleşim noktaları

Otros puntos de inflexión estaban muy lejos,

Diğer sınır noktaları çok uzaktaydı --

Los puntos de inflexión conllevan tres amenazas.

Taşma noktaları üç tehdidi beraberinde getiriyor.

Los puntos de inflexión son esos momentos

Kırılma noktaları; bizim ileriye doğru

Y cuando hablaba de puntos de inflexión,

Bu yüzden ben bu anın dönüm noktası hakkında konuştuğum zaman,

Nuestro equipo lleva cinco puntos de ventaja.

Bizim takımımız beş puan ilerdedir.

China y Japón difieren en muchos puntos.

Çin ve Japonya birçok noktada farklılık gösterirler.

El médico le ha dado cuatro puntos.

Doktor ona dört dikiş attı.

Nuestro equipo tiene dos puntos de ventaja.

Takımımız iki puan öndedir.

¿Qué significan esos puntos en el mapa?

Haritadaki bu noktalar ne anlama geliyor ?

Hemos pasado por alto muchos puntos importantes.

Birçok önemli gerçekleri gözden kaçırdık.

Sacó 90 de 100 puntos en inglés.

İngilizcede 100 üzerinden 90 puan aldı.

En realidad los puntos donde se rompe exactamente

aslında tam olarak kırıldığı noktalar yani birbirinden ayrıldığı noktalar

Esos puntos se ampliaron debido a la gravedad.

Bu noktaların büyüme sebebiyse yer çekimi kuvveti.

Pero, en cambio, si golpeas la cabeza, ganas puntos.

Kafaya vuruyorsunuz, puanları alıyorsunuz.

Luego los puntos brillantes de la bola de disco

ardından disko topundan gelen parlak noktalar

Había una sutil diferencia entre sus puntos de vista.

Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.

Los puntos cardinales son: Norte, Sur, Este y Oeste.

Ana yönler kuzey, güney, doğu ve batıdır.

En los puntos marrones es donde se encuentra la enfermedad.

Kahverengi noktalar, hastalığın olduğu yerler.

Con alguien que tenía puntos de vista tan claramente racistas.

bu kadar ortak yanım olması fikrine katlanamıyordum.

Ha llegado el momento de debatir los puntos más relevantes.

En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.

Cada una de sus opiniones tiene puntos buenos y malos.

Onların fikirlerinin her biri hem iyi noktalara hem de kötü noktalara sahiptir.

Y tres puntos de vista cada vez más diferentes y competitivos.

ve üç farklı, rekabetçi bakış açısı.

Pero si no las tenemos en cuenta, dejaremos pasar puntos claves,

Ama bunları atlarsak önemli noktaların anahtarını atlamış oluruz

Pero he aprendido a distanciarme de los puntos de vista odiosos,

ancak kendimi nefret dolu görüşlerden uzaklaştırırken

Sin alejarme de la persona que expresa esos puntos de vista.

bu görüşleri sunan insandan kendimi soyutlamamayı öğrendim.

Puede estar en diferentes puntos, lo que no es un problema

farklı noktada da olabilir bu da problem değil

- La ley está llena de ambigüedades.
- Esa ley tiene muchos puntos ambiguos.

O yasa belirsizliklerle doludur.

Sino al llegar a un acuerdo acerca de algunos puntos fuertes y comunes,

Birkaç etkili ve ortak prensipte anlaşarak

Con todo el debido respeto, yo pienso que ambos tenían algunos puntos válidos.

Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

Fue diseñado para que una línea trazada entre dos puntos del mapa proporcionara

Haritadaki iki nokta arasında çizilen bir çizginin, bu noktalar arasında gezinmek için

El ángulo exacto a seguir en una brújula para viajar entre esos puntos.

bir pusulanın üzerinde izlenecek tam açıyı sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.

En mi idioma, la "," se llama coma, el ";" se llama punto y coma, ":" se llama dos puntos, "…" se llama puntos suspensivos y esta frase acaba con un punto final.

Benim dilimde "," virgül, ";" noktalı virgül, ":" iki nokta üstüste, "..." üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.

Estrategia y nunca desafió ni contradijo a Napoleón excepto en puntos de detalle logístico.

dayanıyordu: Stratejiyi tasarlamada hiçbir rol oynamadı ve Napolyon'a lojistik ayrıntılar dışında asla meydan

Tratando de abrirse paso a través de cualquiera de estos los puntos fortificados serían peligrosos para Hannibal

Bu tahkim edilmiş noktalaradan zorlamayı denemek Hannibal için tehlikeli olacaktı...

Aquí están los puntos otra vez de forma que puedas ver cómo la proyección conserva el área

Yine noktalar burada, böylece projeksiyonun şekli bozarken

- El guerrero es consciente tanto de su fortaleza, cuanto de su debilidad.
- El guerrero conoce sus puntos fuertes y débiles.
- Un guerrero asimila su fortaleza y debilidad.

Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir.