Examples of using "Común" in a sentence and their turkish translations:
Sağ duyu çok yaygın değil.
Bir ortak sorun
Onların ortak bir şeyi var.
Biz bazen "sağduyu oldukça nadirdir" deriz.
Tom sağduyudan yoksun.
Tür ismi bayağı ahtapot.
- Bu yaygın bir hatadır.
- O yaygın bir hata.
Bu sağduyu.
O sağduyudan yoksundur.
Ortak bir şeyimiz var.
Bu genel görüştü.
Bu yaygın bir isim.
Sağduyunu kullan.
O, sağduyudan yoksundur.
Onun ve benim ortak yanımız yok.
Ortak bir noktaları var.
mücadele etmeyse, çok fazla değil.
Çok nadir görülürler.
Onların ortak bir şeyi yok.
Bizim çok ortak yanımız yok.
Tom yaygın bir isim.
Ortak hiçbir şeyimiz yok.
Bizim ortak çıkarlarımız var.
Avrupa'nın ortak bir dili var mı?
Ortak hiçbir noktamız yoktu.
Şu hata çok yaygındır.
O yaygın bir ahlaksızlık.
O kamu yararına katkıda bulundu.
Ortak hiçbir şeyimiz yoktu.
Soğuk algınlığının tedavisi yoktur.
herkesle ortak nokta bulabilirler,
ve ortak bir düşman, yani pandemi,
Ya da normal bir el feneri kullanabilir
Öfke kolay bir kurtarıcı
Bu hepimizde olan bir dürtü.
Mary sağ duyudan yoksundur.
Koko sıradan bir goril değil.
Onların hiç ortak yanı yok.
Onunla çok ortak yönüm var.
Bu muhtemelen yakında olmayacak.
Deneyim sana sağ duyuyu öğretecektir.
Bu yaygın bir hata.
karıncalarda göç olağan bir olay
Fakat hiç ortak bir yönümüz yok.
İki dilin ortak çok yanı var.
Onunla ortak hiçbir şeyim yok.
Onunla ortak hiçbir şeyi yok.
Sen ve ben ortak bir şeye sahibiz.
Bu mantıksız bir olaydı.
O, her zamankinden daha çok para harcadı.
Hiç ortak noktamız yok.
- Karın ağrısı sık karşılaşılan bir sorundur.
- Karın ağrısı yaygın bir sorundur.
Onların ortak neyi olduğunu merak ediyorum.
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
Kolera Japonya'da yaygın değildir.
Tom'un Mary ile bir sürü ortak yanı var.
Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.
- Leyla sıradan bir ev hanımıydı.
- Leyla sıradan bir ev kadınıydı.
kahkahayı ortak alanlar dışındaki yerlerde sıradan bir şey yapmaya başladık.
İnsanları sosyal medyayı bırak dediğimde
tanıma göre doğru olmalı.
ortak bir müdahaleyle karşılanmadı.
nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,
Bizim geleceğimiz onların elinde.
çok ortak yanları yokmuş gibi görünüyorlar.
Sen ve ben iyi arkadaşlarız fakat çok az ortak yönümüz var.
Bir kural olarak, ikizlerin ortak çok şeyi var.
Tom ve benim ortak yanımız yok.
Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
Ortak çok şeyimiz olduğundan eminim.
Endişelenme. Bu yaygın bir hata.
Ortak bir arkadaşımız var.
Onlarla ortak bir şeyim yoktu.
Onların hepsinin ortak neyi olduğunu merak ediyorum.
Bu soğuk hava haziran için olağan değil.
Tom'un Mary ile hiçbir ortak yanı yoktur.
Tom ve Mary'nin ortak bir şeyi yok.
Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur.
Sandığımdan daha çok ortak noktamız var.
Burada ortak olan şey,
Müzik insanlık için ortak bir dildir.
Biz maymunlardan evrim geçirmedik. Ortak bir atayı paylaşıyoruz.
Japonun Koreli ile ortak bir şeyi var.
Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
Solak erkek arkadaşımla ortak çok şeyim yok.
Sodyum benzoat çok yaygın bir gıda koruyucusudur.
Japonların Çinlilerle bir sürü ortak yönü var.
Komşularımla sıradan muhabbet mi edeceğim?
Tom alışılmış şeylerin dışında neredeyse asla bir şey yapmaz.
Dünyadaki en yaygın isim Muhammed'dir.
ortak bir mutfaktan çay içebilir.
bu diğer hayvanlarda çokta rastlanılmayan bir durum aslında
Bu kelimeyi normal bir sözlükte bulamayacaksın.