Examples of using "Poderosa" in a sentence and their turkish translations:
Japonya güçlü bir ulustur.
Bu yüzden bu güçlü bir duygu,
Batı mantık yürütmeyi güçlü bir şekilde geliştirdi
Çünkü sanat çok güçlü bir araç.
Japonya güçlü bir ulus oldu.
"Yalnızca bir kere" kuralı,
Dünyada en güçlü dua hangisidir?
yeni güçlü bir restorasyon hikâyesi olmadan
İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?
Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor
Güçlü bir donanmaya sahip ve Bizans İmparatoru'nun vermiş olduğu kârlı imtiyazlar ile
Güçlü bir rip akıntısı Tom'u kıyıdan uzaklaştırdı.
Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.
Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.
Fakat şimdi William Pitt Napolyon'un fetihlerinin Fransa'yı daha güçlü hale getirdiğinden korktu