Examples of using "Más" in a sentence and their turkish translations:
Bize biraz daha anlat.
Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü.
Bana biraz daha anlat.
Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü.
Daha boş, daha uçarı, daha yüzeysel biri olurdum.
Daha uzun, daha mı yakışıklıyız?
Oyuk ne kadar derin olursa çapa da o kadar kuvvetli olur.
daha yaratıcı, daha optimistik,
Daha büyük, daha cesur.
Ne kadar çok alırsam o kadar çok isterim.
Daha yükseği hedefle.
Daha fazla istedim.
Daha fazla kurabiye alın.
Yüksek sesle konuş!
Daha fazla sebze ye.
Başka neye ihtiyacın var?
Ne kadar çok bakarsan, o kadar çok görürsün ve onlar o kadar çok ilginç olur.
Daha başarı odaklı, daha basiretsiz.
Muhtemelen. Başarı sarhoşu.
Daha yavaş konuşun.
Erken başlayan erken yol alır.
Tom'un gittikçe daha çok kafası karışmaya devam etti.
Ne kadar yükseğe gittiysek o kadar soğuk oldu.
Daha çok battaniyeye ihtiyacım var.
Ne kadar çok konuştuysa, o kadar çok sıkıldım.
Ne kadar çok paramız olursa o kadar çok isteriz.
Tom daha fazla istiyordu.
Başka bir şey istiyor musun?
Başka bir şeye ihtiyacın var mı?
Bir tane daha alalım.
Ne kadar çok çikolata yersen o kadar çok şişmanlarsın.
Daha fazla sebze ye.
Bir taneye daha ihtiyacım var.
Daha başka ne istiyorsun?
Bir tane daha var.
Sana biraz daha alabilirim.
Ben daha ünlüyüm.
Ne kadar çok kitap okursan o kadar çok bilirsin.
Başka bir şey ister misiniz?
O gittikçe daha yüksek sesle konuştu.
Fazla söze hacet yok!
Daha fazla ister misin?
Her gün gittikçe güzelleşiyorsun.
dünyanın daha güvenli, temiz ve eşitlikçi olduğu zamanları.
Onlar daha fazla para istiyor.
Daha dikkatli olmalısın.
Artık yeter.
Daha muzaffer.
yahu yok artık
Yok artık ya!
Daha sesli.
- Daha sessiz!
- Sessiz!
Daha hızlı!
Ben daha fazla istiyorum.
Daha fazla istiyor.
Onlar daha çok istiyor.
Biraz daha çay ister misiniz?
Haydi daha fazla yapalım.
Yavaşlayın!
Bir daha asla!
- Başka ne?
- Başka?
Başka bir şey var mı?
Daha fazla var mı?
Biraz daha ister misin?
- Bir daha asla!
- Asla!
Daha fazlasına ihtiyacımız var.
Bunu ne kadar sık yaparsanız o kadar kolay olur.
Ne kadar çok bilirseniz, o kadar çok öğrenmek istersiniz.
Üşümeye başladım. Bu yüzden zaman kaybetmeyelim.
risk almaya devam etmeleri bir o kadar kolaylaşıyor olmasıydı.
- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.
O, ne kadar çok istediyse o kadar çok zengin oldu.
Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar çok cehaletini anlarsın.
Gittikçe gürültülü oluyordu.
Daha genç görünüyorsun.
Başka kim biliyor?
Onu ne kadar çok tanırsam onu o kadar çok severim.
Hava gittikçe sıcak olacak.
Daha sık arayın. FaceTime daha sık yapın.
Daha çok egzersiz yapmalısın.
Ne kadar çok duyarsam, o kadar çok ilginç olur.
Onu daha küçük yap.
Ne kadar yükseğe tırmanırsan o kadar soğuk olur.
Daha sonra geleceğim.
Daha çok yere ihtiyacım var.
Yükseğe tırmandıkça, hava soğur.
Benim daha fazla kafeine ihtiyacım var.
Ne kadar çok katılırsan, o kadar çok geri alırsın.
Ne kadar çok yersen, o kadar şişmanlarsın.
Durduk yere üzüldüm.
Ne kadar uzun süre beklediysek, o kadar daha sabırsız olduk.
Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.