Translation of "Género" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Género" in a sentence and their turkish translations:

Nuestro género, raza, sexualidad, discapacidad

Cinsiyetimiz, ırkımız, cinselliğimiz, yetersizliklerimiz

Otra mujer como ministra de Género,

Bir diğeri cinsiyet bakanı

Tu género, tu raza, tu etnicidad,

Cinsiyetiniz, ırkınız, kökeniniz

Es realmente único en su género.

Bu gerçekten türünün tek örneği.

El género gramatical no es universal.

Dilbilgisel cinsiyet evrensel değildir.

¡Lástima! No vino ningún hada de género,

Şansıma küseyim ki o peri hiç gelmedi

Que simplemente perpetúa la desigualdad de género.

bir yanlılık döngüsüne teşvik eder.

Temo por el futuro del género humano.

Ben insanlığın geleceği için korkuyorum.

Esta historia no tiene un género definido.

Bu hikaye açıkça hiçbir türe ait değil.

Tom cree en roles de género tradicionales.

Tom geleneksel cinsiyet rollerine inanır.

"Sí, hay un problema con el género hoy,

bir problem ve biz bunu düzeltmeliyiz,

Debemos centrarnos en la verdadera igualdad de género,

Dikkatimizi gerçek cinsiyet eşitliğine çeviririz,

Tuve que cambiar de género para darme cuenta.

Bunu anlamak için cinsiyet değiştirmek zorunda kaldım.

Si ganamos terreno en la equidad de género,

Eğer cinsiyet eşitliğinde başarıya ulaşırsak

Y me atengo a las normas de género.

erkeklerin beni takip etmesi çok iyi.

Mi género favorito de música es el Pop.

Benim en sevdiğim müzik türü poptur.

Mi hermano escucha un género musical llamado ambient.

Erkek kardeşim ambient denilen bir müzik türünü dinler.

Debemos dejar de considerar al género como una identidad.

Cinsiyeti bir kimlik olarak düşünmeyi bırakmalıyız.

¡Me tropiezo con diferencias de género por todas partes!

Toplumsal cinsiyet ayrımları nereye gitsem karşıma çıkıyor.

Sin embargo, dondequiera que estemos, la emoción tiene género.

Nerede olduğumuza bakmaksızın her nasılsa, duygu cinsiyetli.

De sesgo de género implícito en la financiación empresarial.

örtülü cinsiyet yanlılığı döngüsünü sonlandırma gücümüz var.

En todos lados escuchamos sobre la brecha salarial de género:

Cinsiyetlere göre ücret farklılığı herkesin dilinde

La discriminación sobre la base del género sexual está prohibida.

Cinsiyet temelli ayrımcılık yasaklanmıştır.

Lo que invito a todos a hacer, cualquiera sea el género,

Cinsiyetlerimize bakmadan hepimizi

Esas dos cosas solas no llevarán a una igualdad de género.

Fakat bu iki şey bizi cinsiyet eşitliğine ulaştırmazdı.

Tuvo que preguntarle a un paciente su género, raza o etnia.

bir hastasına cinsiyet, ırk veya etnik kökenini sormak zorunda kalmamıştı.

Podemos pensar las emociones en términos de competencia y no de género.

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

Como soy nueva en este género, le pregunté a mi buena amiga Jen.

Bu cinsiyetin acemisi olduğumdan arkadaşım Jen'e

Es una amenaza mucho mayor a la diversidad en los negocios que el género.

iş yerlerindeki çeşitliliğe cinsiyetten çok daha büyük bir tehdit.

La relación entre el género y el clima va más allá de los impactos negativos

Cinsiyetle iklimin bağlantısı negatif etkilerin ve güçlü çözümlerin