Translation of "Futuro" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "Futuro" in a sentence and their turkish translations:

- Vengo del futuro.
- Yo vengo del futuro.

Ben gelecekten geliyorum.

- ¡Pensá en tu futuro!
- ¡Piensa en tu futuro!

Geleceğin hakkında düşün.

- Piensa en tu futuro.
- Pensá en tu futuro.

Geleceğini düşün.

- Esto es el futuro.
- Es esto el futuro.

Bu, gelecektir.

Miremos al futuro.

Şimdi geleceğe bir bakalım.

No tengo futuro.

Benim bir geleceğim yok.

No tenemos futuro.

Yarınımız yok.

- Hablemos seriamente de tu futuro.
- Hablemos seriamente sobre vuestro futuro.

Senin geleceğin hakkında ciddi bir konuşma yapalım.

- Estamos preocupados por tu futuro.
- Nos preocupamos por tu futuro.

Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz.

- ¿Realmente puede predecirse el futuro?
- ¿Realmente puedes predecir el futuro?

Gerçekten geleceği tahmin edebilir misin?

El futuro se imagina.

hayal ediyorsunuz.

Tienes un futuro brillante.

Parlak bir geleceğin var.

Nadie conoce el futuro.

Hiç kimse geleceği bilmiyor.

Prepárate para el futuro.

Kendini geleceğe hazırla.

Piensa en tu futuro.

Geleceğin hakkında düşün.

Esto es el futuro.

Bu, gelecektir.

No tenés futuro acá.

Burada geleceğin yok.

Tomás vino del futuro.

Tom gelecekten geldi.

El futuro era mejor.

Gelecek daha iyiydi.

El futuro empieza ahora.

Gelecek şimdi başlar.

El futuro es sombrío.

Gelecek kasvetlidir.

- ¿Qué querés hacer en el futuro?
- ¿Qué quieres hacer en el futuro?

Gelecekte ne yapmak istiyorsun?

Cuando piensan en el futuro,

Geleceği düşünmeye başladığında

Cómo soñar con el futuro.

ve geleceğimiz hakkında hayal kurmayı öğrettiği için.

Listos para construir un futuro,

bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

Tenemos que salvar nuestro futuro.

Geleceğimizi kurtarmamız lazım

Cambiando dramáticamente nuestro futuro climático.

ve gelecekteki iklimimizi büyük ölçüde değiştirir.

Su trabajo no tiene futuro.

Onun işinde gelecek yok.

Nos preocupamos por tu futuro.

Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz.

Deberías pensar en tu futuro.

Geleceğin hakkında düşünmelisin.

No puedo predecir el futuro.

Geleceği öngörebilirim.

¿Qué piensas acerca del futuro?

Gelecekle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Antes el futuro era mejor.

Gelecek daha öncesinden daha iyiydi.

Sin ciencia no hay futuro.

Bilimsiz gelecek yoktur.

Será famosa en el futuro.

Gelecekte ünlü olacak.

Estoy preocupado por mi futuro.

Geleceğimden endişe ediyorum.

Tomás debía cambiar el futuro.

Tom geleceği değiştirmek zorunda kaldı.

El futuro necesita al pasado.

Geleceğin geçmişe ihtiyacı var.

Guardaré esto para uso futuro.

Bunu gelecekte kullanmak için saklayacağız.

Este trabajo no tiene futuro.

Bu işte bir gelecek yok.

No hay futuro sin pasado.

Geçmişsiz gelecek yoktur.

Sin esperanza no hay futuro.

Umut olmayan gelecek yoktur.

- Procure usted hacerlo mejor en el futuro.
- Intenta hacerlo mejor en el futuro.

Gelecekte daha iyisini yapmak için çalış.

- Creo que deberían pensar en su futuro.
- Creo que deberías pensar en el futuro.

Sanırım gelecek hakkında düşünmelisin.

- ¡El latín es la lengua del futuro!
- ¡El latín será la lengua del futuro!

Latince geleceğin dilidir!

Dando forma a nuestro futuro colectivo.

sürücü koltuğundayız.

El futuro no se puede predecir.

Siz geleceği tahmin etmiyorsunuz;

Mehmed II, el futuro sultán otomano.

tıpkı arkadaşları geleceğin Osmanlı Sultanı 2.Mehmed gibi..

Mantén mi corazón en el futuro

kalbimi geleceğe adadım

Al diseñar las ciudades del futuro,

Geleceğin şehirlerini tasarlarken...

¿Podría ser una visión del futuro?

Bu, bir gelecek vizyonu olabilir mi?

A través de dispositivos del futuro,

geleceğin araçları sayesinde,

Creo que los empleos del futuro

Gelecekteki mesleklerin

Nuestro objetivo es salvar nuestro futuro.

Amacımız geleceğimizi kurtarmak

No debes tener miedo del futuro.

Sen gelecekten korkmaman gerekir.

Te deberías preparar para el futuro.

Gelecek için hazırlanmalısın.

No sé nada acerca del futuro.

Gelecek hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Estamos soñando con un mejor futuro.

Daha iyi bir gelecek hayal ediyoruz.

Tom nunca pensó en el futuro.

Tom asla geleceği düşünmedi.

¿Qué quieres ser en el futuro?

İlerde ne olmak istiyorsun?

Discutimos nuestros planes para el futuro.

Gelecek için planlarımızı tartıştık.

Veo un futuro brillante para ti.

Senin için parlak bir gelecek görüyorum.

No me da miedo el futuro.

Gelecekten korkmuyorum.

Tengo muchos planes para el futuro.

Benim gelecek için birçok planlarım var.

El futuro pasó hace cinco minutos.

Gelecek beş dakika önceydi.

Me siento esperanzado sobre el futuro.

Gelecekle ilgili umutlu hissediyorum.

Brasil es el país del futuro.

Brezilya geleceğin ülkesidir.

Teníamos un futuro que no llegó.

Bir geleceğimiz vardı, gelmedi.

Se ve como algo del futuro.

Gelecekten fırlamış bir şey gibi görünüyor.

- Nadie sabe lo que pasará en el futuro.
- Nadie sabe qué pasará en el futuro.

Gelecekte ne olacağını kimse bilemez.

¿Cuál es el futuro de esta tecnología?

Peki bu teknoloji bizi nereye götürüyor?

Esas son las inversiones para nuestro futuro.

Bunlar, gelecek için yatırım.

A veces leemos para entender el futuro.

Bazen geleceği anlamak için okuruz.

Y tengan esperanzas para un futuro mejor.

ve daha parlak bir gelecek için onlara umut vermek istiyorum.

Pero regresemos a la ciudad del futuro.

Ama biz geleceğin şehrine dönelim.

Y nos están alertando sobre su futuro.

ve bunlar gelecekleri için alarm sinyalleri veriyorlar.

Están emocionadas, tienen esperanza para el futuro.

öyle heyecanlılar ve geleceğe öyle umutla bakıyorlar ki.

Pero son el 100% de nuestro futuro.

Ama geleceğimizin ise yüzde 100'ü onlar.

O no conocimos a nadie del futuro

Veya gelecekten gelen kimseyle de karşılaşmadık

¿Habrá un terremoto en el futuro próximo?

Yakın zamanda bir deprem olacak mı?

Él quiere ser cocinero en el futuro.

Gelecekte bir aşçı olmak istiyor.

Nadie sabe qué sucederá en el futuro.

- Gelecekte ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Gelecekte ne olacağını kimse bilmiyor.
- Gelecekte ne olacağını kimse bilmez.

Te visitaré algún tiempo en el futuro.

Yakın gelecekte seni ziyaret edeceğim.

Creo que deberían pensar en su futuro.

Sanırım gelecek hakkında düşünmelisin.

Temo por el futuro de la humanidad.

İnsanlığın geleceğinden korkuyorum.

Temo por el futuro del género humano.

Ben insanlığın geleceği için korkuyorum.

Ella sintió incertidumbre sobre su propio futuro.

O, geleceği hakkında güvensiz hissetti.

No puedo evitar pensar en el futuro.

Geleceği düşünmemek elimde değil.

Nosotros solíamos hablar acerca de nuestro futuro.

Geleceğimiz hakkında konuşurduk.

¿Qué te gustaría hacer en el futuro?

Gelecekte ne yapmak istiyorsun?

Algunos sueños son una ojeada al futuro.

Bazı rüyalar geleceğin bir belirtisidir.